İstanbul'da neler oluyor!

A -
A +
Dün, 3 ayrı soruşturmanın birleştirilerek tek bir torbaya konup operasyon yapılmasının ardından gözler Konya'da açılışlara katılan Başbakan Erdoğan'a çevrildi. Üç bakan oğlu ile 1 Belediye Başkanı, 1 Kamu Bankası Yöneticisi, Ekonomi Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından bazı bürokratların soruşturma kapsamında gözaltına alınması herkesi şaşırttı. Gerçi 2 yıldır devam eden fiziki ve teknik takip süreci sonunda bu soruşturmanın başlatıldığı söyleniyor ama zamanlaması yine de ilginç geliyor insana.
Bu soruşturmaya ilişkin soruya Başbakan Erdoğan; "Yargı süreci devam eden bir konuda görüş beyan etmem doğru değil" karşılığı verdi. İyi de yaptı. Ama onun öncesinde Konyalılara hitaben yaptığı konuşmada; "Hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz. İstedikleri kadar çirkin yollara tenezzül etsinler, kirli ittifakların içine girsinler, buradan bir kez daha tekrar ediyorum. Türkiye'de artık söz, karar, yetki milletindir. Arkasına karanlık odakları alanlar, çeteleri alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Arkasına sermayenin, medyanın gücünü alanlar bu ülkeye istikamet çizemezler. Türkiye içinde ve dışında birtakım karanlık çevreleri arkasına alanlar Türkiye'nin istikametiyle oynayamazlar. Ayarlarımızı değiştiremezler. AK Parti buna izin vermez" sözlerini sarf etti. Bu sözleri son gelişmeler için mi sarf etti bilmiyorum. Ama "İçeriden ya da dışarıdan hiç kimse benim ülkemi karıştıramaz. Benim ülkemde çirkin tuzaklar kurmaz" sözleri dahil tüm mesajlarının terör örgütüne, AK Parti ve Erdoğan karşıtı iç ve dış çevrelere, yerel sermaye ve onun iş birlikçisi küresel sermayeye yönelik olduğunu düşünüyorum.
Nedir İstanbul'da olup bitenler? Detaylarını gazetelerde okursunuz. Ama iddia o ki; Ebru Gündeş'in kocası iş adamı Reza Zerrab sahte belgelerle ve hayali ihracat yapmak gibi şüpheli yöntemlerle para transferleri gerçekleştirmiş. Hatırlayın havaalanında yakalanan altınları, İran'dan altın transferi haberlerini... İş adamı bunları yaparken rüşvet ve irtikap suçları oluşmuş. İddiaya göre iş adamı bunları yaparken usulsüz-kanunsuz ticari bir çark kurmuş ve bu çarkı çevirmek için güya Bakan çocuklarının ve bazı bürokratların nüfuzu devreye girmiş.
Diğer yandan Fatih Belediye Başkanı ile ilgili de önemli iddialar var. Bu iddialar daha çok imar usulsüzlükleri ile ilgili.
Ali Ağaoğlu ve Erdoğan Bey'in oğlu ile ilgili iddialar daha çok İmar ve TOKİ ihaleleri ile ilgili. Ama bu konu da savcıların elinde çok önemli kanıtların olup olmadığını bilmiyoruz. Bu, bir yolsuzluk ve rüşvet soruşturması. Soruşturmanın kara para aklama, altın kaçakçılığı ve kamu görevlilerine rüşvet iddiaları ile yürütüldüğü söyleniyor.
Bu suçlamaların hepsi henüz iddia aşamasında. Erken bir hükme varmak, insanları zan altında bırakmak günah olur. İddianamenin; kanıtların, belgelerin açıklanmasını bekleyelim bakalım.
Ülkemize önemli hizmetler veren, canını dişine takarak ülkemizin kalkınmasına, güven ve huzuruna önemli katkılar veren insanları da dedikodudan, asılsız iddialardan korumak gerekir. Ama gerçekten bürokratları ve çocukları bu tür pisliklere bulaşmışlarsa herkes sonuna kadar adalete hesabını vermelidir. Ben ihtimal vermiyorum ama kamu gücünü kullananlar çoluğuna, çocuğuna sahip olmalıdır. İnşallah pire deve yapılmıyordur. İnşallah birileri yerel seçimler öncesinde AK Parti'yi, bakanları üzerinden köşeye sıkıştırmaya ve millet nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışmıyordur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.