Son bir aydır, gazetelerin manşetlerinde Başbakan Erdoğan'ı bile kıskandıracak birisi kendine yer buldu...
Cardozo...
Paraguaylı 31 yaşındaki golcü, nedense F.Bahçe'nin aşkı ile yanıp kavruluyor...
Sadece Cardozo olsa iyi...
F.Bahçe yönetimi ve taraftarından bir bölümü de, transferin "Olmazsa olmazı" bu futbolcu için "Papatya falı" açıyor...
"Gelecek, gelmeyecek."
Sanki beklenen Cardozo değil; Messi, Iniesta, Ronaldo, Neymar...
Cardozo gelecek, F.Bahçe bulutların üzerine çıkacak sanki!
Bir aydan beri Ersun Yanal yönetiminde, bilimselliğe fazla yer verilen antrenmanlarla yeni sezona hazırlanan sarı-lacivertliler, oynayacakları sistemi ezberlemeye çalışıyor...
Yanal'ın Webo, Sow, Kuyt, Stoch, Alper, Emreli hücum sistemi tam oturtulmaya çalışılırken, şimdi sanki Portekiz'den değil, uzaydan gelecekmiş gibi bir beklenti içine girilen Cardozolu F.Bahçe'nin ne yapacağı tartışılır oldu...
F.Bahçe; Aykut Kocaman'ın bir türlü kanının ısınmadığı, elektrik alamadığı, belki takım içinde sivrilmesinden rahatsızlık duyduğu; tribünlerde sevgi seli oluşturduğu için kendisini ikinci planda hissettiği Alex'ten kurtulma planının içine, Aziz Yıldırım'ı devreye sokarak uyguladığı bir yanlış daha sıcaklığını korurken; şimdi 31 yaşındaki bir Paraguaylı'ya kucak açılıyor...
Hem de, 4 yıllık mukavele sunularak...
Hem de, 13 milyon euro bonservis verilerek...
Hem de, yıllık 3,5 milyon garanti para takdim edilerek...
Hem de, maç başına 35 bin euro, lig şampiyonluğunda 750 bin; kupa şampiyonluğunda 500 bin; atacağı gollerde bonusunun katlanarak büyüyeceği bir anlaşma ile Cardozo bekleniyor F.Bahçe'de...
Sakatlığı süren Gökhan Gönül'ün yeri dolar mı kimin umurunda...
Yobo gibi, takım içinde ağırlığını her zaman hissettiren bir klas futbolcunun gönderilmesi gündemdeyken, Cardozo bekleniyor F.Bahçe'de...
Sow'un bitiriciliği, Webo'nun çalışkanlığı ve yıpratıcılığı kenara atılarak; Semih'i kovma çalışmaları sürerken, Stoch'a kulüp arayışları varken, Kuyt'un hamallığı sıradan bir futbol çalışkanlığı gibi görülürken, Cardozo bekleniyor F.Bahçe'de...
Gelen, alt tarafı bir santrfor...
Dünyada "Çakılı forvet anlayışı" yıllar önce iflas etmişken; Alex gibi, Türkiye'ye gelmiş en golcü yabancıya "Koşmuyor" damgası vurulurken; F.Bahçe şimdi forvette, sadece ikramda bulunulacak ve bunu afiyetle yiyecek bir Paraguaylı' yı bekliyor...
Ahh bir gelse, bir gelse...
Nihat Özdemir'in, Ferit Şahenk' in, Ali Koç'un, Abdullah Kiğılı'nın sponsor olacağı o Cardozo'yu bir görsek biz de...
İnanın, şu yazdıklarımızdan yerin dibine geçsek, bile razıyız...
Yeter ki, Cardozo'nun yolu Türkiye'ye düşsün; F.Bahçe'yi mutlu etsin...
Çünkü şu saatten sonra, kimsenin, Yesari Asım Arsoy'un "Bekledim de gelmedin" nihavent şarkısını söylemeye niyeti yok...
Prestij mi, yoksa...
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman , bazen geçmişteki hataları tekrar gündeme getirerek, bugün yaşanan sıkıntıların sebeplerini ortayla koymaya çalışıyor...
İnönü Stadı'nın yıkım işleri sürerken "Minimum 80 milyona mal olacak bir inşaatın parasını bulmak zor değil" diyerek, taraftarın gönlüne su serpiyor...
Siyah-beyazlı takım nedense ısrarla kendi işini kendi yapmak gibi bir prensibin pençelerinde...
Bu doğru mu?
Bize göre de doğru...
Ama bugün, G.Saray'ın neredeyse 160 milyona ortaya çıkan TT Arena Stadı'nın yapımı için kasasından bir kuruş çıkmadığını düşünürsek; F.Bahçe bölüm bölüm birilerine ihale ettiği stat yenileme anlayışını yürürlüğe çok rahat sokmuşken, neden Beşiktaş "Kimselere minnet etmek istemiyor" anlamak mümkün değil...
Bilic sorgulanmalı mı?
Hazırlık maçlarının en defolu takımı Beşiktaş, bir türlü istenilen kadroyu kuramıyor...
Bilic'in, Muhammed'den medet umması; Escude'ye sarılması; durup dururken kaptanlık krizi çıkarması; hazırlık maçlarındaki kötü futbol ve sonuçlar üst üste konduğunda, o hırsıyla ve çalışkanlığı ile tanıdığımız Hırvat hocanın tartışılmasını erkenden gündeme oturttu...
Bu sezon; belki gelecek sezon da, statsızlık nedeni ile göçebe hayatı yaşayacak Beşiktaş'ta, hiç olmazsa, futbol ve kadro bu kadar tartışılmasa ve siyah-beyazlı takım önüne gelene mağlup olmasa...
Ama ne mümkün...
Dert birken, bin olmuş bir takımdan başarı beklemek galiba siyah-beyazlı takımı erken abandone edecek gibi...