AYM kararı "suçsuz" anlamına gelmiyor!

A -
A +

Anayasa Mahkemesi üyesi değerli bir hukukçu ile sohbet ettim. Yüce mahkemenin "Balbay kararı" üzerinde konuştuk. Balbay'ın, bütçe görüşmeleri esnasında Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada dile getirdiği "Türkiye'de adalet ve hukuk açığı var" sözlerini nasıl değerlendirdiğini sordum. Deneyimli hukukçu; "Yüce Mahkeme; AK Parti kapatma davasında telkinlere, baskılara, yönlendirmelere ve üyelerin siyasi görüşlerine göre değil, hukukun evrensel kurallarına ve vicdani kanaatlerine uygun karar verdi" diye konuştu. Aynı hassasiyetin Balbay kararında da gösterildiğini belirterek, "Biz mağdurun partisine, ideolojisine bakmadan hareket ederiz. Ancak Balbay kararının bir beraat kararı gibi algılattırılmasını doğru bulmuyoruz. Sayın Balbay eğer o kürsüde konuşabilme imkânını buluyorsa bunu 'yok' dediği hukuk ve adalet sistemine borçludur. TBMM ve o kürsüyü kapatıp Meclis'i tatil etmekle suçlandıklarını ve yargılama süreçleri devam ederken ona bu kürsüden özgürlüğünü kullanma imkânı veren beğenmediği bu adalet sistemidir" değerlendirmesinde bulundu.

26 maddelik anayasa reformu maddelerinden biri de AYM'ye bireysel başvuru hakkı sağlanmasıydı. O gün bu reformlara karşı kampanya yürüten CHP, MHP ve BDP'liler, "hayırda hayır var" diyorlardı. Oysa Balbay kararı ile görüldü ki; 'evet'te hayır varmış. Balbay bizim meslektaşımız. Tutukluluğun sona ermesine, yargılama sürecinin tutuksuz devam etmesine sevindik. Ancak bu kararla; darbe teşebbüsünden 35 yılla yargılanan ve yargılanması devam eden Balbay'ın bir özgürlük savaşçısı gibi sunulması doğru değildir. Heyecana, dolduruşa gelmeyin, yargı sürecinin tamamlanmasını bekleyin.


Hizmet Hareketi üzerine...
Hükümetle Hizmet Hareketi arasındaki tartışmalarda ateşe odun taşıyanlar bilerek veya bilmeden günah işliyorlar! Bu tartışmalarda; bu ülkede her Müslümanın hatta her vatandaşın dua etmesi gereken Başbakan'a, 'haddini aşıp' hakarete varan sözler sarf etmekten tutun da, bir cemaatin başındaki muhterem bir Hoca Efendi'ye dil uzatmaya kadar iş çığırından çıkmış durumda. Allah'ını seven herkes bu gidişata engel olsun. AK Parti ve hükümet siyasetini yapsın, ülkeyi yönetsin. Cemaat de hizmetlerini yapsın. Allah rızası için kimse kimsenin alanına müdahale etmesin. 
Fişleme iddiaları için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; "fişlemeler suçtur, ahlaksızlıktır" diye konuşmuş. Hükümetin, Hizmet Hareketi üyelerini fişlemek gibi bir eylemi olacağına kimse beni inandıramaz. İnançlı ve tertemiz gençler yetiştirmek gayretine AK Parti neden karşı çıksın? Bu kendini ve kuruluş amacını inkâr etmek olur. Diğer yandan Hoca Efendi de "kimsenin devleti ve iktidarıyla savaşma niyeti yok, öyle göstermek isteyenler fitnecilerdir" demiş. Bu tartışmanın bir yerinde bir yanlışlık, bir eksiklik var. Bu tartışmanın sonunda taraflardan hangisi zarar görürse biz üzüleceğiz, kahrolacağız. Bu tartışmanın Yargıtay, Danıştay ve HSYK'da olup bitenlerden kaynaklandığını düşünüyorum.
Tartışmak yerine, oturup konuşmanın, istişare etmenin ve anlaşmanın daha hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.