Almanya'nın Türkiye'ye yeni stratejik bakışı..

A -
A +

Almanya Dış İstihbarat Servisi'nin (BND) Türkiye'yi 2009'dan bu yana dinlediğini kabul eden Alman Hükümeti, NATO üyesi Türkiye'nin ABD, İngiltere ve Fransa gibi dost ülke olmadığını belirtmişti. Dünyanın en yüksek kapasiteli havalimanının İstanbul'da yapılıyor olması Almanya'yı rahatsız etmişti. Aynı Almanya Gezi olaylarında da başrollerdeydi. Rahatsızlığını her vesilede dile getirmiş hatta bu dönemde AB'nin 3 yıl aradan sonra Türkiye ile "Bölgesel Politikalar" faslını açma girişimini engellemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Köln şehrinde Almanya'da yaşayan 18.000 Türk'e hitap edeceği toplantı günü Almanya'nın büyük gazetelerinden BILD; "Hoş gelmediniz, Burada İstenmiyorsunuz" manşetiyle yayınlanmıştı. Türkiye'de Kobani provokasyonunun tırmandırılmaya çalışıldığı dönemde ise Alman 1. Devlet Televizyonu internet sitesinde Cemil Bayık ile yapılan röportaj yayınlanmış ve Bayık'ın "Silahlı militanları yeniden Türkiye'ye gönderdik" dediği ifade edilmişti. Almanya; Putin'in Türkiye ziyaretinde Güney Akım projesinin Türkiye'den geçeceğini duyurmasından ve giderek Türkiye-Rusya yakınlaşmasının artmasından da rahatsızlık duymuş, "Türkiye NATO üyesi olduğu gerçeğine uygun tavır sergilemeli ve NATO çıkarlarına uygun davranmalı" demişti.

Tüm bu tepki ve rahatsızlık uyandıran hadiseler; gerek iki ülke arasındaki ilişkinin seyrine ilişkin gerekse genel anlamda yani devletlerarası güç mücadelesine yönelik önemli anlamlar içeriyor. Genel anlamda bakıldığında, iki kutuplu siyasal sisteme dayalı Soğuk Savaş dönemi sona erdikten sonra, yeni dönemde devletlerarası güç mücadelesinde bir dizi yeni yöntem dikkat çekmektedir. Bunlardan en belirgin olanı; devletlerarası güç mücadelesinde geçmişte olduğu gibi aktörlerin keskin bloklaşma yerine daha esnek işleyen ittifakların öne çıkması. Bu durum yeni saflaşmalar olarak nitelendirilebilir ama çoğu zaman birbirleriyle çekişme içinde olan aktörlerin aynı ittifakta yer almaları mümkün olmaktadır. Bu durum esas itibariyle, ittifaklar içine girerek birbirini kontrol etmeye dayalı yeni bir politik stratejiyi işaret ediyor. Bunun yanı sıra devletlerarası güç mücadelesinde bilhassa silahlı örgütlerin araç haline getirilmesinin bir yansıması olarak devletlerin istihbarat servislerinin daha teknik yeni davranış biçimlerine bürünmeleridir. Geniş halk kitlelerini ülkenin yönetimlerine veya rejimlerine karşı kışkırtıcı çağa uygun yeni yöntemler geliştirmek ve uygulamak istihbarat servislerinin odaklandığı yeni ilgi alanıdır.

Almanya'nın yaptığı gibi bir ülke başka bir ülkenin şehre dair projelerinden rahatsızlık duyması ve bunu da gerçek nedenleri gizleyerek sözde çevre, insan hakları, demokrasi gibi değerler üzerinden yapıyor gibi göstermesi stratejik nitelikli yeni istihbarat hamlelerine işaret ediyor.
Yıllık 150 milyon yolcu kapasiteli İstanbul'un yeni açılacak olan havalimanı, mevcut durumda Almanya'nın Frankfurt havalimanının kaldıramadığı yükünü devralarak, çevresinin en büyük aktarma istasyonuna dönüşecek ayrıca ekonominin ağırlık merkezinin Avrupa'dan Asya'ya kaydığı bir dönemde İstanbul dinamik bir merkez hüviyeti kazanacak. Buna THY'nin başarılı yükselişi de eklendiğinde Almanya'nın rahatsızlığının çevre meselesinden değil stratejik üstünlük kaybından dolayı olduğu görülür. Aynı şekilde Türkiye-Rusya yakınlaşmasında da Almanya'nın NATO sopasını gösterme çabası, Türkiye'nin Avrupa'ya akacak gazın stratejik vanası durumuna gelmesinin rahatsızlığıdır.

Tüm bunlar aslında stratejik bir gerçekliğe işaret ediyor. Stratejik anlamda aktörler arasında oluşmaya başlayan eşit konuma gelme hâli, taraflar arasında güvensizliği üretir. Bilhassa kendini daha ileride gören taraf açısından bir başka aktörün onun mevcut konumuna yaklaşma eğilimine ve sürecine girmiş olması, kendini güvensiz hissetmesine zemin hazırlar. Çünkü benzer amaçlara sahip olmaları, benzer coğrafi alanlara ilgi duymaları bir süre sonra kaçınılmaz olarak çıkar çatışmasına yol açar. Almanya'nın yeni kaygı eşiği, Türkiye'nin son on yılda katettiği mesafenin yanı sıra şimdi de stratejik nitelikli ileri teknolojiye dayalı üretim ekonomisini geliştirme çabasıdır.

Türkiye'nin buna dayalı uzun stratejik hedefler koyabilmesi, alışılmışın dışında yeni ittifaklar kurması veya kurulanlara girmesi ve yine devletlerarası zeminde ikili düzeyde yeni ilişki dinamiği oluşturması Almanya'yı mevcut pozisyonunu zedeleyeceği kaygısına itmektedir. Bilinmektedir ki, Türkiye'nin bundan sonra sıçrayacağı ikinci seviye, Almanya'nın bulunduğu seviyedir.

Kısacası Almanya'nın bugünkü ruh hâli; tıpkı kişisel iktidar/güç hırsı gibi devletlerarasında yaşanan devlet hırsının dışavurumudur. Herhâlde hiç kimse Almanya'nın bizi bizden daha fazla düşünerek, çevre değerlerimizin zarar görmemesi ve toplumsal ilişkilerde demokrasinin zedelenmemesi için büyük kaygılar duymasının samimiyetine inanmıyordur. Nitekim Avrupa'nın bugüne kadar sergilediği ikiyüzlülüğü, ortada samimiyet bırakmayacak kadar boyutlanmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.