Kadınlar Günü’nün acımasız gerçekleri

A -
A +

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Kadınları övdük, tüm çiçek isimlerini saydık, çiçekli kelebekli paylaşımlarımızı yaptık ve günü tamamladık.

 

Kadınlar Günü'nün çıkış noktası ABD'de 8 Mart 1857'de yaşanan olaylara dayanıyor. Daha iyi çalışma koşulları talep eden 40 bin kadın işçinin grevi sırasında polisin işçileri tekstil fabrikasına kilitlemesinin ardından çıkan yangında 120'den fazla kadın işçi hayatını kaybettiği günün yıl dönümü.

 

Yani trajik bir tarihin sene-i devriyesi. Aslında adı da “Dünya Kadınlar Günü” değil, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”.

 

Yıllar önce bir konferansta sahnede “KAGİDER yani Kadın Girişimciler Derneği Başkanı bir hanımefendi ile aynı paneldeydik. Mikrofonu aldığı anda ilk kullandığı cümle, “Erkekler bize iş hayatında yer açmalı, fırsat vermeli” olunca çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım.

 

Oysa ne kadın girişimciler tanıyorum 4 çocuğunu büyüttükten sonra kimseden izin, ön açma beklemeden işini kurup tüm dünyaya ihracat yapan. Ne kadın girişimciler tanıyorum eşiyle beraber şirket kurup şirketin en zorlu süreçlerini üstlenen. Ne kadın girişimciler tanıyorum yol, iz bilmeden İstanbul’a gelip burada tekstil devi kuran. Eşiyle ayrıldıktan sonra sıfır sermayeyle başlayıp restoran zinciri kuran.

 

Bu kadınların tek bir ortak özelliği vardı. Kimseden onlara yol açmalarını, fırsat vermelerini beklememişlerdi. Ne bir erkekten, ne bir kurumdan.

 

Mesela kadın kotası diye bir kavram var. Bence kadınlara çok büyük hakaret. “Aslında erkek alacaktık ama kadın kotası yüzünden en az x sayıda kadın almalıyız” dedikten sonra aldığın kadın hangi duyguyla gelecek? Bu şimdi teşvik mi? Yoksa dayatma mı?

 

Örneğin kadın kolları meselesi. Birçok partide vardır, bir ana kademesi vardır partinin bir de kadın kolları. İlginçliğe bakın ki ana kademenin bile adı “ana”. Erkekler partide “ana kademede” görev alırken kadınlar ise “Kadın Kolları”nda. Hadi parti başkanının erkek olduğu durumlarda çok sırıtmıyor ama mesela Tansu Çiller zamanında Doğru Yol Partisini ya da Meral Akşener’in kurucusu ve başkanı olduğu İyi Parti’yi düşünün. Bir kadın partide genel başkan olabilmiş ama kadınların yeri hâlâ işin merkezi değil, yan dalı olan kadın kolları.

 

Bence birileri fena hâlde kandırıyor kadınları. “Onlara pozitif ayrımcılık yapacağız” derken aslında ayrımcılığın en büyüğünü yapıyor. Ve bunu en çok yapan da kadınların ta kendisi. Kadınları yöneten kadınlar, en tehlikelisi. Kadınları en çok küçük gören, en çok beceriksiz ve zayıf bulanlar onlar.

 

Yasalarda ve ceza kanununda bile kadını korumaya çalışan uygulamaların kadına ve topluma verdiği tahribat ortada.

 

Bir müşterimiz arada uğrar ofisimize. Genç bir adam. Oğluna çok düşkün. Eskiden Beşiktaş maçlarına giderlerdi, fotoğraf koyarlardı birlikte kartal pençesi yaparak. “Yavru kartal ne yapıyor” dediğimde “2 yıl oldu göremiyorum” cevabını aldım.

 

“Nasıl yani” dediğimde “Annesi durup durup çocuğun kollarını bacaklarını sıkıp, morartıp karakola götürüyor, babası yaptı deyip hem kendisinden hem de çocuğumdan uzaklaştırma kararı çıkarttırıyor. Bazen bir ay boyunca Anadolu’da oluyorum, karakoldan arıyorlar “Çocuğunu darbetmişsin, uzaklaştırma veriyoruz” diyorlar. İyi de ben bir aydır şehir dışındayım deyince gülüyorlar hâlime, kadın böyle dedikten sonra nerede olduğunun bir önemi yok diyor.

 

Benim de erkek çocuğum var, siz de eğer evladınız varsa onu düşünerek cevap verin. Eşiniz kanunun ona sunduğu ayrıcalıkları kullanarak çocuğunuzu size göstermese ne yaparsınız? Kendinizi nasıl sakinleştirebilirsiniz? Nasıl dizginleyebilirsiniz? Çok zorlanırsınız değil mi?

 

Peki düşününce bile ayarlarımızı bozan bir şeyi eski eşine karşı yapan ve sonra da kanunun arkasına sığınan kadının, o adamın gözünün dönmesi durumunda başına bir koruma polisi dikebilecek mi devlet? Hayır. O zaman o kanun o kadını korumuş mu oluyor yoksa eski eşiyle aralarında daha büyük bir savaşa mı itiyor? Maalesef ki kadını korumak için olduğunu iddia eden, İstanbul Sözleşmesinin hâlâ izlerini taşıyan bu kanunlar kadınları korumuyor. Aksine hedef hâline getiriyor.

 

İşte bu yüzden kadınlar bir iyilik yapmak istiyorsanız onların önünü açmaya, onlara torpil yapmaya, iltimas geçmeye çalışmayın.

 

Birisi size “Size yol açacağız, sizin önünüzü açacağız, size pozitif ayrımcılık uygulayacağız” diyorsa orada büyük tuzak vardır size. “Benim buna ihtiyacım yok, adil olun yeter, ayrımcılık yapmayın yeter, beni kadın olarak değil insan olarak nitelendirin, gerisine karışmayın” deyin ve yolunuza devam edin. İşte o zaman Kadınlar Günü size de çok manasız gelecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.