Operasyon hukuki değil siyasi

A -
A +
Malum operasyonu planlayıp icra edenler o kadar inandırıcı yönetiyorlar ki süreci; olup bitene bakıp, "ama kardeşim bunlar boyunlarına kadar pisliğe bulaşmış" demeden edemiyorsunuz. Hükümet üyelerinin ve bürokratlarının yolsuzluğa bulaştığı algısını oluşturmak için iyi çalışılmış, maalesef her şey çok iyi ayarlanmış.
Önce şu tespiti yapmalıyım; iddia edildiği gibi bakanlar dahil kim yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama işlerine bulaştıysa adalet yolu ile hesabı sorulsun. Asla üstü örtülmesin. Hiç kimse önemli iddialar içeren bu soruşturmayı sulandırmasın, engellemesin. Sonuna kadar araştırılıp gerçek bir an önce ortaya çıkarılsın. Bu konularda herkes hemfikir. İşin bu yönünde bir sorun yok.
Peki sorun nerede? Sorun bu operasyonun amacında. Eğer amaç sadece suç işleyenleri yakalayıp adaletin önüne çıkarmak ise sorun yok. Ama soruşturmanın tüm evrelerinde şu ana kadar izlenen yöntemler ve yapılanlar amacın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğunu gösteriyor. Soruşturmanın yerel seçimlere 3 ay kala başlatılması, soruşturmada yer alan güvenlik görevlilerinin amirlerine soruşturmayı yürüten savcıların son dakikaya kadar bağlı oldukları Cumhuriyet Başsavcısına  bilgi vermemesi, şüphelilere, yakınlarına ve avukatlarına hiçbir bilgi verilmezken; dosyanın, delillerin, bulguların ve hatta izleme-dinleme kayıtlarının, çekilen fotoğrafların yasalara aykırı olarak basına kamu görevlileri tarafından servis edilmesi, şüpheliler hakkında peşinen suçlu imajı-algısı oluşturulma gayretleri... Bu operasyonun niteliğinin hukuki olmaktan çok siyasi bir operasyon olduğunu gösteriyor.
Olup bitenleri iyi irdelediğimizde amacın; yolsuzluğu-rüşveti sorgulamaktan öteye hükümeti köşeye sıkıştırmak, hükümetin en iddialı olduğu yolsuzlukları önleme konusunda seçim öncesinde halkta olumsuz bir algı oluşturma çabasına yönelik olduğu görülüyor. Yazılan-çizilen ve iddia edilenlere bakıp bir hükme varmayın sakın. Gerçeğin ortaya çıkmasını bekleyin, acele etmeyin. Nereden mi biliyorum? Çünkü iddialardan birinin canlı şahidiyim. Bundan yaklaşık 2 ay önce Bakan Egemen Bağış'ın Atina ve Selanik programına katıldım. Atina'da Sayın Bakan bana, "... Gazetesinin muhabiri ...Elibol ile bir akrabalığın var mı" diye sordu. "Hayırdır" dedim. "İstanbul'dan birisi ile ilgi asılsız bir haber yapıyorlarmış. Adamı tehdit etmişler..." diye cevap verdi. Ben de "tanımıyorum ama Hüseyin Çelik Bey o grupla görüşebilir, istersen konuyu ona anlat "diye uyardım. Egemen Bey yanımızda Hüseyin Beyi telefonla arayıp konuyu aktardı. Hüseyin Bey kendisine ne cevap verdi bilmiyorum... Bu görüşme; soruşturma dosyasına nasıl girmiş bakın, inceleyin, delillerin, iddiaların sağlamlığı konusunda elinizi vicdanınıza koyup karar verin.
Suçluyu yakalayıp adalete teslim etmeye eyvallah ama uydurma deliller üreterek, şüphe uyandırarak herkesi zan altında bırakacak psikolojik harekât yapmak başka bir şey. Suça bulaşan varsa gereği yapılsın. Koca bir dava, kutsal bir ideal üç beş kendini bilmezin para ve makam hırsına kurban edilemez. Bazen bir musibet bin nasihatten evladır. Yiyiciler, ahlaksızlar varsa bu vesile ile bir arınma hamlesi ile temizlenir.
Masumlar aklanır, çürükler ayıklanır kervan yoluna devam eder. Ama bu işleri kullanarak Başbakan'a ve hükümete yönelenler bilsinler ki, bu millet onların arkasındadır. Çabalarınız boşuna.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.