Yasama faaliyeti engellenemez

A -
A +
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yolsuzluk iddiaları ile ilgili olarak; "Bu üç yıldır biliniyordu da niye rapor edilmedi, niye bu operasyonlar ilk 6-8 ayda artık somutlaşınca hemen harekete geçilmedi de bugün beklendi? Yolsuzluklar karşısında son derece hassasız. Hiçbir yolsuzluğun üzerini örtmeyiz. Operasyonun zamanlaması, niteliği ve uygulama yöntemine baktığınızda tamamen hükümetimizi ve Başbakanımızın şahsını hedefleyen siyasi bir operasyon olduğu konusunda Türkiye'de genel bir kanaat hakim. Devletin içerisindeki farklı yapılanmaların siyasi ve ekonomik istikrara zarar verici adımlar atmasını önlemek için elimizden geleni yapacağız" demiş. Ali Babacan'ın sözlerini köşeme taşımanın bir sebebi var. Ali Bey, çok ihtiyatlı bir siyasetçidir. Yolsuzluk-usulsüzlük konularında çok hassastır. En ufak bir şüphe taşısa bu sözleri etmez. Eğer Ali Babacan gibi bir isim de devlet içerisinde paralel bir yapılanmanın varlığına işaret ediyor ve ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarı için bu yapı ile mücadele etmenin gereğine işaret ediyorsa, benim için bu operasyonun siyasi bir operasyon olduğu, yolsuzluğun bir kılıf olduğu konusunda hiçbir tereddüt kalmamıştır.
Böyle bir yapıyı etkisiz hale getirmek ve verebileceği zararların önüne geçmek için kanunsa kanun Anayasa değişikliği ise anayasa değişikliği dahil her adıma destek veririm. Kimse kusura bakmasın. AK Parti ile Başbakan'la hesabı olanlar sandığı bekleyecek. Demokrasilerde hesap sandıkta sorulur. Bunun dışındaki girişimler anti demokratiktir.
Sokaktaki 2 seçmenden birinin oyu ile iktidara gelen bir siyasi partinin paralel bir yapılanmanın emniyet ve yargıdaki gücüne dayanarak onu yıkmaya çalışan bir yapı ile mücadelesi kaçınılmazdır. Hükümet, HSYK ile ilgili bir kanun değişikliği yapmak istiyor. Bu en doğal hakkıdır. Muhalefet partileri şiddete-hakarete başvurmadan bu düzenlemeye ilişkin görüşlerini dile getirebilirler. Muhalefet edebilirler. Ama şiddete başvurarak, komisyonları çalışamaz hale getirerek yasama organının çalışmasını engelleyemezler. Muhalefet meşru sınırlar içerisinde kalarak eleştirilerini-uyarılarını ve hatta önerilerini dile getirir. Bunlar dikkate alınırsa ne âlâ ama alınmaz ise muhalefetin konuyu Anayasa Mahkemesine taşıma hakkı vardır. Dışarıdan bazı provokatörleri getirip komisyonda vekilleri tahrik etmek, Meclis'i sokak gösterisi yapılır yere çevirmek yerine, itiraz haklarını kuralları çiğnemeden kullanmalıdır. Hiç kimsenin Meclis'in çalışmalarını engelleme hakkı yoktur. Geçmişte HSYK ile ilgili düzenleme yapıldığında YARSAV üyeleri HSYK'ya seçilsin diye oy kullanma yöntemini Anayasa Mahkemesinde iptal ettiren CHP, bugün kendisi de iktidar olsa yargı vesayeti ile karşı karşıya kalacaktır. CHP ve MHP'ye yakışan demokratik tavır bu zeminde siyasetin yanında yer almak ve siyaseti savunmaktır. HSYK ile ilgili düzenlemenin Anayasa'ya  aykırılığı var mı yok mu onu hukukçular bilir. Benim bildiğim tek şey, HSYK gibi önemli bir kurumun birilerinin kontrolüne geçmemesi için her türlü tedbirin alınmasıdır. HSYK milletin kontrolüne geçmelidir. Millet adına karar verdiği söylenen savcı ve hakimleri atayan HSYK, millet iradesinin temsil edildiği TBMM'nin kontrolünde olabilir. Ancak o zaman 'millet adına karar verme' sözü bir anlam kazanır. Yargı TSK'nın eskiden aldığı yeri almak istiyor herhalde.  Yargı millet iradesi yerine birilerinin eline geçiyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Acilen tedbir alınması gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.