"Boğaz" üzerinden mezhepçilik

A -
A +

Geçtiğimiz Çarşamba günü İstanbul Boğazı'nın üçüncü köprüsü için temel atıldı. Yeni köprüye, Fatih'in torunu Yavuz Sultan Selim'in adı verildi. Temel atma töreni İstanbul'un fethinin 560'ıncı yıl dönümüne denk getirildi. Avrupa ile Asya'yı, medeniyetleri ve kültürleri buluşturacak köprünün temelini Cumhurbaşkanı Gül, Meclis Başkanı Çiçek ve Başbakan Erdoğan birlikte attılar. First Leydi'ler el ele kol kola "düşman çatlatırcasına" birlikte geldiler tören alanına. Başbakan'la Cumhurbaşkanı, tüm muhafazakârların hoşuna giden ve onları rahatlatan görüntüler verdi. Fitneye ve fitne ateşine odun taşıyanlara hem kendileri, hem de eşleri harika mesajlar gönderdiler.

Köprüde 4 gidiş, 4 geliş, 2 demir yolu olmak üzere toplam 10 şerit olacak. Dünyanın en geniş köprüsü olacak bu dev eser 2 yılda tamamlanacak. Temel atma törenindeki fotoğraf, ortaya konan irade hepimizi gururlandırdı, sevindirdi. Meclis Başkanı Çiçek, "70 sente muhtaçken, şimdi bir projeye 3 milyar dolar harcayabiliyoruz" demiş, haklı. Çok şükür Marmaray, 3'üncü Havaalanı,  Kanal İstanbul, Galataport, Karayolu  tüp  geçiş projesi  (Kara-deniz), İstanbul-İzmir otoyolu deniz geçişi gibi projelere bakıp gururlanmamak ve son 10 yılda aldığımız mesafeye şükretmemek mümkün değil. Rabbime şükürler olsun. Türkiye'yi 10 yılda bu noktaya getirenlerden Allah razı olsun. Bu milletin tüm fertleri Çarşamba günkü tablo ile gurur duydu. Ancak bu tablodan rahatsız olanlar, bu tabloyu  kıskananlar da yok değil. Kıskananları anlamak mümkün. Ne yapsınlar, karşılarındaki iktidar öyle işler yapıyor ki kıskanmamaları zor. Ama Türkiye'nin başarısından rahatsız olanlar, bu başarılı gidişatı yavaşlatmak, durdurmak isteyenler beni korkutuyor. Bu çevreler, PKK'nın Türkiye'yi terk etmesinden tutun da Türkiye'nin Kürt sorununu çözme iradesinden, ekonomik başarı hikâyeleri yazmasından rahatsız oluyorlar.  Bu olumlu tabloyu bozmak için toplumun sinir uçları ile oynuyorlar. Toplumsal hassasiyetleri kaşıyorlar. Toplumsal değerleri istismar ederek istikrarımızı ve kardeşliğimizi bozmaya çalışıyorlar. Bunu en belirgin olarak Alevi vatandaşlarımız üzerinde yapıyorlar. İran ve Suriye istihbarat örgütleri, Alevi vatandaşlarımızı kışkırtmak, laiklik hassasiyeti olan insanlarımızı tahrik etmek için her gelişmeyi kullanıyorlar.
'İki ayyaş' lafının altında Atatürk ve İnönü'yü arayan kafa dün de "Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim ismini koymak Alevilere hakarettir" dedi. Allah akıl-fikir versin. PKK Türkiye'yi terk etme kararı aldığı günden bu yana özellikle de Suriye ve İran kaynaklı çabalarla ülkemizde bir mezhep tartışması çıkarma konusunda yoğun bir çaba var. Alevi vatandaşlarımız akıllıdır, bu oyunlara gelmezler. Siyaset kurumu Aleviler üzerinden mezhep siyaseti, Kürtler ve Türkler üzerinden etnik siyaset yapmaktan vazgeçsin. 600 yıllık imparatorluğun topraklarını üç katına çıkarmış bir padişahın adının köprüye konması gayet doğal bir tercih.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.