Sorumluluk verin öz güveni gelişsin

A -
A +
DR. A. FARUK LEVENT SORULARINIZI CEVAPLIYOR... 10 yaşında bir oğlumuz var. Kendi başına hiçbir iş yapmıyor, ne yaparsa yapsın hep yanında beni veya babasını istiyor. Geçen gün onu pide almak için fırına yollamaya çalıştık, gitmemek için kendini yerlere attı. Bu durum, okul zamanında bizim için daha fazla sıkıntı oluşturuyor. Ödevlerini yapmak ve derslerine çalışmak için mutlaka bizim başında olmamız gerekiyor. Bu konuda bize neler tavsiye edersiniz? (Gülümser Çakmak- İstanbul) Saygıdeğer okuyucumuz, çocuklara sorumluluk duygusunu kazandırmak birçok anne-babanın sıkıntı yaşadığı konuların başında gelir. Çekirdek aile yapısı içinde büyüyen çocuğun "evin efendisi" olduğu günümüzde anne-babalar çocuklarının rahatı için onların etrafında pervane oluyor. Bu yüzden Amerika'da böyle anne-babalar için "helikopter anne-baba" benzetmesi yapılıyor. Helikopter anne-babalar; çocuklarına aşırı ilgi ve yakınlık gösterir, onların problemleri ve eğitim durumları ile ilgili her şeyi kontrol altında tutmak isterler. Bir helikopter gibi devamlı çocuklarını gözetleyen ve onları adım adım takip eden bir özellikleri vardır. Çocuklarının kendilerine ihtiyaç duyup duymadığına bakmaksızın her an onların yanındadırlar. Çocuğunun ödevlerini yapan, okul projelerini takip eden, kimlerle arkadaşlık yapacağını belirleyen, hatta büyüdüğünde çocuğu ile iş görüşmesine giden birçok anne-baba örneği vardır çevremizde. Sanırım yukarıda bahsettiğimiz anne-baba davranışları size çok da yabancı gelmedi. Peki, çocuğumuzun hayatını kolaylaştırmak için sergilediğimiz bu yaklaşım ile çocuğumuza iyilik mi yapıyoruz? Yoksa onun kişilik gelişimine istemeden de olsa zarar mı veriyoruz? Düşünelim bir kere: Çocuğun bir adım önünden gidip karşılaşacağı tüm engelleri temizlemek ve kaldırmak, onun gelecekte kendi problemleriyle baş etmesine yardımcı olacak mı? Her ihtiyacı anne-baba tarafından karşılanan, sürekli neyi nerede ve nasıl yapacağı kendisine hatırlatılan, yanlış yaptığında azarlanan çocuklar, gölge bir kişiliğe sahip olur. Anne-babaya sormadan bir iş yapamaz ve sürekli onların yardımına ihtiyaç duyarlar. Karşılaştıkları herhangi bir problemi çözmekte güçlük çekerler. Duygularını ve tepkilerini rahatça ifade etmesine ve gerektiğinde 'hayır' demesine izin verilmeyen bu çocuklarda, bağımsız bir kişilik gelişmediği için sorumluluk duygusu da gelişmez. Çocuğunuzun sorumluluk bilinci kazanması için neler yapmalısınız? Sorumluluğu öğrenmek de tıpkı diğer becerileri öğrenmek gibidir. Ancak her çocuk, aynı sorumluluğu alamaz. Çocuğunuza sorumluluk verirken onun kişilik özelliklerini ve fiziki yapısını dikkate almalısınız. Burada önemli olan çocukların kendi işini yaparken engellenmemesidir. Helikopter anne-babalar bebeklikten itibaren "O yiyemez, çocuktur!", "O giyemez çocuktur!" deyip çocuğun her işini kendileri yapar. 10 yaşında bir çocuğunuzun sorumluluk listesinde şunlar bulunabilir: > Yatağını toplamak > Çamaşır makinesini çalıştırmak > Yemekten sonra sofrayı toplamak ve bulaşıkları bulaşık makinesine doldurmak > Kendi başına listelenmiş malzemeleri marketten veya çarşıdan almak > Kendi randevularını (dişçi, antrenman gibi) takip etmek > Basit yaralanmalarla başa çıkmak > Kimse söylemeden kendi odasını temizlemek > Para biriktirip uzun vadede almak istediklerini planlamak Çocuğunuz sorumluluk aldıkça ve bu sorumlulukları yerine getirdikçe onun özgüven