Dinlerinden soğutun

A -
A +
Prof. Dr. Zeki Aslantürk'ün yayınladığı bir belgeye göre, ünlü misyoner Zwemer, 1930'da Kudüs'te misyoner adaylarına şöyle demektedir: "Hıristiyan hükümetlerin sizden İslam ülkelerinde yerine getirmenizi istediği asıl görev, Müslüman ülkelerdeki nesillerin dinini öğrenmesine mani olmak, onları dinlerinden soğutmaktır. Ve sizler bu çalışmalarınızla İslam ülkelerindeki emperyalist hareketin öncüleri olacaksınız. Böylece Müslüman halkların genç kuşakları emperyalizmin onlara sunduğu fikirleri benimseyeceklerdir. Bu süreçte kuşaklar, ciddi konulara hiç ilgi göstermeyen, ancak amaçsız ve kendi çıkarlarını gözeten ve isteklerine kavuşmak için herşeyi yapmaya hazır hale gelecektir."
Yine aynı belgeye göre Louis Massignon 1965'te Vatikan'da misyonerlere şu mesajı verir: 
"Müslümanların herşeyini bozduk ve yok ettik. Dinleri, inançları, ahlakları, dine bağlılıkları ve insani duyguları yok oldu. Onların milli ve manevi değerlerini Batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyeti öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı, Kur'anı-ı kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyor. 14 asırlık dinlerini, itikadlarını, ibadetlerini, tartışır hale getirdik. Derin bir boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı. Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışında iş imkanı, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız." 

Prof. Abdurrahman Küçük, Papa'nın "Hıristiyanlık tehlikede. Müslümanları Hıristiyanlaştıramazsanız hiç olmazsa dinsizleştirin" dediğini belirtir. 1965 Vatikan Konsili'nde kiliseler arası çekişmelerin rafa kaldırılmasının en önemli sebebi bu sözlerdir. Misyonerlerin, Hıristiyanlığı anlattıkları kadar da İslam'a kin- nefret ve küçük düşürücü söz ve yayınlarla saldırmalarının sebebi budur. Türkiye'de Hıristiyan güç odakları oluşturmak ve bunların kendi aralarında dayanışmalarını sağlamak misyonerliğin ayrı bir hedefidir. Bu yeni güç odakları, elde ettikleri ekonomik, siyasi, sosyal mevzilerde Türkiye aleyhine çalışacaklardır. Şimdiden bazı gizli Hıristiyan grupların oluşturulduğu bilinmektedir. Misyonerliğin önemli amaçlarından biri de Türkiye'de yaşayan herkeste "Türkiye bize ait değil" şüphe ve düşüncesini uyandırmaktır. Böylece çok sayıda insanın misyoner faaliyetlerine karşı tepkileri törpülenmiş, çok sayıda insanın seyirci olması sağlanmış olacaktır. 
Hıristiyanlığın yerli halktan destek görmediğinde yayılamadığını anlayan misyonerler, Türkiye'de yerli kiliselerin artmasına büyük önem veriyorlar. Cemaat olsun olmasın, evlerde kilise açıyorlar. Bu faaliyet çok hızlanmıştır ve takibinde güçlükler vardır. Bu sebeble çeşitli rapor ve açıklamalardaki ev kilise sayısı farklı farklıdır.

Son birşey daha, misyonerler çok iyi bilmektedir ki hakiki bir Müslümanı hiçbir zaman kendi emellerine alet edemezler. Bu vesileyle önce halkın cahil bırakılması, ardından da misyonerlik faaliyetleriyle dinsiz ve barbar bir hale dönüştürülmesi gerekiyor. Böylece Türkiye'nin bütünlüğünü bozabileceklerini zannediyorlar. Ancak unuttukları şey bu milletin genlerinde hâlâ Allahü teâlâ'ya ve Peygamber Efendimize olan o derin sevgi vardır. 
İşte bu sevgi misyonerlerin en büyük korkusudur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.