İzmirliler CHP'nin kölesi değil

A -
A +
Dünkü yazımda yerel yönetimler açısından İzmir'in ne durumda olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Peki İzmir merkezî bütçeden hak ettiği desteği alabiliyor mu? Geçmiş dönemleri incelemedim ama Binali Yıldırım Bey'in İzmir'den milletvekili seçildiği bu hükümet döneminde İzmir'e merkezî bütçeden önemli paylar ayrıldığını devam eden projelerden görmek mümkün. İstanbul-İzmir Otoyolu ve Körfez Geçişi Projesi Türkiye'nin en önemli ulaşım projelerinde birisi ve hızla devam ediyor. Çandarlı Limanı bölgenin en büyük ve en modern limanı oluyor. Ankara-İzmir hızlı tren hattının Polatlı-Afyon bölümünün inşasına başlandı. Yakında Afyon-Eşme hattı ihale edilecek. İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nın dış hatlar terminali yapıldı, iç hatlar terminalinin yapımı devam ediyor. İzmir çevreyolu ve TOKİ'nin yaptığı yatırımlar dikkat çekiyor. Karayolları kent içi ulaşıma da el atmaya başlamış.
İzmir'in içme suyu ihtiyacının karşılanması için DSİ bir dizi yatırım yapıyor. İzmir-Manisa yolu tünelle daha kısa, konforlu ve güvenli hale getiriliyor. İzmir'i çevre illere bağlayan kara ve demir yollarının neredeyse hepsinde iyileştirme ve yenileme çalışmaları var. Ama İzmir'i Ankara'dan yönetmek ve ihtiyaçlarını Ankara'dan karşılamak modern yönetim biçimlerine aykırı. Yerel yönetimler güçlü değilse siz merkezden ne yaparsanız yapın hizmetlerinizi o şehrin kılcal damarlarına ulaştıramazsınız. İzmir'de maalesef başarılı bir belediyecilik uygulaması yok. Mevcut belediye başkanı iyi ve medeni bir insan, o kadar. Ama kentin hem iyi, hem çalışkan hem de vizyonu olan, 24 saatini kente ayıran güçlü bir belediye başkanının yönetimine ihtiyacı var.
Eğer yerel seçim sürecine hizmet odaklı kampanya hakim olursa, ideoloji ön plana çıkmayıp projeler-hizmetler yarışırsa Binali Yıldırım Bey'in şansı çok yüksek. Binali Bey 11 yılda Türkiye'ye kazandırdığı eserlerin onda birini İzmir'e kazandırsa İzmir uçar. Fakat ideolojik davranan bir kesim var ki onlar "İzmir CHP'nin kalesi" diyorlar. Bu tespit doğru değil. Egeli demokrattır ama bağnaz-tutucu değildir. Demokrat Parti hareketi Ege'de doğdu. Burhan Özfatura Bey iki dönem İzmir'de başkanlık yaptı. İzmir CHP'nin kalesi mi değil mi bilmiyorum ama 1999'dan bu yana tam 14 yıldır aralıksız CHP'ye belediyeyi veren ve karşılığında Türkiye'nin en geri kalmış şehrini bulan İzmirlilerin CHP'nin kölesi olmadığını gösterme zamanı gelmiş gibi...
İzmir'i kalesi olarak gören CHP, İzmirlilerin CHP'nin kölesi olmadığını bence sandıkta görecek. Binali Bey "Ben bir tek kale biliyorum o da Kadifekale" diyor. İzmirlilerin hassasiyetleri var. AK Parti ve Binali Bey'in çalışma ekibi bu hassasiyetlere dikkat eder; kimsenin hayat tarzına, giyimine-kuşamına, inançlarına, yemesine-içmesine karışılmayacağını, herkesin özgürlüklerini yaşayabileceğini taahhüt edip İzmirlileri samimiyetlerine inandırabilirlerse seçimi rahatlıkla alırlar. İzmirliler rahat, özgürlüklerine düşkün insanlardır. Kimsenin kendilerine ayar vermeye kalkmasını asla istemezler. İzmirli rahattır, gerginliği sevmez. Siesta yapar, Perşembe akşamından dükkanı kapatır, haftada 3 gün tatil yapar. AK Parti ve özellikle de Binali Bey İzmir'e sadece hizmet için geldiğine İzmirlileri inandırmalıdır.
Peki buna gerek var mı? Binali Bey'in kabine içinde ne kadar demokrat olduğunu, farklı fikirlere-görüşlere ve yaşam biçimlerine ne kadar saygılı olduğunu onu birazcık tanıyan herkes çok iyi bilir. Ama unutmayalım ki mahalli seçimde CHP proje değil, korku üretecek. Umarım bu kez İzmirliler CHP'nin ve korkularının kölesi olmadıklarını geçmişte gösterdikleri gibi gösterirler. Onların demokrat ruhuna bu yakışır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.