duygusu ve sorumluluk bilinci gelişecektir. Çocuğunuzun kendi başına bir şeyler yapmasına ve hatalarından ders çıkarmasına izin vermelisiniz. Çünkü bazen doğrular hata yaparak öğrenilir. PENCERELER Ahmet Rasim Akdağ ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com Sorumluluk verin öz güveni gelişsinHakkında bilmediğiniz 3 şey: ARABALAR İlk trafik kazası 1899 yılında meydana geldi > New York Polis Departmanı, 1898'de aşırı hız yapan araba kullanıcılarını takip etmek için bisiklet kullanırdı ve dünyada ilk aşırı hız cezası 1902'de yazıldı. > Amerika'da bir otomobil kazasında ölen ilk kişi 68 yaşındaki bir emlak komisyoncusu olan Henry H. Bliss'tir. 14 Eylül 1899'da New York'ta, Bey Bliss tramvaydan indi, bir kadın yolcuya yardımcı olabilmek için döndü ve bir taksi ona çarptı. > Yalnızca 1997'de geri dönüşümü yapılan araçlar (yaklaşık 13 milyon), 1.75 kereden daha fazla dünyanın etrafını çevreleyerek trafik sıkışıklığına sebep olabilir. KARMA SÖZLÜK Sözlüklerden seçmeler... Sofra davetini bir defa sunan anne > "Yeter anne, daha koyma!" dendiğinde tabağı ekleme yapmadan size ileten annedir aynı zamanda. (biz de yeni kalkmıştık) > Normal olan annedir. Her anne bu şekilde davransa bir iki kere aç kalan çocuk ilk daveti anlar ve gider, duymazlıktan gelmez ya da şımarıklık yapmaz. (kndkc) > Davetinin adresi insandır, o yüzden bir davetle sofraya gelen evladı / kocası vardır. (tetrahydrocannabinol) > Bir kez çağrılınca insan gibi giden kişinin annesidir. (udemobendim) > Ivan Pavlov'un anasıdır. (corvo) Bir ilkokulda meydana gelebilecek tuhaf olaylar > Okul müdürünün bir sömestir tatili öncesinde ailelerin çocuklarıyla ilgilenmemesi hakkında çok duygusal bir konuşma yapması, aralarında benim annemin de olduğu bazı velilerin, müdürün her cümlesinde duygusala bağlaması, bu yarım saatlik konuşmanın bir anda ve hiç beklenmedik bir şekilde "okul aidatlarını ödeyin" diye bitmesi. (gasmask seduction) > Cuma günü son ders okuldan kaçmaya çalışan bir öğrencinin okulun parmaklarının arasından geçtikten sonra atlaması fakat sırtındaki çantanın parmaklıklardan geçmemesi ve bir süre asılı kalması. Bunun sınıftan görülmesiyle birlikte girilen gülme kriziyle birlikte hocanın durumu fark etmesi. Hocanın çocuklarla bir sene dalga geçmesi. (yorma beni) TWİTTER'DA NE KONUŞULDU? Twitter'da TT (Trend Topic - hakkında en çok tweet atılan konu) olmuş Gereksiz konuların Twitter'da tartışılmasını ve bu konuların TT olmasını protesto etmek amacıyla açılmış bir konudur. Kütahya il olsun > Uçan Cevdet Bakkal: Kütahya il olsun ama haritada hiç boş yer yok. Boş konuşuyorsunuz. > İshak Gazel: Kütahya il olsun ama önce Rasim Ozan Kütahyalı'nın soyadı değişsin. > Ömer Faruk Sönmez: Kütahya il olsun, Kütahya çinilerinin Bursa'ya ihracatı serbest bırakılsın, gümrük vergisi kaldırılsın, Tavşanlı Bursa'ya bırakılsın. > Meltem Ufak: Kütahya il olsun, ağaçlar meyve yerine çikolata versin. > Wasporan: Kütahya il olsun, Denizli'ye de deniz koysunlar. tweetçi twitter.com/twtci Paccoz Ben ki 36 beden olabilmek için çikolatayı hayatından çıkarmış bir kadınım, huzurum için seni mi çıkaramayacağım? Baksana sen bi' bana! Şaşkın ve Tepkili Facebook duvarına "Beni öldürmeyen acı güçlendirir" yazan dostum, Spartaküs mü oldun, arenada gladyatörleri mi devirdin, nedir yani? Nafer Ermiş Adamlar "tanımlanamayan uçan obje" diyor biz, "uçan daire" diyoruz, en azından tanımlamışız, bir adım öndeyiz! yazar