12 Haziran 2007'de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası ile başlayan Ergenekon Soruşturmasının kararları dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince açıklandı. İşçi Partisi-Aydınlık, CHP ve TGB'nin çabaları Silivri'ye yüz binleri toplamaya yetmedi. İyi ki de yetmedi. Onların taşkınlıkları yüzünden sanıkların aileleri en tabii haklarını kullanamadılar. Silivri'yi "Gezi"leştirmeye çalışanlar bunu başaramadı. CHP gibi köklü bir ana muhalefet partisinin İşçi Partisinin kuyruğuna takılıp darbe davası duruşma salonunu, hakimleri baskı altına almaya çalışması, ülkemizin-demokrasimizin en büyük talihsizliğidir. "Yanlış bir karar çıkarsa salonu başınıza yıkarız" diye mahkeme heyetini tehdit eden marjinal gruplarla CHP'nin aynı safta yer alması -koskoca partinin İşçi Partisine vagon olması- talihsizliktir. Ergenekon davası kabul edelim ki, bazı ihlal ve idari hatalara rağmen çok önemli bir davadır. Asrın davasıdır. Özellikle soruşturma aşamasında yapılan birtakım hatalar bu davayı önemsizleştiremez.
Mahkeme gerekçeli kararını açıklamadan dün verilen kararlarla ilgili herhangi bir yorum yapmayı çok doğru bulmuyorum. Ancak soruşturma sürecini yakından takip edenler, soruşturma sürecinde, ev-iş yeri ve arazi aramalarında elde edilen silah -mühimmat-bomba-patlayıcılar- toplantı videoları, bilgi ve belgeler, dinleme ve izleme kayıtları ve diğer delillere bakıldığında , ayrıca yargılama sürecinde isnat edilen suçlar ve tanık ifadeleri değerlendirildiğinde mahkemenin kararı, hukukçular ve bu işi bilenler açısından sürpriz sonuçlar değildi.
Mahkeme, Ergenekon yapılanmasının silahlı bir terör örgütü olduğuna karar verdi. Yargılanan sanıklar bu örgütün yöneticisi, üyesi olmaktan veya bu örgüte yardım ve yataklık etmekten itham edildiler. Ergenekon silahlı terör örgütünün hedefi seçimle, legal yollarla işbaşına gelmiş T.C. Hükümetini illegal yollarla kısmen veya tamamen görevini yapamaz hale getirmek olarak tespit edildi. Sanıklara yüklenen suç budur.
Peki özellikle 2002 yılı ile 2009 yılları arasında AK Parti iktidarını etkisiz-başarısız hale getirmek ve hükümeti birçok alanda engellemek adına dönemin orgenerallerinin öncülüğünde askerî vesayet girişimlerde bulunmadı mı? Bu durumu kim inkâr edebilir?
Ergenekon soruşturması detaylandırılabilirdi. 2002-2010 yılları ile sınırlı tutulması, soruşturmanın derinleştirilmemesi, derin yapıların sorgulanamamış olması büyük bir kayıp olmuştur. Sanıklara verilen cezalara üzüldüm. Haberal gibi bir bilim adamının tahliyesine sevindim. Balbay'a verilen cezaya çok üzüldüm. Ama hepimiz demokrasiyi içimize sindirmek zorundayız. Türkiye karanlık geçmişi ile yüzleşmek ve geçmişteki hukuksuzlukların hesabını sormak zorunda. Aksi takdirde güvenli bir gelecek hayal edemeyiz.
Bazı çevreler yenilmişlik psikolojisi ile öfkeleniyorlar. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, herkesin içine sindirmek durumunda olduğu önemli değerlerdir. Eğer hukuk hata yapmışsa, bu işin Yargıtay safhası var. Hatalar o safhada düzeltilir. Orada atlanılırsa Anayasa Mahkemesinde düzeltilir. Türkiye Balyoz ve Ergenekon davaları ile ilgili bir yargı sınavı verecektir. İlk derece mahkemesinde hükmün açıklanması her şeyin sonu değil. Herkes sakin olsun, yargı sürecine katkı versin. Varsa yanlış hesap Yargıtay'dan döner.
