Travma çoçuğunuzu kemirmesin!

A -
A +

> Gökhan Ergür - PSİKOLOG - gokhan.ergur@ihlas.com.tr Garip bir uğultuyla parçalanan gece. Sallanan gökyüzü, dünya ve şaşkınlığımız. Şaşkınız çünkü olan bitene hiçbir anlam veremiyoruz. Yatağın içinde gözlerim fal taşı gibi açık, izlediğim korku filmleri geliyor aklıma, bu onlardan çok farklı... Büyük ihtimalle kıyamet dedikleri bu olmalı, hemen bildiğim bütün duaları sırayla okuyorum. Âyet-el Kürsî'ye gelince biraz heyecanlanıyorum, tahtaya çıktığımda da okuyamamıştım zaten. Annem, babam ve kardeşlerim, büyük ihtimalle onları göremeyeceğim; bir daha ve bir daha salçalı ekmek olmayacak hayatımda. Dışarıdaki uğultu ve çığlıklar artıyor, beşik gibi sallanan yatağımın hızı da öyle... Vitrinde devrilip kırılan porselen fincanlarla kapıyorum gözlerimi ve bekliyorum. Allah'ım keşke biraz daha yaşasaydım... Travma çoçuğunuzu kemirmesin! 17 Ağustos 1999 yılında büyük bir depremle sarsıldı Türkiye. Toprak altında can verenler, kurtarma operasyonları, ''Sesimi duyan var mı?'' çığlıkları, ruhları dümdüz eden televizyon haberleri ve korku. Korkuyorduk çünkü dünyaya karşı aciz bir hâldeydik, göğsümüzü gererek övündüğümüz teknoloji, yaptığımız robotlar ve lüks araçlarımız koruyamıyordu bizi. Manevi olarak Allah'a maddi olarak da deprem çantalarına sığınıyorduk. El feneri, düdük ve bir şişe su oluyordu yatağımızın hemen başında. Düşünsenize her gece toprak altında kalacağınızı ve bu malzemelerle hayata tutunmaya çalışacağınızı düşünüyorsunuz. Uzunca seneler devam etti deprem çantalarının evlerimizdeki misafirliği, bayatladı çantanın içindeki gıda ürünleri ve fener pilleri. Ama biz hiç unutmadık kıyamet sandığımız depremi, bir an durup avizelere baktık sallanıyor muyuz yine diye. Bunun tek bir adı vardı: "Travma", çocuğun baş etme becerilerini zorlayan bir durumdur. Travmatik olay, çocuk kendisinin ve başkasının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayı yaşaması veya böyle bir olayla karşı karşıya kalması ya da böyle bir olaya tanık olması şeklinde tanımlanabilir. Travmalar, "büyük" ve "küçük" olmak üzere ikiye ayrılır. Büyük travmalara örnek verecek olursak doğal afetler, ölümler, trafik kazaları ve tacizler. Küçük travmalar ise terk edilme, aşağılanma, sınıfta kalma ve başarısızlıklardır. Bu tip doğal ya da insanlar tarafından gerçekleşen olaylar sonucunda Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) görülebilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu'nda şu olaylar gözlenebilir: Yaşanılan acı olayı sık sık hatırlama, bu acı olayı konu alan oyunlar oynama, yaşanılan kötü olayı rüyada görme, travmaya eşlik etmiş olan düşünce ya da konuşmalardan kaçınma, travmanın önemli bir anını hatırlayamama, insanlardan uzaklaşma, aşırı karamsar düşünceler ve yaşanan olayın niteliğine göre ortaya çıkabilecek ölüm korkusu. MUTLAKA BİR UZMANA GÖTÜRÜN Çocuklarda yaşanabilecek bazı davranış değişiklikleri > Uyku bozuklukları, kâbuslar > Yeme, giyinme, tuvalet alışkanlığı gibi alanlarda farklılıklar, geriye dönüşler > Hareketlilik hâli, huzursuz tavırlar > Ağlama > Ebeveyne karşı aşırı talepkâr olma > Duygusal olarak donuk bir hâl alma > Aile içi ilişkilerde olumsuzluklar, aşırı kavgacı tutum > Saldırganlık ve öfke içeren davranışlar > Akademik olarak başarısızlık > Depresyon ve intihar eğilimi. Aileler neler yapmalı? Travma ve TSSB yaşayan çocuğu mutlak suretle bir uzmana götürmemiz gerekmektedir, aksi bir durumda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğabilir. Buna mukabil yaşanan travmayı çocukların anlayacağı bir dilde açıkça anlatmak gerekir. Yaşanan travmatik olayı konuşmak muhakkak ki ebeveyn için kolay bir iş değildir ama olayı hiç konuşmadan kapamak da bir çözüm değildir. Bu noktada çocuk, konuşulmayan