Sokak çocuklarının da bir insan olduğunu unutmayalım

A -
A +

Sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklar, sokaklarda yaşanan her türlü tehlikeye, istismara ve şiddete karşı savunmasız durumdadır. Ağrı'da ve Türkiye'nin diğer illerinde, sevgi ve şefkat ortamından uzak, umutsuzluk içinde büyüyen, madde bağımlılığı ile diğer zararlı alışkanlıkların pençesine düşen, emekleri çalınarak kötüye kullanılan çok sayıda çocuk bulunuyor. Geleceğimizi inşa edecek bu çocuklarımıza, başta devlet olmak üzere, hepimiz sevgi ve şefkat göstererek, onlara sahip çıkmalıyız. Çocuğu sokağa iten en önemli faktör, aile ve ailenin yaşadığı ekonomik sıkıntılardır. Ağrı'da, işsizlik sebebiyle, aileler çocuklarını sokakta çalışmaya göndermek mecburiyetinde kalıyor. Bu çocuklar, belki de içinde bulundukları zorluğun farkında bile değillerdir. Oyun çağındaki bu çocuklar için her şey bir oyundan ibaret hale bile gelmektedir. Sokakta çalışmakta olan çocukları bu duruma iten en önemli sebeplerin başında, anne ve babaların yeterince çocuklarına sahip çıkmamaları geliyor. Anne baba olgusu, yalnızca çocuğu dünyaya getirmekten ibaret değildir. Anne baba olmak demek; dünyaya getirdiği varlığı, "büyüyüp, olgunlaşıp, hayatın içinde kendisine iyi bir yer edinene kadar" desteğini esirgememek demektir. Anne baba desteğinden yoksun çocuklar, hayat ağacının dallarından sokağa zamansız düşen güzel meyveler gibidir. Onları toplamak, onları sahiplenmek bir insanlık görevidir. Aileden kaynaklanan sebeplerle sokaklarda çoğalan, aile bütçelerine katkıda bulunmak için çalışan çocuklar, toplum için büyük bir problem teşkil ediyor. Bu konuda, çocukları sokaklara iten sebeplerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Sokakta çalışan çocukların çoğunluğunun çok çocuklu ailelerden geldiği görülmektedir. Ailenin bakabileceğinden fazla sayıda çocuk sahibi olması, çocuğun bakımı, korunması ve gelişimi ile ilgili ihtiyaçlarını karşılama görevini yeterli bir biçimde yerine getirmesini engellemektedir. Bu durum, çocukları sokakta çalışmaya yönelten se- beplerden biri olarak görülmektedir. Evden kaçmayı düşünen ve kaçma girişimi olmuş çocukların büyük çoğunluğunun aile içi şiddet sebebi ile bu yola başvurdukları görülmektedir. Ailesi tarafından şiddet ve kötü muame-leye maruz kalan çocuğa, sokağın özgür ortamı daha çekici gelebilmektedir. Çocuğun, erken yaşta aileden bağımsız olarak para kazanmaya başlaması, onun tek başına hayatını sürdürebileceğine ilişkin inancını güçlendirmektedir. Aile içindeki olumsuz şartlar arttıkça, daha çok çocuğun evden uzaklaşıp, sokakta yaşama riskini göze aldıklarını unutmamak gerekir. Aileye ekonomik katkıda bulunmak, çocukların sokakta çalışma sebeplerinin başında gelmektedir. Sokakta çalışan çocukların çoğunun babaları düşük kazançlı işlerde çalışmakta, anneleri çalışmamaktadır. Bu durum, gelir seviyesi düşük aile çocuklarının bu risk altında olduklarını göstermektedir. Recep Çirik (Ağrı Yetiştirme Yurdundan Ayrılanlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı) Yargının bağımsızlığından önce tarafsızlığı gelir, aksi durum kabul edilemez Yargı'nın üst düzeydeki temsilcileri "bağımsızlık da bağımsızlık"diyor da tarafsızlıktan hiç haber vermiyor. Şu husus herkesçe bilinmelidir ki, "Yargının Bağımsızlığından önce, Yargının Tarafsızlığı" gelir. Bu iki kere iki dört derecesinde açıktır. Fakat, onlar ısrarla "tarafsızlık çok önemli değil, o bizim içsel sorunumuzdur" mealinde sözlerle konuyu geçiştiriyorlar. Konuyu daha anlaşılır kılmak için, şöyle bir örnek vereyim: Ülkemizde birçok denetim mekanizması Üst amire (Bakan, Müsteşara, Genel Müdür) bağlıdır. Kamudaki Denetim Kurullarının (Teftiş Kurullarının) bağımsızlığı yoktur. Şimdi bu denetim mekanizmasında görev alan denetim elemanları, "nasıl olsa bağımsız değiliz, öyleyse, tarafsız da olmayalım" diyebilirler mi? Diyemezler. Çünkü, bir denetim elemanının en önemli vasfı "tarafsızlığı"dır. Yargı mensupları da elbette böyle düşünmelidir. Öyleyse, kimi çevrelerce öne sürülen, "tarafsızlıktan önce bağımsızlığa önem verilmesi" görüşü kabul edilemez. Tabii, her ikisi de önemlidir. Fakat, elbette, önce "tarafsızlık" önemlidir. Şu söylenebilir, denetim elemanları tam bağımsız olmadıklarından görevlerini zorlanarak yapmaktadırlar. Hatta bazen zorda kaldıklarından, tarafsız da olamamaktadır. Bu ayrı bir durum. Ancak, hiçbir denetim elemanı, "benim için tarafsızlık önemli değildir" diyemez. Bunu derse, görev yapamaz ve görev yaptırılmaz. . Öyleyse, "yargının bağımsızlığından önce yargının tarafsızlığı gelir." İşte bu çok kesin bir gerçektir. Bu ülkede "yargının bağımsızlığı" probleminden önce, "yargının tarafsızlığı" meselesi vardır. Ufuk Candoğan-Tirebolu/GİRESUN > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.