1 Kasım'da millet duruma el koydu…

A -
A +
1 Kasım'da istikrar ve istiklal seçimi demiştik. Öyle de oldu. Tahminleri boşa çıkaran oy oranıyla AK Parti tek başına iktidar şansını yakaladı. Aslında 7 Haziran seçiminden sonra yaşananları çok iyi kavrayarak millet duruma el koydu. Benim irademe kimse ipotek koyamaz, hiç kimse bana rağmen bu ülke üzerinde oyunlar tezgâhlayamaz ve hiç kimse gerçekle algı arasında sis perdeleri örerek aldatıcı süreçlere mahkûm edemez dedi.

Özellikle 7 Haziran sonrası süreçte çok şey yaşandı. Bir yandan hükümet kurabilmenin arayışı sürerken bir yandan da mevcut durumdan yararlanarak istikrasızlık oluşturabilme adına yeni oyunlar tezgâhlandı. Yeni senaryolar hazırlandı, yeni roller dağıtıldı, kiminin maskeleri düştü, kimileri yeni maskeler edindi.

İçeriden ve dışarıdan çıkarlarını ortaklaştıranlar, Türkiye için hazırladıkları senaryoyu devreye sokmaya çalıştılar. Koalisyon arayışını, dayatmaya dönüştürdüler. Ülkenin olmazsa olmazının, geleceğinin koalisyon olduğunu pazarlanmaya çalıştılar. Sahici ve samimi olmayan, asla yüksek profilli olma şansı bulunmayan özellikle dış politika stratejisinde ve ekonomik politikalarda zıtlıklar içeren bir zeminden sağlıklı bir koalisyon oluşmayacağı açıkça ortadayken, koalisyon dayatmalarını, özellikle Türkiye'ye  hasımlığıyla bilinen küresel çevrelerce ve onların içerideki uzantılarıyla sürdürdüler.

Türkiye'nin kutuplaştığını ve bu durumun iç savaşa varacak kadar tehlikeli bir boyut kazandığı algısını, korkusunu yaymaya çalıştılar. Bunun için de tek başına iktidar değil, koalisyonun kurulmasının gerekli olduğu fikrine sarıldılar. Geçmişi unutturmaya, 1990'lı yılların zayıf, ürkek koalisyonlarıyla içeride idare edilen ama dışarıdan yönetilen günlere dönmemizi arzuladılar. IMF memurlarının ülkeden çıkmadığı siyaset dışı aktörlerin hükümet kurup hükümet yıktığı, kapalı kapılar ardından siyasete yön vermeye millet iradesine kolayca ve pervasızca  ipotek koydukları günlere duydukları özlemle gözlerini kararttılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedefe koydular, diktatör karalamasıyla  Davos'ta "one minute"in hesabını görmeye kalktılar. 13 yıldır elde edilen kazanımları yok sayarak, koalisyon eliyle adına "restorasyon hükümeti" dedikleri oyunla; Türkiye'ye fren işlevi görecek, büyük dönüşümleri tersine çevirecek, geçmişte unutulan ve unutturulan medeniyet havzasına yeniden sırtını dönecek, 2023, 2053 ve 2071 stratejik hedeflerini köreltecek, Kemal Derviş gibi IMF ve Dünya Bankası'nın dolayısıyla küresel çıkarların temsilcilerini yeniden ülkeye çağıracak bir düzenek tasarladılar.

