Yaramazlık deyip geçme

A -
A +

> Gökhan Ergür (Psikolog) gokhan.ergur@ihlaskoleji.com "Beş dakika yerinde durmuyor bizimkisi. Aslına bakarsan arkadaş çevresinde sevilen, bulunduğu her ortamda ilgiyi üzerinde toplayan bir çocuk, sosyal ilişkileri çok kuvvetli. Sınıf kurallarına uymakta problem yaşıyor, öğretmeni tarafından sürekli uyarılıyor. Öğretmeni ders anlatırken kendisi sürekli ayakta, öğretmenin her söylediğine esprili bir cevap vermenin peşinde. Derse bir türlü odaklanamıyor, olur olmaz hareketler yapıp sınıfı sabote ediyor. Tenefüsler ise tam bir facia, elinden gelse tüm okulun çevresinde dakikalarca koşacak. Zaman zaman da arkadaşlarıyla kavga ediyor ve aşırı hareketliliğinden dolayı bazı yaralanmalar yaşıyor. Ders başarısı çok düşük, evde çalışmamak için her türlü, hastalık numarası yapıyor. Televizyonun ve internetin başından güç bela koparabiliyoruz, sekiz yaşındaki bir çocuk televizyonda bu kadar ne buluyor anlamıyorum. Güç bela oturduğu çalışma masasında ise bir türlü önündeki deftere ya da kitaba odaklanamıyor, şarkı söyleyip kaleminin arkasındaki silgiyi emiyor. Ne yapacağız bu çocukla hiç bilmiyorum...." Sizin çocuğunuz da böyle ve siz de bu veli gibi şikayetçi misiniz? O halde çocuğunuz Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik (DEAH) problemi yaşıyor olabilir. Burada DEAH teşhisi konan bir çocuğun annesinin şikâyetlerini aktarmaya çalıştım. Peki DEAH nedir? Dikkati bir noktaya toplamada güçlük, konsantre olamama, davranışların ve dürtülerin kontrol edilememesi gibi durumlarda ortaya çıkan bozukluktur. Bu teşhis genellikle çocukluk çağında konulur, teşhis konulması için belirtilerin yedi yaşından önce başlaması gerekir. Ayrıca çocukta görülen bu belirtilerin akademik ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkilemesi gereklidir. > Hami Koç İhlas Koleji'nden mektup (hami.koc@tg.com.tr) > Portakalı soydum, baş ucuma koydum Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin eğitim gündeminde ilginç bir konu vardı. Bir üniversitede öğle yemeği yiyen öğrenciler portakalları iade etmişler. Bir öğretim üyemiz öğrencilere neden portakalları yemediklerini sormuş ve aldığı cevapla şoke olmuş. Öğrenciler, portakalı soyma işinin kendilerine zor geldiği için geri verdiklerini söylemişler. Bunu söyleyenler ilkokul öğrencisi olsaydı ne bu konu gündeme gelirdi ne de biz köşemizde bu konudan bahsederdik. Ama söz konusu üniversite öğrencileri olunca ister istemez portakallı bir gündemle yatıp kalkmaya başladık. Ve eğitimle ilgili birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da anne babaların rolü sorgulandı. Ortak kanaat şu: Anne portakalı soymuş, baba çocuğun baş ucuna koymuş. Çocuk da demek ki portakalın kabuğunu görmeden yıllarca C vitamini almış. Üniversitedeki yemekte vitamine ulaşmak için bir ön hazırlık yapılması gerektiğini görünce de hiç uğraşmadan geri vermiş. Olaya şahit olan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Memduh Sami Taner, böyle giderse yakında çocukların dişlerini anne babaların fırçalayacağını söylüyor. Biz eğitimciler benzer olaylara yıllardır şahit oluyoruz aslında. Çocuklarına iyilik yaptıklarını zannederek her türlü ihtiyacını gidermeye çalışan, asla yokluk duygusu yaşatmayan veliler öğretmenlerin de işini zora sokuyor. "Derslerine çalışsın yeter, çocuğumuzdan başka bir şey istemiyoruz!" diyen anne babaların kendi derslerine çalışmadığı anlaşılıyor. Çünkü hayat, okul derslerinden ibaret değil. Alışverişte aldanmamak için çarpım tablosunu