Kriz varsa AVM’ler nasıl doluyor?

A -
A +

Zor bir dönemden geçiyoruz. Özelliklerde büyük şehirlerde yaşamak oldukça zorlaştı. Küçük şehirler ya da merkezin dışındaki ilçeler, kasabalar ve köyler yaşamak için daha elverişli durumda.

 

 

 

Hep söylediğim bir şey var. Bu yaşadığımız ekonomik kriz 50 yaş ve üstü insanımız için, altındakilere kıyasla çok daha ağır hissediliyor. Sebebi de şu anda 50 yaş ve üzeri olan insanımız hayatı boyunca tek bir maaşla çalışmış, bu maaşla da geçinebilmiş bir insan profili. Ekstra gelir oluştur dendiğinde bunun nasıl yapılacağını bilmiyor. Üstüne bir de adı üzerinde koca bir 50 yıllık hayat söz konusu, o yaştan sonra iş değiştirmek zor, kapı çalmak zor, istemek başlı başına zor.

 

 

 

Ama daha alt yaşlarda, 25-40 yaşında genç insanlar daha esnek, hızlıca iş değiştirebiliyor, işverenle arasındaki bağ daha zayıf, daha iyi bir maaş bulduğunda anında gidebiliyor. İleri yaşlardaki insanımızda bu çok zor.

 

 

 

Hepsinden öte, 25-40 yaş arası gençlerimiz girişimcilik çağının çocukları, kendileri bir iş kurmayı ya denemiş ya da hep aklında bir yerlerde girişimciliği tutan insanlar.

 

 

 

Son bir yılda çok fazla gördüğüm bir senaryo var. 60’lı yaşlarda baba, 55’li yaşlarda anne, 30’lu yaşlarda genç evlatlarının peşine takılmış, o genç bir iş kurmuş, anne-baba da ona çalışan olmuş, yardımcı olmuş. Ve o kadar güzel gidiyor ki iş.

 

 

 

Benim iş yerime her gün en az 20 esnaf, girişimci, firma sahibi gelir. 55-60 yaşında o kadar çok insanla tanıştım ki önce “bizim patron” deyip sonra biraz sohbeti ilerletince “bizim patron aslında benim oğlan” diyen.

 

 

 

Uzunca bir süredir kafamda pişirdiğim bir model için ilham verdi bu hikâyeler.

 

 

 

Ailedeki herkese iş bulmak, gelir kapısı oluşturmak, maaşlarla evi döndürmek yerine evin girişimciliğe en müsait olan kişisini, genç evladı girişimciliğe teşvik edip sonra da onun yanında olmak. Hem iş gücü olarak yanında olmak, hem de akıl hocası olarak yanında olmak.

 

 

 

Yusuf adında bir kardeşim var, KNC isminde bir marka ile tüm dünyaya Türkiye’ye özgü malzemelerle müzik aletleri üretip satıyor. Örneğin farklı ağaç türlerinden, bazı hayvanların boynuzlarından özel üretilmiş gitar penaları. Bu gibi doğal malzemelerle müzisyenler çok daha farklı sesler alabiliyormuş enstrümanlardan.

 

 

 

Babam Yusuf’un ihtiyacı olduğunda, siparişleri ya da üretimi sıkıştığında bir bakıyoruz kırk yıllık pena üreticisi gibi Yusuf’un yanında. Benim işlerim yoğunlaştığında, ofiste durmam gerektiği hâlde dışarıda işim olduğunda da ilk aradığım babam. Yusuf’un iş yeri imalathane olduğundan babam orada bilek gücüyle de çalışıyor. Bizim ofiste öyle bir ortam yok, bizde bilgisayarını açıp oturuyor ama inanın orada onun oturması bile çok şey ifade ediyor.

 

 

 

Hani anne-babalarımız için gölgesi yeter deriz ya. İşte bu bence artık yeni bir iş modeli.

 

 

 

Önümüzdeki yıllarda dünyada işler daha da zorlaşabilir. Bunun için aklı başında, becerikli bir evladımızı girişimci yapmak, esnaf yapmak sonra da onun yanında, onunla omuz omuza verip bu krizi böyle atlatmak akıllıca bir model olabilir.

 

 

 

MAHFİ EĞİLMEZ’E CEVAP

 

 

 

Eski maliye bürokratı Mahfi Eğilmez “AVM’ler ağzına kadar dolu, hani kriz vardı?” diyenlere ateş püskürüyor. Toplumun çok küçük bir oranının para harcayabildiğini, onların da AVM’leri doldurduğunu söyleyerek AVM’lerdeki, kafelerdeki yoğunluğu o küçük azınlığa bağlıyor.

 

 

 

“AVM’ler dolu” diyerek krizin olmadığını savunmanın yanlış olduğunu ben de söyleyeyim. Ama AVM’lerde cafeleri dolduranlar zengin azınlık değil.

 

 

 

Birincisi insanlar kazandıklarıyla, tasarruf ettikleriyle yatırım yapabileceğine, mal-mülk sahibi olabileceklerini düşünmüyor artık. İkincisi ve buna bağlı olarak, yatırım yapmadığı takdirde de parasının enflasyon karşısında eriyeceğini düşünüyor. Üçüncü olarak da “O zaman bari paramı yiyeyim” diye düşünüyor.

 

 

 

Ama bunu diyenler de üç çocuklu Ahmet abi değil. O zaten çocukların masraflarını, okul giderlerini karşılama derdinde garibim. Bunu diyenler genç, ailesinin yanında oturan ya da evli-çocuksuz, iş hayatına katılmış gençler.

 

 

 

Bu gençler de tam zamanlı, tek maaşlı işler yerine saatlik çalışma, uzaktan çalışma ya da dolarla çalışma gibi farklı, alternatif işler yapıp kazançlarını arttırma gibi yöntemleri biliyor.

 


Yani AVM’lerdeki o yığınlar küçük bir azınlık değil. Zira öyle olsa, sadece küçük bir zengin azınlığı hedefleyen lüks AVM’ler dolu olurdu, oysa düşük gelir grubuna hitap eden AVM’ler de dolup taşıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.