Muhalefetin "Diyarbakır" paniği!

A -
A +
TBMM'deki dünkü parti grup konuşmalarını dinlemişsinizdir; siyasi ikbal ve çıkar söz konusu olduğunda insanlar aklını ve vicdanını torbaya koyup bir kenara asabiliyor. Hafta sonunda Diyarbakır'da yaşanan tablonun çözüm sürecine katkısından dolayı rahatsız muhalefet partilerimiz. "Artık analar ağlamasın" diye yola çıkanlar, hoşunuza gitse de gitmese de şimdilik başarılı oldular. Son bir yıldır bu ülkede terör nedeniyle, genç fidanların toprağa düşmesi yüzünden analar ağlamıyor. İster kalıcı ister geçici olsun, 'ama umut ve dua ediyoruz ki kalıcı olsun' bir yıldır silahlar sustu, kan akmıyor. Buna sebep olanlardan, bu sonucun ortaya çıkmasına vesile olanlardan Allah razı olsun. Ama muhalefet partilerimiz bu sonuçlardan sanki rahatsızlar. Herhalde barış ortamının devam etmesinin ve kalıcı hale gelmesinin iktidar partisinin oylarını artıracağını düşünüyorlar. Bu düşünce onların psikolojisini bozuyor ve düşünmeden/tartmadan konuşuyorlar, itham ediyorlar. İktidara ve Başbakana "bölücü" diyenden tutun da "vatan haini", "faşist, diktatör" diyene kadar farklı tonda suçlamalar geliyor. Bu belden aşağı ve kışkırtıcı ithamlarla, İç Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz'deki seçmen kitlesini tahrik etmeye çalışıyorlar. Yazık, değer mi sizce? 20 yaşındaki bir delikanlının bile cenazesinin gelmemesi bir milyon oya bedel değil mi? İyi ki millet artık dolduruşa gelmiyor. Kabul edin Tayyip Erdoğan bütün ezberlerinizi bozdu. Barzani'yi davet ederek, Şivan Perwer'in ve İbrahim Tatlıses'in elini kaldırarak, asimilasyon ve inkâr politikalarını reddederek, Kürdistan'a Kürdistan diyerek, Kürt'e Kürt diyerek hem yerleşik düzenin, hem eski Türkiye'nin hem de BDP dahil muhalefetin ezberini bozdu. Herkes şaşkın ve ne yapacağını, ne söyleyeceğini ve nerede, nasıl konumlanacağını bilmez bir halde. BDP'de bile bir panik havası var. Kabul edin; Başbakan samimi olarak barış istiyor. Tüm engellemelere, suçlamalara ve hakaretlere rağmen barış yolunda siyasi hayatına mal olabilecek cesur adımlar atıyor. Barış ikliminin devam etmesi ve gelişmesi için muhalefetin de çaba sarf etmesi gerekiyor. Başbakanın Kürdistan sözünü eleştirenlere cevabı harikaydı. Gazi'nin, "Millî hudutlar içinde yaşayan çeşitli İslami hususlar öz kardeştir. Bizce kati olarak belirli olan bir şey varsa  o da millî hudutlarımız içinde Türk, Kürt, Laz, Çerkez tüm İslami hususlar çıkar birliği içindedirler...." sözünü hatırlattı Sayın Başbakan. Erdoğan, Kürdistan kelimesini İlk Meclis zabıtlarında olduğunu, Osmanlı döneminde de Doğu ve Güney Doğu'nun Kürdistan eyaleti olduğunu hatırlattı. Bu gerçeklerle yüzleşmekten korkmamalıyız. Bu gerçeklerin kabulü bizi bölmez. Hafta sonu Diyarbakır'da olup bitenler çözüm sürecine olan inancı pekiştirmiştir. Bu süreci her kim sabote ederse o Diyarbakır meydanındaki on binler bunun hesabını onlara soracaktır.
Kürt sorunu ve onu istismar eden terör sorununun çözümü ile ilgili yeni bir dönem başlamıştır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.