Başbakan neden üzgün ve kırgın

A -
A +
Rusya ziyareti sonrasında St. Petersburg'tan Trabzon'a dönerken uçakta Başbakanla gündemdeki iç ve dış gelişmelere ilişkin sohbet etme imkânı bulduk. Dershane konusundan mahalli seçimlere,  Suriye'deki son gelişmelerden anayasa çalışmalarına kadar birçok başlığı ele aldık.
Ben başından bu yana dershane tartışmalarına iki sebepten dolayı girmedim. Birincisi konuya yeterince vakıf değildim. İkincisi Hizmet Hareketiyle iktidar partisi arasında medya üzerinden bir tartışmanın sürdürülmesini doğru bulmayanlardanım. Daha dobra cümle kurmam gerekirse; iktidar partisinin kendi tabanını teşkil ettiğini düşündüğüm cemaatlerle bu tür tartışmalara girmesini, cemaatlerin de iktidarın görev ve nüfus alanlarına müdahale etmesini arzu etmeyenlerdenim. Son 12 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin cemaatlere yasal çerçeve içinde kalmak kaydıyla her türü desteği verdiğini, her türlü kolaylığı sağladığını bilenlerdenim ve görenlerdenim. Ancak Başbakanın dershanelerin kapatılması konusunda anlattıklarına ikna olduğumu söyleyebilirim.  Dershanelerin dönüştürülmesi ve sistemin revize edilmesine ilişkin alınan kararın, Hizmet Hareketini cezalandırmaya yönelik bir hareket olduğuna ve onları hedeflediğine inanmıyorum. Ben bugüne kadar Sayın Başbakanın samimiyetine hep güvendim. Bu konuda da samimi olduğunu düşünüyorum. Sayın Başbakan Allah'ı şahit göstererek;  alınan bu kararın bugünün işi olmadığını, Hizmet Hareketindeki kardeşlerini üzmek gibi bir amaçlarının olamayacağını söylüyorsa herkes bu söylenene inansın, itibar etsin ve artık bu tartışmayı sonlandırsın. Başbakan siyasi bir lider olarak geri dönülmemek üzere bir karar vermiş. Bunun milletin çıkarına olduğuna yürekten inanıyor. İnat etmenin, tartışmayı sürdürmenin pratik bir karşılığı yok. Bu kararın Meclisten çıkmasını engellemeye çalışmak o parti içerisindeki milletvekillerini zora sokar, insanlar sıkıntıya girer, göz nuru dökülerek,  fedakârlıklarla yakalanmış olan seviyelere yazık edilir. Cumhurbaşkanının bu düzenlemeyi veto etmesi yanlış yorumlanır ve yeni krizlere, yeni tartışmalara sebep olur. Yapılacak en akıllı iş, düzenlemelerin oluşturacağı mahsur ve mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için hükümetle sıkı temas kurulup sürdürülmesidir. Bu konuda medya üzerinden mesaj vermek, oyla tehdit etmek, fitne-fesata sebep olur, iyi sonuçlar vermez. Medya üzerinden verilen mesajlar, atılan manşetler gerçekten Başbakanı çok üzmüş, çok kırmış.
Başbakanla mahalli seçimleri de konuştuk. Üç Bakanın nerdeyse aday olacağı netleşmiş gibi. Bu durumda önümüzdeki günlerde bir kabine revizyonu kaçınılmaz görünüyor. 33 ilin belediye başkan adayı belli olmuş. Bir kısmı 29 Kasım'da, bir kısmı da 29 Kasım'dan önce açıklanacak.
Başbakan Mersin ve Sinop'tan sonra üçüncü ve dördüncü nükleer santrallerinin de müjdesini verdi. Yapılacak bu iki santrale de yer aranıyormuş. İnşallah bunlar gerçekleşir de Türkiye doğalgaza ve dolayısıyla da Rusya'ya bağımlı olmaktan kurtulur.
Önceki gün akşam saatlerinde Trabzon'a geldik. Gece Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu'nun Çayeli'ndeki baba yurduna misafir olduk. Havanın açık ve güneşli olduğu bir son bahar gününde, Mustafa'nın annesinin sevgisini de katarak hazırladığı mıhlamadan dolmaya, bal-tereyağ ve peynirden Laz böreğine kadar herşeyin bulunduğu sofrada, eşsiz manzaranın eşliğinde harika bir kahvaltı yaptık, dün.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.