Belge Fitnesi

A -
A +
25 Ağustos 2004 yılında Cumhurbaşkanı Sezer'in gündemini belirlediği MGK toplantısında 'dini cemaat, vakıf ve derneklerin faaliyetlerinin engellenmesi için bir eylem planı'nın hazırlanmasına ilişkin tavsiye kararının alındığı ve bu kararın o günün kurula katılan hükümet üyelerince imzalandığı günlerdir tartışılıyor. 2004 yılına ait bir kararın 2013 yılının son günlerinde gündeme taşınması ilginç. Ankara'da görev yapan birçok gazeteci, 2004 Ağustos'unda Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Şener Eruygur'un tam da emeklilikleri öncesinde MGK'dan Hizmet Hareketi ile ilgili bir tavsiye kararı çıkarttıkları iddiasından bir gazetecilik bilgisi olarak haberdarlardı. Özden Örnek'in günlükleri de bu iddiaları doğruluyordu.
Dershanelerle ilgili tartışmanın yapıldığı bir ortamda, bilinen bir konunun belgeleri ile birlikte gündeme getirilmesi ilginç. Bu belgenin, bu ortamda yayınlanmasının tek bir anlamı var; muhafazakâr kamuoyu nezdinde Başbakan'ı ve AK Parti'yi itibarsızlaştırmak.
İşin ilginç yanı belge bugüne ait muamelesi görüyor. Bazıları 2013'ten bakarak 2004'ü yargılamaya kalkıyorlar. Oysa o günün şartlarını bilenler; o belgeyi, o şartlarda değerlendirebilenler farklı sonuçlara varacaktır. 2004 yılı Sarıkız-Ayışığı ve Balyoz darbe planlarının neredeyse uygulamaya konulmak üzere olduğu hükümet açısından son derece sıkıntılı bir yıldı. Elinizi vicdanınıza koyup o günün şartlarını değerlendirin. Zoraki şartlarda gönülleri el vermeyerek o tutanağa imza atılmışsa ve bu tutanak uygulamaya konmayıp sümenaltı edilmişse bugün bunu köpürtüp üzerinden kavga çıkarmanın bir anlamı yok.
Milli Savunma eski Bakanı Vecdi Gönül; "Daha başka problemlere, daha büyük gerilim ve sıkıntılara yol açacak gelişmeler önlenmiştir" diyor. MGK toplantılarında konuşulan ve tartışılanları açıklamak yasal olarak mümkün değil. Bu kısıtlama nedeniyle o Kurula katılanlar yazılıp-çizilenlere cevap veremiyorlar. MGK'da alınan tavsiye kararının bir anlam ifade etmesi için, Bakanlar Kuruluna gelmesi, Bakanlar Kurulunda karara bağlanması ve o kararların tüzük-yönetmelik ve talimatlarla yürürlüğe konması gerekir. Bunların hiçbiri yapılmamış, karar 'yok muamelesi' yapılarak arşive kaldırılmış. Karar da yok, atılan bir adım da yok...
Tam tersine 2008 yılında AK Parti'ye açılan kapatma davasının gerekçelerinden biri de partinin cemaatleri koruduğu ve Hizmet Hareketi'nin yurt dışı okullarını desteklediği iddiasıydı. 2004'te atılan o imzaların sahici olmadığını herkes biliyor. O günkü şartların dayattığı bir sonuç söz konusu.
Yerel seçimler öncesinde ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken 'Belge Fitnesi' ortaya çıktı. Hazırlıklı olun daha neler sürülecek piyasaya. Yazık! AK Parti'yi duruş eksikliği açısından sorgulayabilirsiniz. Ama 2004 ve sonrasındaki tehlikeleri ve baskıları atlatmayı beceren bu kadrolar cemaatlere, vakıflara ve derneklere her türlü kolaylığı sağladılar. Kimsenin rüyasında göremeyeceği icraatlara imza attılar. Mümin iki din kardeşi arasındaki kavgayı yatıştırmaya, engellemeye çalışmalı. Onların arasını bulmaya gayret göstermeli. Hizmet Hareketi'ne ve Hükümete karşı olan kişi ve odaklar bu gerginliği keyifle izliyorlar. Biz ise çok ama çok üzülüyoruz. Su-i zanna kapılarınızı kapatın, fitneye fırsat vermeyin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.