Eşinizden boşanabilirsiniz, çocuğunuzdan değil!

A -
A +

Bu yazım biraz dertleşme, biraz size akıl danışma, biraz serzeniş yazısı.

 

Son yıllarda boşanmaların çok arttığının hepimiz farkındayız. Son birkaç yıl içinde evlenmiş olan genç kardeşlerime “Eşin nasıl?” diye sormaya çekinir oldum. Çünkü bu soruyu sorduğumda artık önce ekşiyen bir surat, sonra da mırıldanarak söylenen bir “Abi yürümedi o iş” cümlesi duyduğumda tuzla buz oluyorum.

 



Ama konumuz bu değil. Artık sayısını unuttuğum kadar genç kadın kardeşimizden şunu duyuyorum. “Eski eşim oğlumu / kızımı görmüyor. Görmek istemiyor. Almıyor. Almak istemiyor.”

 


Bu çok büyük, sosyolojik bir çöküşün habercisi. Aile bakanlığının son yıllardaki tüm duyuru ve faaliyetlerini takip ederim. Bu konuda tek bir kelime yok. Tek söz eden yok.

 


Bu genç kadın kardeşlerim, bu minik yavrularımız ne olacak? Kız tarafı ekonomik olarak güçlüyse bir nebze -ki bu sadece ekonomik sorunu çözer- ama bir de güçsüzse bu genç kadın kardeşlerim bu zorlu sürecin nasıl altından kalkar?

 


Yeri geliyor evliliği sürdüren karı-kocalar çocuklarıyla baş edemiyor. Yeri geliyor yorulup yıprandıkları oluyor. Sırf karı koca anlaşamadı diye bütün yükü o kadının üstüne bırakmak hak mıdır?

 


Erkek tarafının anne-babası. Siz nasıl bir vebale girdiğinizin farkında mısınız? “Gençler kendi arasında böyle karar vermiş” diyerek sıyrılmak var mı? Ayrılmaya karar verdi diye o genç kız sizin evladınız olmaktan bir anda düşüyor mu? Geçmişin, o elinizi öpüp sizin evinize emanet edilmelerinin hiç mi kadir kıymeti yok?

 


Sizin yetiştirdiğiniz erkek evlat, kendi evladına sahip çıkamayacak, onun baba hasretini umursamayacak, babasız büyümenin onda oluşturacağı travmayı önemsemeyecek, siz de orada oturup olan biteni izleyeceksiniz öyle mi?

 


Elbette yanlış yapan genç kadın kardeşlerim vardır. Elbette çocuğunu ve evini babasından soğutanlar vardır. Tek taraflı bakmaktan, adaletten şaşmaktan Allahü tealaya sığınırım. Ama bir yandan da şunu düşünürüm. Anne ne yapmış olursa olsun evladın suçu nedir? Annenin hatasını, eksiğini, yanlışını evlada yüklemek nedir?

 


Göz görmeyince gönül katlanır mı diyorsunuz, yeniden bekâr hayata çok çabuk mu alışıyorsunuz? “Rahatmış böyle, akşam orada, sabah burada” diyerek o önemli sorumluluktan kurtulmak hoş mu geliyor? Vallahi vebaliniz ağır genç erkek kardeşlerim. Eğer böyle düşünüyorsanız vebaliniz çok ağır.

 


Hiç kendinizi o tarafa, bu tarafa atmayın. “Ama o (eski eşim) da bunu yaptı, şunu etti” demeyin. Sizin babalık göreviniz bir başka insanın, eski eşin, eski kayınpederin, eski baldızın, şunun bunun hatasıyla, eksiğiyle bitmez.

 


Yeniden evlenenler, yeni bir aile kuranlar. Adaletsizlik yapmaktan korkun. Eski eşiniz de bir ananın kuzusu, bir babanın nazlı kızı, onu 1+1 bir evde, hem çocuğu hem de hayatın tüm zorluklarıyla bir başına bırakıp yeni evinizde huzur bulacağınızı, mutlu olacağınızı mı sanıyorsunuz?

 


Evlilikler bitebilir, evlenmek nasıl bu işin bir parçasıysa üzülerek de olsa söylemeliyiz ki boşanmak diye bir gerçeklik de var. Ama evliliğin nasıl bir adabı varsa, boşanmanın da olmalı. Adamın da kadının da iyisi, düzgünü, hası evlenirken değil boşanırken belli olur.

 


Adam demişken, bazı anne-babalara sesleniyorum. Siz ortada adam bırakmadınız ve bütün bu sorunlar da oradan doğdu ey anne-babalar. Eskiden 18 yaşında bir genç evlenip yuva kurup evinin reisi olabiliyordu. Şimdi 40 yaşında ergenler kendi evlerinde sizin kuklanız, sizin uydunuz olmaktan, sizin kararlarınızı ve direktiflerinizi uygulamaktan kendi karakterlerini oluşturamıyor.

 


Eğer evlendirdiğiniz hâlde evladınız sizin güdümünüzde olacaksa o genci hemen evlendirmeyin. Kendine ait bir karakter inşa edemediyse, ağzınızın içine bakıyorsa o genci hemen evlendirmeyin. Sizin eksik bıraktığınızı bir başka insanın tamamlamasını, sizin yanlışınızı düzeltmesini beklemeyin.

 


Tek ümidim var, bu yazı çok değil birkaç genç, boşanmış ve çocuğunu görmek/almak istemeyen erkek kardeşimin ya da onları doğruya yönlendirmeyen anne/babasının bam teline basarsa o bana yeter. Kalın sağlıcakla.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.