Krizli hafta

A -
A +

Bu hafta da İran ve Suriye krizleri ile kapanıyor. Tam bu sırada Sarkozy, insanlığın fikir ve ilim hürriyetini kaldıracak bir teşebbüsle ortalığı karıştırdı.. Türkofobisi azmıştı. İnsanlığın hür tefekkürünü engelleyecek raddelere varmıştı. Türkiye soğukkanlıdır. Amerika, etkili yaptırımlarla Suriye ve İran'ı baskı altında tutuyor. Rusya, Amerika'nın askerî müdahalesini önleyebilmek için elinden geleni yapıyor. Hemen her devlet, Türkiye'nin sınır aşırı bir hareketini engelleyecek tedbirler alıyor. Sarkozy'nin demokrasinin birçok kuralını ihlâl etmeyi göze alarak Türkiye'yi oyaladığı muhakkaktır. Rusya, Esad'a karşı sertleşmişken, şimdi Amerika'nın müdahalesini önlemek, geciktirmek istiyor. Irak'ı ve Afganistan'ı parçaladığı halde, yeniden inşa edemeyen Amerika'nın başarısızlığı, bu coğrafyaya yabancılığından kaynaklanıyor. Her iki Irak savaşına Türkiye'nin katılmaması, Amerika'ya büyük zarar verdi. Türkiye de büyük zarar gördü. Amerika'nın Orta Doğu'ya müdahalesinin sebepleri şöyledir: 1) İslâmî motifler kullanarak Amerika'nın kalbine kadar eylem yapan örgütleri yok etmek. 2) Bölge petrolünün dağıtımına egemen olmak. 3) İran'ın nükleer silâhlanmasını, Akdeniz'e inmesini önlemek ve İsrail'i tehdidine son vermek. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Kaddâfi Türkiye'nin dostça uyarılarını dinlese idi, bugün Libya'nın büyük reformatörü olarak iktidarda bulunurdu" diyerek Beşar Esad'ı bir defa daha ikaz etti. Ancak diktatör, hâlâ İran'ın oynak diplomasisine güveniyor, demokrasilerin yakasından düşeceği ümidini taşıyor. Gelecek hafta, hem İran-Suriye krizinde, hem Fransa'da daha belirgin gelişmeler beklenebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.