Dövme hokkabazlığı...
Dünyada bir "dövme" modası yaşanıyor ki akıllara ziyan!.. Dövme sanatçılarda daha çok da sporcularda bulunuyor!.. Sporcuların da futbolcu taifesinde.. Peki nedir bu dövme?.. Dövmenin Türk Dil Kurumu'ndaki tarifi şöyle; "Vücut derisi üzerine iğne ve benzeri sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak suretiyle yapılan yazı veya resim" olarak açıklanıyor.. Dövme önceleri Mısırlılarda görülmüş!.. Onlardan da başka bölgelere sirayet etmiş.. Milattan önce 2000 yıllarına kadar dayanıyor.. Aslında dövme tam bir "putperest" âdeti.. Suret-i katiyede İslam inanışında yeri olmayan bir uygulama... İnsanlar Yüce Allah'ın yarattığı orijinal bedenleri, neden bozarlar?.. Bakıyorum yabancı futbolculara, mesela geçtiğimiz senelerde bir Kezman vardı Fener'de!..?Adamın dövme yaptırmadığı yer kalmamıştı.. Âdeta vücudunun her metrekaresini dövme parselasyonuna tabi tutmuştu.. Yine Fenerbahçe'li Galatasaray'lı, Beşiktaş'lı, Trabzon'lu yabancı futbolcuların pekçoğu dövmeli..?Abuk sabuk resimlerle vücutlarını bozmuşlar.. Adam başka ne yapacak?.. Para bol.. İmkan gani.. Sahip olacağı başka bir şey kalmayınca neresi boşsa orasını boyatıp duruyor.. İşin tuhafı Guti'ye, Bobo'ya, Stoch'a, Alanzinho'ya, Nobre'ye, Baros'a Kewel'a özenen bizim futbolcular da maalesef ipin ucunu kaçırmış ve zirvelerde dolaşan pek çok Türk futbolcusu da, vücudunu dövmelemiş.. Yazdırması da temizlenmesi de ayrı bir dert.. Zaten tam manasıyla silinmesi de zor.. Geçtiğimiz günlerde Galatasaraylı Colin Kazım'ın bir müsabakada kollarını pergel gibi açmasına şahit oldum ki inanın midem bulandı.. Nedir o öyle?.. Rengarenk, orijinalliğini kaybetmiş kollar!.. İnsan mı yoksa hayvan figürü mü belli değil.. Hadi yabancı neyse de bizimkilerin bu dövmeseverliklerini tek kelimeyle onaylamıyorum!.. Ardından da sormak istiyorum; "Şu bizim çocukların annesi babası yok mu?.. Efrad-ı ailelerinde akıllı uslu kişiler bulunmaz mı?.." Bu dövme saçmalığının bizim örfümüzde âdetimizde olmadığını kimse niye dillendirmez?.. Hülasa; Şuursuzluk denen lokomotif almış başını gidiyor.. Maalesef biz de vagon olmuşuz ve öylece bakıyoruz..