"Keşke babam kulağımı çekseydi"

A -
A +

Şöyle çocukluk yıllarınıza dönün ve düşünmeye başlayın, yaptığınız yaramazlıkların akabinde annenizden veya babanızdan yediğiniz paparayı düşünün. Haksız yere papara yediğiniz de olmuştur belki! Bazınız tebessüm edecek, bazınız yüzünü buruşturacak, belki de bazılarınızın gözlerinden yaş süzülecektir. "Aaa! Yıllar geçti, acısı unutulmuştur, niye ağlasınlar ki?" diyebilirsiniz. Çok doğru. Benim de şimdi ne annemden ne de babamdan yediğim dayaklar aklıma geliyor. O zaman, ya bazılarımızın annesi, bazılarımızın babası vefat etmiş olduğu için hüzünlenmiş olabilir. Ama bazıları ya annesini ya da babasını çok küçük yaşta kaybettikleri için veya hiç görmedikleri için üzülmüş olabilir. "Keşke bir babam olsaydı da, kulağımı çekseydi!" diyorlardır. Muhtemelen şunları da yaşamışlardır: Çocuklar sokakta oynuyorlardır. Çocuklardan birisinin babası işten eve dönüyordur. Çocuk bağırarak, "Yaşasın babam geliyor" deyip, babasına koşar ve "Hoş geldin babacığım!" diyerek üzerine atlar, babası da bağrına basar ve öpüşürler. Orada, babasını hiç görmemiş veya küçük yaşta, kaybetmiş ya da ayrı kalmış, babasından kopmuş bir çocuk ne yapıyordur acaba?!. Bayramlarda, doğum günlerinde komşu veya yakın akraba çocuklarının babalarıyla aralarındaki ilişkiler, çocuğa hep bir üzüntüye, tıp diliyle psikolojik travmaya yol açmaz mı? Bunlar babalarının kulak çekmelerini bile özlemezler mi? Bakınız Yüce Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam ne buyuruyor: (Sırf Allah rızası için yetimin başını şefkatle okşayan, elinin değdiği saçlar sayısınca sevaba kavuşur.) Şimdi bazı okuyucular, "niye hep 'baba' hasretinden bahsediyorsunuz, 'anne' hasreti olmaz mı?" diye aklından geçiriyor olabilirler. Haklısınız, o da var, hem de "baba"dan daha önemli. Çocukluk döneminde anneler, çocukların hayatlarının içinde babadan daha fazla vardır. Baba'yı vurguluyor olmamın sebebini az sonra anlatacağım. Hatta anne, çocuğu için babadan daha çok üzülür. O kadar çok üzülür ki, bıktırasıya! Bazı anneler "baba" hasreti duyan çocuğu üzülmesin diye, babasını kötüler dururlar. Vİcdansız anne Bir anne, kız çocuğu bebek istediğinde, lüzumsuz olarak görüp, "Hayır, olmaz!" der mi? Yine oğlu oyuncak araba, tüfek veya asker istediğinde, bunları lüzumsuz olarak görüp, "Hayır, olmaz!" der mi? "Yemedim yedirdim, içmedim içirdim" duygusu içindedirler. O gün olmazsa, başka bir gün çocuğunun istediğini gerçekleştirecektir. Hele parası, pulu varsa, böyle bir şey der mi? Eğer demişse, hepimizin onun için diyeceği şey nedir? "Vicdansız anne!" Peki şimdi sıkı durun: Bir kadın, kimin olduğunu bilmediği, kimliği açıklanmayan birinin spermi ile hamile kalırsa ve oğlunu veya kızını daha doğmadan, "babasız" bırakırsa, bu anneye de "vicdansız anne" denmez mi? Dış ülkelerdeki "sperm bankaları"nın varlığı; her şeyi dolarla ölçen kapitalist, her şeyi üretime göre ölçen komünist düşüncelerin bir ürünüdür. Onlar için insanın ve hayatının hiçbir değeri yoktur. Onların yaptıkları insanlık dışı uygulamaların "medeniyet" diye lanse edilmesi, yine menfaati olanların bir tezgâhıdır. Bağırarak söylüyorum: "Sperm Bankaları", insan haklarına aykırıdır. Mağdur olanlar, hem annesine hem de sperm bankalarına tazminat davası açabilirler. İleriki günlerde göreceğiz, açılacak da... İbrahim Aydın Şahin-İSTANBUL Güzel memleketimin güzel insanları İstanbul'dan Bodrum'a ailemle birlikte giderken, Gemlik Özdilek Tesisleri'nde dinlenmek için mola verdik. Bir hayli dinlendikten sonra yola devam ettik. Manisa civarlarında gelen bir telefonla şoke olduk. İstanbul'da ikamet eden bir akrabamız, çantamızı Özdilek Tesisleri'nde unutmuş olduğumuzu söyledi. Ve olayı kısaca anlattı. Paralar, kredi kartları, kimlikler ve ehliyet derken cep telefonu dahil her şey çantanın içinde. Orada Müşteri Temsilcisi olarak görev yapan Ayfer Aksu hanım tarafından bulunuyor ve çantadaki cep telefonundan önce İstanbul'daki akrabamıza sonra da bize ulaşıyor. Ve bize, "geri dönmenize gerek yok, adresinizi verin, ben Bodrum'a kargoyla gönderirim" dedi. Dediği gibi yaptı kısa sürede çantamıza kavuştuk.. Güzel memleketimin güzel insanları işte böyle... Gemlik Özdilek Tesisleri çalışanlarına teşekkür ediyor esenlikler diliyorum... Celalettin Ünal-Bodrum > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.