bu olayın anne ve babayı bile korkuttuğu, dolayısıyla ortada çok vahim bir durum olduğu düşüncesine kapılır. Durumu bu hâle sokmamak için olayı ve duygularınızı açıkça ifade edin, ona "Sen güçlüsün, bu olayı halledersin, sakın üzülme!" gibi cümlelerle yaklaşmayın, çocuğa sevildiğini ve değerli olduğunu hissettirin ve onun normal hayatına dönmesi için çaba harcayın. Travma çoçuğunuzu kemirmesin!PENCERELER Ahmet Rasim Akdağ ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com Hakkında bilmediğiniz 3 şey: SİLGİ Sıcak ülkelerde yetişen kauçuk ağacından elde edilir Silginin ham maddesi kauçuktur. Sadece sıcak ülkelerde yetişen kauçuk ağacının, oval biçimli büyük ve kalın yaprakları vardır. Türkiye'nin güney illerinde de bol miktarda yetişen kauçuk ağacından esnek ve dayanıklı olan kauçuk elde edilir. Bu ağacı Avrupalılara tanıtan ise Charles Marie de la Condamine adlı Fransız bilim adamı olmuştur. Güney Amerika gezilerinde tanıdığı kauçuk ağacını 1736 yılında eski kıtaya getiren bilim adamı, bu ağaçtan yapılacak silgilerin her yaştan insanın çalışma masasında yer bulacağından habersizdi elbette. Kauçuğun, kurşunkalemin izini kâğıt üzerinden sildiğini ilk gözlemleyen ise, oksijeni bulan Sir Joseph Priestley olmuştur. 1770'teki bu keşfe kadar, bu iş için ekmek kırıntılarının kullanılmış olması da ilginç bir ayrıntıdır. 1858 yılına gelindiğinde, Amerikalı Hyman Lipman silgi ve kalemi aynı vücutta birleştirmeyi akıl etmiştir. Arkası silgili kurşun kalem fikrinin uygulanmaya başlandığı yıllarda, silginin en önemli hammaddesi hâlâ kauçukmuş. Fakat kalemlerin arkasına konulan pembe silgiler yapay kauçuk ve süngertaşı karışımından yapılıyormuş. Peki ama silginin defter sayfalarındaki yazıları nasıl sildiğini biliyor musunuz? İşte yanıtı: Kurşun kalemlerin, yazmak için kullandığımız uç kısımlarında grafit parçacıkları bulunuyor. Bu, bildiğimiz kurşunî siyah renkli, yumuşak, kolayca toz durumuna gelebilen bir tür doğal karbon. Bu parçacıklar, yaklaşık 2-10 mikrometre çapında. Bunları mikroskop altında incelersek tıpkı kum taneciklerine benzediklerini görebiliriz. Kâğıda yazı yazdığımızda, bu parçalar yüzeyin hemen altındaki kâğıt liflerinin arasına sıkışıyor. Silgiyle bu yazıların üzerinden geçtiğimizde, silgi, lifleri yumuşatarak arada sıkışmış olan küçük grafit parçacıklarını çıkarıyor. Sildikten sonra, bu parçacıkların bir kısmının silginin üzerine yapışmış olduğunu görürüz. Diğer kısmıysa silgiden kopan parçalarla kâğıdın üzerinde kalır. KARMA SÖZLÜK -?Sözlüklerden seçmeler... Türk Filmleri İngilizceye Çevrilse Olacaklar Kapıcılar Kralı- the king of the doorkeepers (sutter cane) Kara Murat - black Murat / bizimkiler : ours (mhm) Kibar Feyzo- feyzo the gentleman (leonx) Malkoçoğlu - malkoçson (asude) Kolay Para Kazanma Klavuzu - a turkish methods guide for make money (keysersouze) Bekçiler Kralı- return of the king (ho amca) Ben Acılar Çocuğuyum- i am the son of pains (ho amca) Ağır Roman- heavy novel (run my wife) Uçurtmayı Vurmasınlar - they shall not shoot the kite (kalorifer) Baba Bizi Eversene- daddy let us marry (plastic duck) EĞİTİM AJANDASI Eğitimde İyi Örnekler Konferansı - 13 Nisan 2013 2003 yılından bu yana "herkes için kaliteli eğitim" vizyonu doğrultusunda araştırma ve eğitim çalışmalarını sürdüren ERG, 2004 yılından bu yana her yıl Eğitimde İyi Örnekler Konferansı'nı (İÖK) düzenlemektedir. İÖK'ün düzenlenme amacı, üreten ve iyi örneklerini paylaşmak isteyen eğitimcilerin bir araya gelmesini sağlayacak yeni platformlar oluşturmaktır. İyi örnek sunuşlarının yanı sıra atölye çalışmaları, paneller, yuvarlak masa toplantıları ve özel oturumlarla zenginleştirilen konferanslar, katılımcıların eğitime ilişkin farklı konularda yüz yüze tartışma fırsatı bulabildiği bir