Çözüm süreci baskısı

A -
A +

Başbakan Erdoğan bir yandan kendisine, partisine ve ülkemize kurulan kirli tuzakları boşa çıkarmaya çalışıyor, diğer yandan da bu tuzakları fırsat bilip devleti-hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışanlarla mücadele ediyor.

Birçoğumuz makul talepleri vali, belediye başkanı ve Başbakan tarafından karşılanan eylemcilerin; bu safhadan sonra gösteriye devam etmelerini, yakıp-yıkmalarını, kamu malını harap etmelerini, başkalarının özgürlüklerini çiğnemeye başlamalarını ve şiddeti bir araç olarak kullanıp ülkemizi ve ekonomik siyasi istikrarına zarar etmelerini tasvip etmedik. O saatten sonra hâlâ sokakta kalanların derdi başka. Başbakan  bu illegal yapılar ve onların kullandığı gruplarla mücadele ediyor, diğer yandan da bu durumu istismar ederek Türkiye'yi uluslararası arenada köşeye sıkıştırmaya çalışan ülkelerle uğraşıyor. FED'in aldığı kararın dövizi fırlatması, faizleri yükseltmesi ile uğraşan ekonomi yönetimi, bir yandan da Gezi olaylarının ekonomiye olan olumsuz etkisini azaltmaya çalışıyor. Faiz lobisine karşı mücadele ediliyor. Gezi olaylarını yabancı sermaye gelişine olan negatif etkisini pozitife çevirmeye çabalıyor. Yerli ve yabancı piyasalara güven tekrar aşılanabilirse bu olumsuzluklardan kısa sürede kurtulabiliriz.
Tüm bu sıkıntılı günleri gören BDP ve PKK da hükümeti köşeye sıkıştırmaya, iktidarın sıkışık durumunu kendi lehine kullanmaya kalkıyor. Neymiş efendim PKK üzerine düşeni yapmış, terör örgütünün silahlı kanadı yurt dışına çekildiği halde hükümet reformlar konusunda henüz adımlar atmamış, geç kalmış. Utanmadan-sıkılmadan bir de tehdit etmeye kalkıyorlar. "Acele edin yoksa geri döneriz, gönülsüz çekildik..." diyorlar.
Yazıklar olsun, kimi tehdit ediyorsunuz, "siz gitseniz de dönseniz de, silahı bıraksanız da bırakmasanız da" Türkiye o reformları kendi vatandaşları için yapacak. Siz istediğiniz için değil. 
Barışa yürekten inanıyorsanız edepsizce kimseyi tehdit etmeyin, dönecekseniz dönün, bir 30 yıl daha kan dökün bakalım elinize ne geçecek? Başbakanın birçok sorunla uğraştığı bir dönemde, onu zayıf görüp acele davranmak, köşeye sıkıştırmak ters teper. Türkiye'nin, "bazı dış güçlerin de oyunu ile" son 20 gününü nasıl geçirdiğini sanki BDP'liler görmüyor. Zaten bu sorunlar olmasaydı hükümetin en önemli gündem maddesi çözüm süreciydi. Sayın Başbakan çarşamba günü âkil insanlarla bir araya gelecek. Onların görüş, öneri ve izlenimlerini ilk elden alacak. Sonra bu süreci yöneten hükümet programını süratle devam ettirecek. Kimsenin tehdit etmesine, boş konuşmasına gerek yok. Hükümet bu milletin tasvip edebileceği, onaylayacağı tüm reformları yapacak. BDP'li Pervin Buldan, "çekilme tamamlandı, hükümete demokratik taleplerimizi ilettik" demiş. Sanki onlar iletmezse hükümet sorunları bilmiyor mu? Doğu ve Güneydoğu'da en yüksek oyu olan bir siyasi partinin kendi tabanını oluşturan Kürtlerin sorunlarını başkasından öğrenmeye herhalde ihtiyacı yoktur.
Hükümet çözüm süreciyle ilgili programını kararlılıkla uygulamalı ve Gezi eylemi ile bu sürece zarar verilmesini amaçlayanların hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır.
Bu arada Alevi yurttaşlarımızla ilgili bir hassasiyetin kullanılmasına, kaşınmasına ve istismar edilmesine izin vermeyen Sayın Orman ve Su Bakanı Veysel Hoca'yı kutluyorum. Akıllıca bir hamle yaptı, oyunu bozdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.