Devletin güvenliği söz konusu

A -
A +
7 Şubat'ta MİT Müsteşarına ve Hükümetin politikalarına yönelik yapılan operasyon, Gezi olayları arkasından dershane tartışması, şimdi de yolsuzluk kılıfı ile seçim öncesinde Başbakan ve Hükümeti millet nezdinde itibarsızlaştırma, zor durumda bırakma girişimi... Ulusalcılar, darbe heveslileri, jakobenler zil takmış oynuyor. Biri çıkmış, "Bu çatışmayı dün akşam rakı içerek bir ziyafetle kutladım" diyor, bir diğeri göbek şov yapıyor. Bu edepsizlere bu fırsatı verenler, bu imkânı tanıyanlar yarın mahşerde bunun hesabını zor verirler.
Bugünlere kolay gelinmedi. Bugün gelinen noktanın altında gözyaşları, işkenceler, hapisler, cefalar ve türlü türlü eziyetler var. Hiç ama hiç kimse bu kutsal çabaların sonucu gelinen seviyeyi rezil rüsva edemez, etmemelidir. 2002'de boğazına kadar pisliğe batmış siyasetçileri bu millet sandığa gömdü. Kabul edelim ki o gün milletin teveccühünü alan AK Parti bugüne kadar yolsuzlukla ciddi mücadeleler verdi. Millet de bu konudaki başarıyı sandıkta ödüllendirdi. Bugün geldiğimiz noktada birileri siyasi nüfuzunu, koltuğun gücünü ve makamın imkânlarını kullanarak harama, rüşvete, yolsuzluğa bulaşıyorsa tanıdığımız bildiğimiz Tayyip Erdoğan buna asla müsamaha göstermez. Bilgisi dahilinde asla izin vermez. En hassas olduğu konuların başında gelir bu mesele.
Bu nedenle hiç kimse merak etmesin, son operasyonda rüşvet ve yolsuzluk iddiası ile suçlananların en ufak bir suçu varsa, bu işlere bulaşmışlarsa tanıdığımız Tayyip Bey onları asla affetmez, gereğini hiç tereddüt göstermeden yapar. Buna hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Ama diğer yandan bu iddiaları kullanarak millî iradeyi vesayet altına almaya çalışanlara da izin vermez, vermemelidir. Birileri ellerindeki doğru veya yanlış belgeleri-kasetleri tehdit unsuru olarak kullanıp Hükümeti ve hatta Başbakanı tehdit eder hale gelmiş ise durum vahimdir ve tedbir alınması da doğaldır. Bu, ülkenin millî güvenliği ile ilgili önemli bir sorundur. Düşünün ki emniyette, yargıda veya devletin başka birimlerinde çalışan bazı insanlar millî iradenin seçtiği hükümete karşı iş birliği yapıp mevkilerinin-koltuklarının imkânlarını kullanıp bilgi ve belge topluyorlar. Hükümet, Başbakan istedikleri gibi hareket etmez ise bu belgeleri tehdit olarak kullanıyorlar.  Tehdide aldırış etmez ise seçim öncesinde orta yere saçıyorlar. Yine aldırış etmezse 'devamı var' diyorlar. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bugün olmazsa yarın sorun olacaktı. Bu sorunun çözülmesi lazım. Demokrasilerde milletin iradesini seçimle işbaşına gelmiş iktidarlar temsil eder ve millet adına gücü iktidar kullanır. Hiç kimse bu güce ortak olamaz. Demokrasilerde bir devlet vardır onu da hükümetler yönetir. İyi yönetmezlerse seçimlerde millet onları değiştirir. Derin devletten yakasını kurtarmak için ciddi bedeller ödeyen bu milletin şimdi de paralel devlete tahammülü olmaz. Devlette çalışan, görev alan, çeşitli makam ve mevkilerde bulunan insanlar devleti yönetenlere tabi olmazlarsa, emir ve talimatı başka yerden almaya kalkarlarsa devlet onları bünyesinden tasfiye eder. İş buraya doğru gidiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.