diyalog zemini oluşturuyor. twitter.com/twtci tweetçi tekerleklibavul Ben saatimi ileri aldım. (Benjamin Button) Gece Gelen Arıza (Biriniz çıkarken şu parantezi kapatsın Linkoln Daha cevabı işaretlerken diğer elim silgiye gidiyor. Ben böyle kararsızlık görmedim. özgür -oğlunuzun adı ne? +demir. -niye arka bahçeden mi çıktı? mıknatıs mı yapışıyor? niye demir? Evrim Güvenç İnsanlık çok ilerledi, arkalara doğru. Bi şoför de demiyor ki 'Aga biz nereye gidiyoruz?' varsa yoksa 'İlerleyelim beyler!' Sıkıştık abi! Mal Tweetler Ben outlook'u yanlışlıkla açıp aceleyle kapatalım diye koymuşlar sanıyodum; gerçekten kullanılan bi programmış ya la. AbSurDMaN Sivrisinek gibi bir yaratık için 10 harf harcarken AT gibi heybetli ve asil bir hayvanı sadece iki harfle tanımlamamız çok saçma. Emre Şişli'de bir gün yanıma bir adam gelip bana "buradan Bursa'ya nasıl gidilir" diye sormuştu. O gün bu gün işte hiçbir şeye şaşırmıyorum. Hami Koç İhlas Koleji'nden mektup hami.koc@tg.com.tr Menkul kıymetler Uzun yıllardır eğitim sektörünün içindeyim. Geçen yıllar içinde bir defa bile öğretmenlik mesleğini seçtiğim için pişman olmadım. En sıkıntılı anlarda bile öğretmen olduğum için şükrettim. Bunu da özel görüşmelerimde veya genel toplantılarımda meslektaşlarıma sıkça söyledim. Geçtiğimiz haftalarda elinde cep telefonuyla yanıma bir öğretmenimiz yaklaştı. 12 yıldır kurumumuzda görev yapan bir öğretmenimizdi. "Eski bir öğrencimden öğretmenler günü için bir mesaj geldi. Sizin de okumanızı istedim" dedi. Gözlerindeki pırıltıyı, yüzüne yansıyan mutluluğu ve aydınlığı görmeliydiniz. Mesajı okudum. Mesajda şöyle yazıyordu: "Bana İngilizceyi sevdiren, hayatı öğreten biricik öğretmenim. Sizi hayatımın hiçbir anında unutmuyorum. Yıllardır görüşemiyoruz ama inanın hep yanımdasınız." Öğretmenin yüzüne tekrar baktım. Dudaklarında gülümseme, gözlerinde nem vardı. O an bir kere daha emin oldum ki bir öğretmenin önüne dünyanın servetini yığsanız, yine de cep telefonunun ekranındaki o birkaç cümlenin verdiği hazzı ona yaşatamazsınız. Bir öğrencinin yüreğinde yıllar boyunca oradan oraya taşınan ve kıymeti katlanarak artan sevginin değerini; parayla, altınla, elmasla ölçemezsiniz. Ve öğretmenlik haricindeki hiçbir meslekte, 12 yılın özetini üç cümleye sığdıramazsınız. BOSNA HERSEK'İ HERKES GÖRMELİ Geçtiğimiz haftalarda Bosna-Hersek Hersek-Neretva Kantonu Eğitim Bakanı Zlatko Hadziomerovic başkanlığındaki 7 kişilik heyet, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Dış İlişkiler Müdürü Süleyman Aykaç ile okulumuzu ziyaret ettiler. Eğitim faaliyetlerimiz hakkında bilgi alan ekip aynı zamanda Bosna Hersek'te eğitim dünyasında yaşanan gelişmeleri aktardılar. Bosna, bir utanç sayfası olarak tarihe geçen savaşın yaralarını sarmış, geleceğe ümitle bakıyor. İhlas Koleji olarak Bosna'ya yaptığımız gezilerde, Avrupa'nın diğer hiçbir yerinde tatmadığımız güzellikleri yaşadık. Attığımız her adımda ortak tarihimizi soluduk, sanki kendi ülkemizde geziyormuşuz gibi kendimizi rahat hissettik. Bu nazik ziyaretlerinden dolayı tüm ekibe teşekkür ederiz. BAŞARILAR, BAŞARILAR... Marmara Evleri İlkokul öğrencimiz Zümra Çelik, 7 yaş kategorisinde İstanbul birincisi olarak hepimizi sevindirdi. İhlas Koleji Judo Spor kulübümüz yine büyük bir başarıya imza atarak Türkiye ikincisi oldu. Basketbol takımımız, İstanbul'un en başarılı takımlarından birini yenerek zirve mücadelesinde önemli bir adım daha attı. Sınıf içinde yaşanan başarıların, sınıf dışına taşması bizi çok memnun ediyor. Emeği geçen öğretmenlerimizi ve kazandıkları başarılarla İhlas Koleji ailesini mutlu eden öğrencilerimizi yürekten kutluyor, bu vesileyle siz değerli okuyucularıma huzurlu bir hafta diliyorum efendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.