geçerim Obez insanlar kesin "yeter" dedikten sonra annenin koyduğu 2-3 kaşığa itiraz edemedikleri için o durumdalar. İstiklal Akarsu Oruç tutup açın halini anlayacağına, iftarda dünyayı, sahurda kainatı yiyip tokun halini hatta obezin halini anlayan bi milletiz. Hami Koç İhlas Koleji'nden mektup hami.koc@tg.com.tr Mutluluk Herkesin hayalidir mutlu olmak. Özellikle anne babalar, çocuklarının mutlu olması için var güçleriyle uğraşırlar. Ama hiç kimse mutluluğun tam olarak ne demek olduğunu, nasıl mutlu olunacağını bilemez. Çünkü göreceli bir kavramdır ve kişiden kişiye, coğrafyadan coğrafyaya değişiklik gösterir. Geçtiğimiz haftalarda bir iş görüşmesi için gittiğimiz Hindistan'da mutluluk üzerine epeyce düşünme fırsatım oldu. Su birikintilerinin içinde neşeyle oynayan yarı çıplak çocukları, yüzü gözü sinek içinde, taşın üzerinde uyuyan insanları gördükçe hayretler içinde kaldım. Bunca sefalet içindeyken bile çocukların gülümseyen yüzlerini ve gözlerindeki ışığı görünce bir şeyi çok iyi anladım: Her insan kendi şartları içinde mutlu olabiliyor. Yani Amerika'da lüks bir villanın yüzme havuzunda eğlenen çocuğun mutluluk seviyesiyle, Hindistan'da çöplerle dolu bir sokak arasındaki su birikintisinde oynayan çocuğun mutluluk seviyesi aynı olabilir. Hatta ikinci örnekteki çocuk, diğerinden çok daha mutlu olabilir. Veya bir kişi, Türkiye'de klimalı odasındaki rahat yatağında sıkıntı içinde bir sağa, bir sola dönüp dururken betonun üzerine uzanmış evsiz barksız bir Hintli çok rahat bir uyku çekebilir. Gelişmiş ülkelerde insanların psikolojik hastalıklara yakalanmasının en büyük sebebi, ihtiyaçsızlıktır. Sadece maddi ihtiyaçlarına yoğunlaşan bir kişi, bu ihtiyaçlarını giderdiğinde büyük bir boşluğa düşmekte ve soluğu psikologlarda almaktadır. Aynı şekilde günümüz şartlarında yetişen çocuklar da her türlü ihtiyaçları karşılandığı için hep daha fazlasını isteme eğilimindeler ve bu da anne babaların bir türlü anlam veremedikleri davranış bozukluklarıyla sonuçlanıyor. Açlığı hiç tecrübe etmemiş bir çocuğun ruhunda aslında büyük bir boşluk oluşur. Sıkıntılar, insanın manevi hayatını düzenleyen en iyi ilaçtır. Çocukluklarında hiç sıkıntı çekmeyen çocuklar, her türlü ihtiyaçlarının anında giderildiği bir ortamda yetişen bir gençlik, hastalıklı bir neslin habercisi olabilir. Bu yüzden çocuklarımızın bazı sıkıntıları yaşamasına izin vermek, aslında onlara yapılacak en büyük iyiliktir. Hatta kimi zaman evde yemek olmaması, çok istediği bir şeyi almasına izin vermemek, en çok arzu ettiği şeylerden mahrum bırakmak onlara iyilik etmek olur. Avrupa ve Amerika'da birçok aile, maddi durumları çok iyi olmasına rağmen, üniversite çağındaki çocuklarına maddi destek vermeyi kesiyor. Çocuklar yarı zamanlı işlerde çalışarak okul masraflarını çıkarmaya çalışıyorlar. Merhametten maraz doğar sözü, günümüzde yaşanan bazı problemleri çok net biçimde açıklıyor aslında. Yokluğun ne olduğunu bilmeyen, varlığın şükrünü ifa edemez. Hayat bir imtihansa bırakalım çocuklarımız bu imtihanda bir kısım soruları da kendileri çözmeye çalışsın. Çocuklarımıza manevi açıdan zengin bir hayat sunmak istiyorsak onları bazı maddi imkânlardan mahrum bırakmamız gerekiyor mu diye bir düşünelim! Bugün üniversite için ilk tercihlerde son gün. Bütün adaylara başarılar diler, bilvesile sıhhat ve afiyetle dolu bir hafta diliyorum değerli okuyucularımız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.