Dün, ben yazımı yazdığım saatlerde Başbakan Erdoğan'ın ABD
temasları devam ediyordu. Obama-Erdoğan görüşmesi ve ikili basın
toplantısı henüz gerçekleşmemişti. Bu görüşme çok önemli. Sayın Erdoğan,
ABD Başkanı tarafından en iyi şekilde karşılandı ve ağırlandı. ABD
Başkanı, ABD'de çok az sayıda yabancı lidere gösterilen ilgiyi gösterdi
Tayyip Bey'e. Bu alaka; Türkiye'nin öneminin ve bölgesel, hatta küresel
gücünün artığının en belirgin işaretidir.
Başbakan Erdoğan ile Obama arasında görüşülen en önemli iki başlık,
Suriye ve İsrail konusu olmuştur. Bizim için bu görüşmenin en kritik
başlığı Suriye, ABD için en önemli başlık ise Türkiye-İsrail
ilişkilerinin normalleştirilmesidir. Tabii ki, bu konular yanında
Türkiye-ABD ticari ilişkilerinin geliştirilmesinden tutun da, Irak ve
İran'daki gelişmelere kadar çözüm süreci dahil birçok konu gündeme
gelmiştir. Başbakan Erdoğan, ABD gibi küresel bir gücün; Suriye'deki
vahşete geçmişte Bosna'da olduğu gibi kayıtsız kalmasından duyduğu
rahatsızlığı Başkan Obama'ya aktarmıştır. Türkiye herhangi bir
yabancı gücün Suriye'ye müdahalesine karşıdır. Türkiye'nin talebi,
diktatör Esad'ın muhalifleri öldürmesine engel olunmasıdır. Bunu yapmak
için Suriye'nin, ABD güçlerince işgal edilmesi gerekmiyor.
ABD; Esad'ın gitmesini ve akan kanın durmasını gerçekten isterse Rusya
ve Çin'i ikna eder ve BM'den Suriye ile ilgili karar çıkar. Muhaliflerin
uçak-füze gibi saldırılardan korunması için tampon bölge tesisinden
tutun da, muhaliflerin kendilerini orantısız güce karşı korumasını
sağlayacak tanksavar-uçaksavar silahlarının sağlanmasına kadar bir dizi
yöntem var. Yüz binden fazla insanı öldüren, 5 milyon insanın evinden
kaçmasına sebep olan bu diktatörün durdurulması için, Medeni Dünyanın
parmak oynatmasını ve pozisyonu-ağırlığı gereği ABD'nin de bu çabaya
öncülük etmesini istiyor, Türkiye. Ancak ABD ve Obama işi ağırdan alıyor. Esad giderse yerine gelecek olan güç İsrail'in güvenliği için tehdit oluşturur mu? diye düşünüyorlar.
Mısır'da diktatörlük devrildi ama yerine Müslüman Kardeşler geldi. Aynı
şekilde Tunus ve Libya'da da Batı'nın ve İsrail'in çok istemediği
Müslümanlar iktidara geldi. Esad devrilirse yerine yine benzer tarzda
Müslümanlar iktidara gelecek. 1967'de kaybettiği GolanTepeleri'ni 46
yıldır geri almak için tek mermi atmayan Baas Rejimi, her gün kendi
insanlarını bomba yağmuruna tutuyor. "Esad ve Baas rejimi giderse yerine
gelecek olan "İslamcılar" en çok İsrail'in başını ağrıtır. "İslamcılar
yönetime gelirse Kudüs'ü ele geçirmek için 5 yıl içinde harekete
geçerler" diyen birçok Amerikalı ve İsrailli var. İsrail
Başbakan Yardımcısının "Suriye'deki rejim devrilir de kimyasal silahlar
teröristlerin eline geçerse o zaman İsrail için tehdit oluşturur" sözü,
İsrail'in Esad'ın varlığını kendi güvenliği açısından önemsediğini
gösteriyor. İsrail ile Türkiye'nin ilişkileri normalleşirse ve
Türkiye Esad sonrası için İsrail'in kaygılarını giderebilirse, belki ABD
Suriye konusunda kıpırdamaya başlar.
Diğer yandan Rusya; Suriye'deki üslerini ve varlığını
koruyabileceğinden emin olsa bugün terk eder Esad'ı. Kısacası bir
diktatörün zulmünden kaçarak ülkesini terk eden evsiz-barksız kalan 6
milyon insan ile kurşunlara bombalara hedef olup hayatını kaybeden 100
binin üzerindeki insan, Medeni Dünyanın umurunda değil. Önemli
olan; İsrail'in güvenliği, Rusya'nın Suriye'deki çıkarları ve İran'ın
Şia hilalini oluşturma sevdası. Suriye "ikinci Bosna" olmuş kimin
umurunda!