Demokrasimiz kazandı

A -
A +

 Ergenekon davası ile ilgili tartışmalar devam edecek. 19 sanığa müebbet, 5 sanığa ağırlaştırılmış müebbet verildi. İnsan olarak bu sonuçlar için üzülmemek mümkün değil. Keşke mahkemenin açıkladığı bu kararlara yol açan şeyler yaşanmasaydı.

Bazı çevreler Ergenekon davasının; uydurma bir dava olduğunu, muhalifleri sindirmek için yürütülen siyasi bir operasyon olduğunu ileri sürdüler. Danıştay cinayeti, yakalanan patlayıcılar, silahlar, bombalar, belgeler orta yerde dururken bu davaya "uydurma bir dava" diyebildiler. AİHM'ye müracaat ettiler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 13 Aralık 2011 günü bu dava ile ilgili olarak verdiği kararda; "Bu davanın kuvvetli delillere dayandığına, suçun işlenmiş olabileceğine dair yeterli sebeplerin bulunduğuna" hükmetti. AİHM bu davanın açılmasını haklı buldu. Verilen cezaları ağır bulabiliriz, soruşturma ve yargılama sürecinde birtakım hataların yapıldığını konuşabiliriz. Ama Türkiye'de 2002 ile 2010 yılları arasında olup bitenlere bile bile hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Keşke olmasaydı ama birçok şey yaşandı. Eğer bu ülkenin cesur savcıları ve hâkimleri Ergenekon davasını açma cesaretini göstermemiş olsalardı, o teşebbüs edilen darbe girişimleri belki de girişim olmaktan çıkıp darbeye dönüşecekti. Türk Demokrasisi kazandı. Eğer açıklanan kararlarda aşırılık, yanlışlık varsa, eğer kurunun yanında yaş da yanmışsa, bu hatalar Yargıtay aşamasında giderilecektir. Devletin içine çöreklenmiş çetelerden ve askerî vesayetten çok çekti, bu millet. Darbe girişimlerinin en ağır şekilde cezalandırılması kaçınılmazdır. Her türlü sulandırma, siyasileştirme çabalarına rağmen bu dava Türkiye'nin karanlık geçmişinin bir bölümünün hesabını görmüştür. Bu davalar iktidarın ancak demokratik yollardan değişebileceği anlayışının yerleşmesine hizmet edecektir. Darbe hayal edenler artık 2 kez düşünecektir.
Bu davalar sayesinde ilk kez vesayet rejiminden hukuk önünde hesap sorulmuştur. Bu memlekette makamı, mevkii ne olursa olsun suç işleyenin yargılanabileceği görüldü. Önemli makam ve mevkilerdeki yetkili mercilerin suç işleme özgürlük ve ayrıcalıklarının olmadığı cümle âleme gösterildi. Eskiden adalet sadece tetikçilere kadar uzanabiliyordu. Kalan kısmın üstü devlet sırrı, milli güvenlik bahaneleri ile örtülüyordu.
Sanık yakınlarının gösterdikleri tepkileri anlayış ile karşılamak gerekir. Ancak eğer bu ülkede demokrasi varsa, eğer bu ülke, bir hukuk devleti ise herkes mahkeme kararına saygı duymak zorundadır. Kimse "Biz bu mahkemenin kararlarını tanımıyoruz" diyemez.  Ana muhalefet partisi liderinin mahkemenin kararları için "meşru kararlar değil" değerlendirmesi çok tehlikeli ve yanlış. Mahkeme Ergenekon'un varlığını kabul etti. Derin devlet müebbete çarptırıldı. Sanık avukatlarının "her yer Silivri  her yer direniş" sloganları, Balbay'ın "sıcak bir sonbahar geliyor, herkes hazırlansın" sözleri bu sürece zarar vermekten öteye bir işe yaramaz. O zaman Gezi olaylarını çıkartan ve onları sonbaharda devam ettirmek isteyenlerin Ulusalcılar, Ergenekoncular olduğuna ilişkin iddiaları doğruluyor, bu çağrılar. Doğu Perinçek'in "göreve hazır olun, herkes işbaşına" çağrısına ne demeli? Herkes aklını başına alsın. Bu süreci ideolojik bir hesaplaşmaya dönüştürmek bir fayda sağlamaz. Yine hukuk düzeltir. Herkese birazcık sabır lütfen.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.