Atatürk'ü okumayan-anlamayan Atatürkçüler (!)

A -
A +

Türkiye'de bazı kimseler, Atatürkçü olmayı kolay sanıyorlar. Bırakın Büyük Nutuk'u, Atatürk üzerine yazılan kitaplardan bir tekini bile okumayanlar, ortalığa Atatürkçü olarak çıkıyorlar. Atatürk rozeti takmakla Atatürkçü olunamaz. Benim gördüğüm kadarıyla, bizim Atatürkçülerimizin çoğu, esasında Atatürk'e şiddetle muhalif olanlar veya O'nu hiç tanımayanlardır. Sovyet Rusya İmparatorluğu çöktükten sonra, eski komünistlerimizin hemen hemen hepsi Atatürkçü kesilmediler mi? Bir komünist nasıl Atatürkçü olabilir? Bu oyun, yurtdışına kadar yayıldı. Özbekistan'ın elli yıllık komünist Başkanı İslâm Kerimov bile, hem de bizim Atatürkçü Cumhurbaşkanımıza, Taşkent'te: "Ben Atatürkçüyüm! Türkiye'de kim Atatürk'ü seviyorsa benim dostumdur. Kim Atatürk'ü sevmiyorsa benim düşmanımdır!.." diyebiliyor. Türk'e, Türklüğe ve Türkiye'ye hiçbir muhabbet duymayan ve devletimizin Özbekistan'da açtığı beş liseyi öfkeyle kapatan İslâm Kerimov'un, Atatürkçü olduğuna solucan beyinliler bile inanamaz. Geçen hafta yazmıştım: Hürriyet Gazetesinin bir araştırmasına cevap veren sözüm ona bazı ilim (!) ve siyaset adamlarımızın, Atatürk'ü kat'iyyen tanımadıklarını belirtmiştim. Gazete, iri kıyım Atatürkçülerimize sormuştu: "- Atatürk bir Bozkurt muydu?" Hazretler cevap vermişlerdi: "- Şiddetle reddederiz! Atatürk ırkçı-Turancı değildi!" demişlerdi. Önce bu "Rozet ve tören Atatürkçülerine" anlatmak lâzımdır ki Bozkurt efsanesine inanmak başka, ırkçı olmak başkadır. Bu çok basit farkı bilmeyenler, Atatürk'ün terlikçibaşısı bile olamazlar. Şimdi, şu Karagöz-Hacivat sohbetinden farksız olan komediye bakınız. Hürriyet Gazetesi soruyor: "- Atatürk Bozkurt muydu?" Nevzuhur bir Atatürkçümüz cevap veriyor: "- Atatürk şovenist aklın değil, özgür aklın önderidir!" Atatürk elbette bir dâhîdir. "Fikri, hür, vicdanı hür, irfanı hür" bir siyaset ve devlet adamıdır. Ama Atatürk, kendi ırkı söz konusu olduğu zaman sınırsız bir şovenisttir de. Şoven, ırkını sevmek, kendi ırkını başka ırklardan üstün görmektir. Şimdi bizim bazı Atatürkçülerimiz oturup okumalı ve düşünmelidirler veya Atatürk'ün ismini saklayarak bir Batılı ilim adamına sormalıdırlar: "Bir Türk dünyaya bedeldir!" sözünü söyleyen kişi şoven midir; değil midir? Atatürk diyor ki: "Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu. Sonra onlara alıştı. Onları babası tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu, tabiat oldu. Şimşek, yıldırım, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. (Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri Syf: 180) Peki, şovenizm bu değilse nedir? Veya noksansız bir şovenist, Atatürk'ün bu sözlerinden farklı olarak ne söyleyebilir? Ben burada, başımıza Atatürkçü kesilen bütün bu kişilerin önünde ve milletimizin huzurunda açıkça ilân ediyorum: Bizim yedibin yıllık tarihimizde, soyumuzu sopumuzu yani ırkımızı, Atatürk kadar öven, yere göğe sığdıramayan ikinci bir devlet adamımız yoktur. Varsa, bu Atatürk simsarları, bize o kişiyi (sözleriyle hareketleriyle) bildirmelidirler. Hiç kimse Atatürk'e istediği kıyafeti giyindirmek hakkına sahip değildir. Ayıptır. Atatürk: "Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir!" demiyor mu? Şimdi Prof. Kemal Alemdaroğlu'na sorsak, bize Atatürk'ün Hümanist olduğunu anlatmaya kalkışacaktır. Hz. Peygamber, "Kişi kendi kavmini övmekle suçlandırılamaz!" diyor. Türkiye'de başka ırktan olanlar veya içlerine Türklüğü sindiremeyenler başımıza Atatürkçü kesilerek, Atatürk'ü kendi kursaklarına göre anlatıp duruyorlar. Atatürk'le ilgili olarak 80-90 civarında kitap okuyan bir kimse olarak yazıyorum: Bizim okullarımızdaki tarih kitaplarımıza, ırkla ilgili açıklamalar, ilk defa Atatürk zamanında girdi. Bu tören Atatürkçüleri, açsınlar 1931 yılında, Devlet Matbaasında basılan 4 ciltlik Tarih kitaplarımızın 1. cildinin 15. sayfasına baksınlar: Orada 15. sayfada ırk başlıklı açıklamaları görsünler. Sonra cesaretleri varsa, 17. sayfaya geçsinler. Orada kafataslarıyla ilgili açıklamaları okusunlar. Brakisefal ve Delokisefal kafataslarının nasıl olduğunu öğrensinler. Bu iki çeşit kafatasının şekillerini 6. ve 7. resimlerde görsünler. Orada: "Türk ırkının kafatası şekli, ekseriyetle brakisefaldir. Kafatasının yanında yüz, burun ve çehrenin şekilleri de nazarı dikkate alınır" cümlesini döne döne okusunlar. Ve sonra 20. sayfada Türk ırkıyla ilgili şu tesbiti akıllarına yazsınlar: "Bütün tarihte, böyle büyük bir ırkı, millet halinde görmek, bilhassa zamanımızdaki insan heyetlerinin pek çoğuna nasib olmayan büyük bir kuvvet, büyük bir şereftir!" "Atatürk şovenist aklın değil de özgür aklın önderiymiş!" Peh! Peh! Peh!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.