Kalp okuma uzmanı...
Öyle duruma geldik ki; Ekonomiden Sorumlu Mega Bakanımız Kemal Derviş'in sakız çiğnemesi bile, dudak okuma uzmanları tarafından "kriz" habercisi oldu... Dudak okuma uzmanı olur da, kalp okuma uzmanı olmaz mı?... Biz okuduk; ... Uzaktan kolay gibi görünüyor ama, işimiz bayağı güç... En iyisi Fatih Terim'den sonra Hakan Şükür ve Alpay'ı da getireyim... ... Liradan sıfır atmak çözüm değil... Türk halkının yıllarca alışık olduğu sıfırların atılması, depresyona yol açabilir. Paranın arkasındaki sıfırları önüne alayım en iyisi... ... Meclis görüşmeleri için havuz sistemi oluşturayım ve ihaleyi kazanan kanaldan şifreli olarak yayınlansın... Buradan elde edilecek geliri, Cotarelli'nin havaalanında karşılanmasında harcarım... ... Dış borçların ödenmesini hızlandırayım... Kapatılan her borçtan sonra Ecevit'in alnına "Nouma öpücüğü" kondurayım... ... Fikret Ünlü'nün kızı, "100 gönüllü 100 tesis" diye bir projeden bahsediyor. Projeyi "60 milyon gönüllü" ile geliştireyim. Tesis konusunu sonra düşünürüz... Kemal Derviş kimdir?... Türkiye'ye gelmeden önce sadece ekonomistti... Oysa şimdi öyle mi?...İşte Kemal Derviş'e verilen yeni unvanlar, adına çıkan ürünler; ... -En seksi erkek... Jüri Haksızlığı Nedeniyle Yarışmalarda Dereceye Giremeyen Mankenler Derneği, "En seksi erkek" unvanını yüzü eskiyen Ahmet Mete Işıkara'dan alarak Kemal Derviş'e verdi. -Reklam Yıldızı... Dağ-bayır dolaşıp "Ben özgürüm, size ne" diyen enflasyon canavarını yakalamak için dolaşan yağız delikanlı... Ya da Taffarel gibi kalede duran ve atılan krediyi havada kapan kaleci rolü... -Kemaly Parfümü... Kemal Derviş, kozmetik firmalarının krizini de çözdü. Banu Alkan'ın Neremy Parfümü'ne rakip olarak çıkan Kemaly Parfümü piyasaları rahatlattı... -Cemal Filters... Camel (Kemıl) sigarasına rakip kampanya olarak kullanıldı... Devenin "Nerem doğru ki" sözüne benzer ekonomiyi düzeltmek için, adına sigara fabrikası açılıp özelleştirildi... Bayramlık... Ayakkabıların yere atılışına sinirlendiğini düşünüp, endişe ile bekliyordu... Adam umutsuzca kızına bir daha sordu; "-Kızım bu ayakkabılar hiç de eski gibi görünmüyor, bu sefer de giysen..." -Eski işte, eski... Giymem bunları ben... Adamın içi içini yiyordu. Bir umut arar gibi hanımına baktı. Yıllardır sıkıntı yaşayan ama eve her gelişinde güler yüzünü eksiltmeyen vefakâr karısı, yapacak bir şey olmadığını göstermek için ellerini iki yana açtı... Adam birden ayağa kalktı, giyinmeye başladı... "-Kızım madem benim sözüme bakmıyorsun, giy ayakkabını; dışarda az önce gördüğüm bir çocuğa soracağız... Eğer sorduğumuz çocuk bu ayakkabıları beğenmezse, söz, istediğin ayakkabıyı alacağım..." Ayakkabı alınmasından tamamen ümitsiz olan kız bunu duyunca heyecanlandı. Hemen hazırlandı. Baba kız el-ele sokağa çıktılar. Hiç konuşmadan bir kaç sokak geçmişlerdi ki, babası az ilerdeki köşeyi gösterdi: "-Bak şu köşede oturan bir çocuk var, hemen hemen senin yaşlarında. Sor bakalım ayakkabıların güzel mi, değil mi ?..." Kız hevesle çocuğun yanına koştu ama durdu kaldı. Çocuğun şaşkın bakışları arasında birkaç saniye orada kaldıktan sonra ağlayarak babasına doğru koştu. Soramamıştı... Babası ağlayan kızını bırakıp, köşedeki çocuğun yanına gitti. Cebindeki bozuk paraları, çocuğun önündeki mendile bırakıp döndü. Çocuk hâlâ, ağlayarak uzaklaşan kıza bakıyordu, duvara yasladığı koltuk değneklerinin arasından... (E-mail hocasından) TEMEL'İN YERİ Bıyıkları yeni terleyen Dursun; annesi Fadime ve babası Temel'le uzun bir tartışmadan sonra bavulunu toplamış; "-Sakın beni durdurmaya kalkmayın... Ben heyecan istiyorum, coşku istiyorum, bol para ve güzel kızlar istiyorum... Bu evde bunların hiçbiri mümkün değil..." Kapıya doğru yürürken, Temel, "Dur" diye bağırmış... "-Size söylemiştim, beni durdurmaya teşebbüs etmeyin diye"... "Dur" diye yeniden bağırmış Temel, oğlu bahçe kapısından çıkarken... "Dur... Beni bekle..."