Türkiye'nin uzun soluklu stratejik hedeflerinden ürktüler. IMF vesayetinden sıyrılmış, özgüven kazanmış, katma değeri yüksek ürünlere yönelen, millî savunma sanayiinden yerlilik oranı yükselen, mazlum milletlerin sesi, umudu olmaya başlayan, dünyanın beşten büyük olduğunu duyuran ve Türkiye'yi Türkiye'den yönetme inancından, inadından, kararlılığından korktular.
Terörü başlattılar. Kaos, karmaşa ortamı tasarlayarak, ülkeyi istikrarsızlaştırmaya, halktan kopuk bir avuç elitin eliyle; millete sirayet etmemiş, millette karşılığı olmayan yapay kutuplaştırma senaryolarıyla iç savaş korkuları yayarak, millet bütünlüğünü bozmaya kalktılar.
PKK üzerinden teröre terör, terör örgütüne terör örgütü diyemediler. Medya eliyle oksijen verdikleri PKK terör örgütünü, Suriye'yi bahane ederek, meşrulaştırmaya çalıştılar. Sahte barış maskeleriyle, barışı kavramını kirlettiler. Sırtlarını terör örgütlerine dayadılar, güçlerini PKK terör örgütünün tükürüğünde gördüler. Ankara katliamından bir gün sonra henüz cenazeler kalkmadan aynı alana gelerek oy istediler, kandan çıkar devşirmeye kalktılar. Uluslararası istihbarat networkünün içinden geçtiği kandilin vesayeti altında, siyasetin hiçbir alanında yer almadılar, geçici seçim hükümetinde bile uzun süre kalamadılar. Suruç, Ankara katliamının ardından "katil devlet", "katil saray gladyosu" çirkin iftiralarıyla milletiyle bütünleşmiş devleti karalamaya, iradesi dışarıya bağlı, ihanet şebekeleriyle örülmüş paralel devlet yapılanmasıyla ittifak yaptılar. Yerli ve millî mutabakatla yürümeye çalışan terörü çözecek süreci baltaladılar. İnkârcı hiçbir uygulamanın kalmadığı, kimlikler, inançlar ve  kültürler üzerinde hiçbir yasakçı anlayışın var olmadığı, 1990'ların ceberut devletinin yerine kerim devletin var olduğu gerçeğini örtmeye kalktılar.

İsrail terör listesine almadığı DAEŞ terör örgütünü, 2013 yılında terör örgütleri listesine alan Türkiye'yi terörü destekleyen ülke konumuna sokmaya çalıştılar. İhanet şebekeleriyle iş birliği yaparak MİT tırları üzerinden Türkiye'yi sıkıştırmaya, itibarsızlaştırma çabaladılar. Mısır'da millet iradesine yapılan darbeye, kendi halkına zulmeden Suriye rejimine mendil salladılar. Bölgenin meşruiyetini yitirmiş, kukla rejimleri, yönetimleri ve kukla yöneticileri üzerinden Türkiye bölgesinde yalnızlaştı yaygarasını yaptılar. Türkiye'nin çevresindeki tüm geniş halk kitleleriyle, mazlum milletlerle kurduğu sahici ve samimi bağla asla yalnız olmadığını, çevremizdeki siyasal türbülansın sonucunda her şeyin yeniden düzenleneceği gerçeğini gizlemeye çalıştılar. Yurt dışında yayınlar tezgâhladılar, ülkelerini kötüleyen yazıların kaynağı oldular. İngiliz Economist dergisinde Türk milletinden AK Parti'ye oy vermemesini istediler. "Yeniden seçim olsa sonuç değişmez" diyen araştırmacı görünümlü, algı operatörleri eliyle, millete ayar vermeye çalıştılar.

Başaramadılar. Millet oyuna gelmedi. Kurulan her kumpası, her kuşatmayı püskürttü. Bu millet küresel baronlara, sömürgeciler ve içerideki kuklalarına inat hür ve bağımsız Türkiye'ye ve geleceğine sahip çıktı. Bu milletten asla umut kesilmeyeceğini, bu toprakların kin ve nefreti içine çekmeyeceğini, pas tutmayacağını bir kez daha kanıtladı. Alpaslan'ın ve Eyyubi'nin torunları oyunu bozdu.

Bu millet; "ben kutuplaşmıyorum, topraklarıma ve değerlerime sahip çıkıyorum. Millî- gayri millî saflaşmasında yerimi alıyorum" dedi. Bu millet; Hıristiyan emperyalizminin İslam coğrafyasındaki mızrak ucuna da hak ettiği cevabı verdi; "Milletiyle Bütünleşmiş Tek Devlet" dedi.

 Ve ekledi "Tek Vatan, Tek Bayrak ve Tek Millet" dedi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.