bilmek yetmez. Hidrojen bağları konusunu sular seller gibi bilen bir çocuk, ayakkabısını bağlayamıyorsa durup biraz düşünmek lazım. Endişemiz, çocukların geleceğiyle ilgili. Onları hayata hazırlamak her şeyden önemli... Çocuklar her tökezlediğinde koluna girerseniz gün gelir yürüdüğü yola bakmaz olur. Yıllar geçtikten sonra da anne babaların, "Bizim çocuk kazık kadar oldu, hâlâ kendi ayaklarının üzerinde duramıyor!" yakınması başlar. Ne demişler? Çanağa ne doğrarsan kaşığına o çıkar. Teknoloji okulları fethetti Fatih Projesi rüzgârı esmeye devam ediyor. Tüm eğitim camiasının teknolojiyi okullara taşımak için gösterdiği gayret takdire şayan doğrusu. İhlas Eğitim Kurumları olarak henüz Fatih projesi duyurulmadan önce tablet bilgisayarlar için içerik hazırlamaya başlamış olmamız gözlerden kaçmıyor. Eğitimde teknoloji kullanımıyla ilgili yapılan resmî ve özel toplantılarda okulumuzun referans olarak gösterilmesi bizi memnun ediyor. Çalışmalarımıza inşallah hız kesmeden devam edeceğiz. Çünkü öyle bir dünyada yaşıyoruz ki teknolojiye gereken önemi vermeyen kişi ve kurumlar hep kaybediyor. Bilvesile göz bebeğimiz öğrencilerimizle mutlu geleceğimize daha emin adımlar atacak doğru zaman ve icraat birliktelikleri temennisi ile... Huzurlu bir hafta diliyorum aziz okuyucularım. ----------------- > DEAH tipler ve özellikleri 1) Dikkatsizliğin önde geldiği tip: Çocuk dikkatini ayrıntılara veremez, ödevlerinde ve yaptığı işlerde dikkatsizce hatalar yapar. Üzerine aldığı görevlerde ya da etkinliklerde kolayca dikkati dağılır, bu görevleri yapmakta ve düzenlemekte zorluk çeker. Doğrudan kendisiyle konuşulduğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür. Zihinsel çaba gerektiren durumların hepsinden kaçar ve bunları sevmez. Dikkati, dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır. 2) Aşırı hareketliliğin önde geldiği tip: Elleri, ayakları sürekli kıpır kıpırdır, sabit bir yerde oturamaz, sınıfında sürekli ayakta dolanır. Uygunsuz yerlerde ve durumlarda aşırı hareketlilik gözlenir. Sorulan soru tamamlanmadan cevabını verir, sıra bekleme güçlüğü çeker ve sürekli başkalarının sözünü keser. 3) Bileşik tip: Hem dikkatsizlik hem de aşırı hareketlilik-dürtüsellik tiplerinin özelliklerinin bir arada bulunduğu durumdur. > Çözümü için neler yapılmalı? Aile bu durumu fark ettiği zaman vakit kaybetmeden bir uzmana danışmalıdır. Neler yapılabilir, hangi yollar izlenebilir; enine boyuna konuşulmalı. Burada dikkat edilecek husus bu süreci çocuğu incitmeden atlatmaktır. Çocuğun yaşadığı sıkıntı ve tanısının aile ortamının dışında paylaşılması çocuğa zarar verir, arkadaşları ve sosyal çevresinde damgalanmasına yol açar. Sınıf içinde ise öğretmenler şunlara dikkat etmeli: Çocuktan ne beklendiği açıkça kendisine söylenmeli, öğrenciyle birebir konuşmak onun ders başarısını artırır. Ders işlenirken muhakkak bu problemi yaşayan öğrenciyi ders içinde tutmamız gerekiyor. Ona sorular sormak, onun fikirlerini almak, kendini ifade etmesini sağlamak öğrencinin gelişimi açısından önemlidir. Bu problemi yaşayan öğrenciler arka sırada saklanıp haylazlık yapmaya meyillidirler, bunu önlemek için bu öğrenciler ön sıraya alınmalıdır. Öğrencilerin ödevlerinde nicelikten çok nitelik değerlendirilmelidir. >>> PENCERELER Ahmet Rasim Akdağ (ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com) > Hakkında bilmediğiniz 3 şey: UÇAKLAR İlk pilotumuza ödül yerine ceza vermişlerdi! * Wright Kardeşler, motorlu uçağı insanoğluna kazandıran meşhur iki