Bağdat'tan Suriye izlenimleri...

A -
A +
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığımız iki günlük Bağdat-Necef ve Kerbela ziyaretini tamamlayıp Ankara'ya döndük. İki günde icra edilen program, aslında bir haftayı dolduracak kadar yoğunlukta, sabah 06:00'da başlayıp geceleri 24:00'e kadar devam eden ve nefes almadan sürdürülen bir programdı. İlk gün Bağdat'ta devlet erkanı ve siyasi parti liderleri ile görüşme, 6. ve 9. İmam Türbeleri ile İmam-ı Azam Türbesini ziyaret. Ertesi gün Necef'te Sistani ve Şii lideri Mukteda  El-Sadr'ı ziyaret ve sohbet, Hazreti Ali Türbesi'nde dua. Karayolu ile Kerbela'ya gidiş ve Kerbela Valisiyle görüşme; ardından İmam Hüseyin ve İmam Celal Abbas Türbelerinin ziyareti. Bir Türk şantiyesini ziyaret ve Necef'e dönüş. Necef Valisinin verdiği iftar yemeğine katılma ve gece Ankara'ya dönüş... İşte Sayın Bakan'ın "çok keyif aldım, rahat ve verimli bir gezi odu" dediği iki günlük programın özeti... İlk gün Bağdat'ta müthiş bir yağmur yağdı. Bağdat'ta hiçbir altyapı yatırımı olmadığını gördük. Bağdat sokakları göle dönmüştü. 3 yıl önce gitmiştim Bağdat'a; maalesef  hiçbir şey değişmemiş, Virane halde. Güvenlikten başka bir şey yok güzelim Bağdat'ta. İmam-ı Azam Türbesi tüm sadeliği ile ziyaretçilere açık. Ciddi bir Şiileştirme çabası var Bağdat'ta. Şiilerle ilgili tüm figürler, faaliyetler ön plana çıkmış. Diğer gruplar sindirilmiş. Necef'te ve Kerbela'da Muharrem ayı dolayısıyla ciddi bir insan seli var, iğne atsanız yere düşmüyor. Matem her noktada 24 saat yaşanıyor. Sokaklarda ve türbelerin çevresinde etkinlikler yapılıyor; Aşure kazanları kaynıyor, adaklar kesiliyor. Bakan Davutoğlu Irak'ta mevcut tüm kanaat önderleri ve siyasi temsilcilerle görüştü. İçimden "Bir tek Kürtler kaldı" derken Sayın Başbakan'ın Cumartesi günü Diyarbakır'da Barzani ile görüşeceği haberi geldi.
Türkiye-Irak ilişkileri olması gereken noktaya tekrar gelecek. Tek kuşkum 30 Nisan 2014 seçimlerine yönelik bir taktik olması ihtimali. Umarım seçimleri atlatana kadar geçici bir bahar havası oluşturma taktiği değildir olup bitenler. Öyle de olmamalı. Irak'ın çıkarı Türkiye ile iyi ilişkiler kurup geliştirmesinde. Ama Iraklı Şiiler Suriye ve İran tarafından yapılan sistemli bir propagandanın etkisindeler. Halktan görüştüğüm insanlar; "Türkiye Suriye'de Şia'nın elini kırıyor. Suriye'de Türkiye Şiilerle savaşsın diye El-Kaide gibi terör örgütlerine yardım ediyor. Türkiye İsrail'in oyununa geliyor" serzenişlerinde bulundular. Oysa Türkiye'nin Suriye'de Şiilerle değil diktatör Esad'la sorunu var. Halkına bomba yağdıran bir diktatör var karşımızda, bu iddialarla. Davutoğlu şu karşılığı veriyor: "Biz illegal hiçbir örgüt ve yapıya destek vermiyoruz. Sadece diktatörün zulmünden kaçıp ülkemize sığınan masum insanlara kucak açıyoruz. Gelen Sünni mi-Şii mi bizi ilgilendirmiyor!" Bakan Davutoğlu, El-Kaide, El-Nusra dedikodularını Esad yönetiminin çıkardığını, Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerle çatışan grupların aslında  Esad'ın cezaevinden serbest bıraktığı militanlar olduğunu söylüyor. Türkiye'nin Suriye ile ilgili politikaları ve tutumu Irak'ta çok farklı algılanmış. İran ve Irak hakkındaki bu yanlış algının ivedi düzeltilmesi gerekiyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.