kardeştir. Wilbur ve Orville Wright akademik bir eğitim almamışlardı. Lise mezunu olduktan sonra okulu bıraktılar. Yüzlerce kanat hazırladılar ve bunların birçoğunu test ettiler. Uçak buluşunu 17 Aralık 1903 tarihinde hayata geçirdiler. İlk model uçak iki tane pervane taşıyordu ve 300 kg ağırlığındaydı. İki kardeşin buluşu havada 12 saniye kadar kalabildi ve bu uçuşu sadece 5 kişi görebildi. Yaklaşık 37 metre kadar uçabildi. * Vecihi Hürkuş, uçak düşüren ilk Türk tayyarecidir. Rus uçağını düşürmüştür. Daha sonra Ruslara esir düşen Vecihi Bey, Hazar Denizi'nde bulunan Nargin Adası'ndan yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında Yeşilköy'de konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü'nde görev almıştır. Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. 1924'te ganimet olarak Yunanlılardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eder. 28 Ocak 1925'de "VECİHİ K-VI" adını verdiği uçağını uçurur. Ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkuş'un ödül beklerken ceza almasının sebebi, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. İzin verecek merci olmadığı için izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır. * "Tenerife havalimanı faciası" olarak bilinen kaza, dünya sivil havacılık tarihinin en çok can alan kazasıdır. 27 Mart 1977'de meydana gelen faciada iki Boeing 747 çarpışmıştır. ------------------ >>> KARMA SÖZLÜK -?Sözlüklerden seçmeler... Çocuklarla komik diyaloglar "Yeni ayakkabı istemiyorum!... Eski ayakkabılarımı seviyorum. Ben eski moda bi bayanım, anlayın artık!" Selin - 5 yaşında (turuncuwoswos34) * - Ee kızım, bugün okulda ne yaptınız? -Bugün öğretmen herkesin saçında bitki araştırması yaptı anne... Mina - 6 yaşında (turuncuwoswos34) * 7 yaşındaki kızımla alerji testi için hastanede sıranın bize gelmesi beklenmektedir: - Ne o kızım? Mırıl mırıl ne konuşuyorsun? - Dua ediyorum baba? - Ne duası? - Alerji duası. - Nasılmış o dua? - Allah'ım n'olur brokoliye alerjim olsun, çikolataya olmasın. (suskun sazan) * - Ne yapıyorsun, nasıl gidiyor bayram Bahar? -Bişi yapmıyorum, para kazanıyorum işte" Bahar - 4 yaşında (turuncuwoswos34) * - Derin neden suratın asık senin bakalım, moralin mi bozuk? Hayııır çalışıyo!.. Derin - 3 yaşında (muti) * - Beni tekrar bakkala götürür müsün? - Olmaz Rüya, daha sabah gittik. Hem sürekli abur cubur yenmez bak dişlerin çürüyecek, karnın... - Tamam. Şey, konuşman bitti mi? - Bitti?! - O zaman ben bakkala gidiyorum ama bence sen de benimle gelmelisin çünkü bana araba çarpabilir, alıp götürebilirler, çukura düşebilirim(!)... 4.5 yaşındaki kuzen (yabiraksimdi) ----------- >>> TWEETÇİ twitter.com/AhmedRAkdag AbSurDMaN Ağzın hariç her yere dağıldığı için yerken pişman oluyorsun, yiyince de hemen bitirdiğin için pişman oluyorsun. Bu yüzden adı pişmaniye. Murat Yıldırım Eskiden kitap okurken Twitter yoktu, kitap hemen bitiyordu. Şimdi Twitter yüzünden 100 sayfayı bir haftada zor okuyoruz. özgür BAGGİNS Bilim, kültür ve teknolojide o kadar ileriyiz ki; geridekiler yetişebilsin diye her sene bi defa saatleri geri alıyoruz. Yeni Bilgi Piyango bileti almaya giderken yolda ölme ihtimaliniz, piyangoyu kazanma ihtimalinizden daha fazladır. Mal Tweetler Tavşan zıplıyor 8 yıl yaşıyor, köpek koşuyor 12 yıl yaşıyor, ama kaplumbağa durduğu yerde 200 yıl yaşıyor. Spora ne gerek var! tekerleklibavul Bayramın son günü ziyarete gelen misafir = Ödevlerini tatilin son gününe bırakan çocuk.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.