Sarıgül olayı üzerine…

A -
A +
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, (TMSF) kurumlarına devredilen Bank Ekspres A.Ş 'den kullanılan ve bu güne kadar tahsil edilemeyen banka kaynağının tahsili amacı ile yaptıkları incelemede borçlu olduğunu tespit ettikleri Mustafa Sarıgül ve bankanın sahibi Korkmaz Yiğit'in de bulunduğu 9 kişi hakkında icra-i tatbikat başlattıklarını açıkladı. Belli ki Mustafa Sarıgül'ün bankaya borçlu olduğuna dair belgeler TMSF'ye yeni verilmiş. Kim vermiş? Büyük ihtimalle Korkmaz Yiğit vermiştir. TMSF'nin kamu alacağını tahsil edip batık bankalardan dolayı halkın sırtına yüklenen maliyetleri azaltmak için çaba sarf etmesini anlayabiliyorum. Ama be kardeşim moda deyimle bunun zamanlaması manidar değil mi? mahalli seçimlere iki ay kala mı aklınıza geldi Sarıgül'ün borcu? Hangi partiden, hangi siyasi görüşten olursa olsun durup, bekleyip seçim arifesinde adaylarla ilgili yolsuzluk, usulsüzlük ve buna benzer suçlamaların, iddiaların gündeme getirilmesi bana çok ahlaki gelmiyor. Bunun muhatabı ister iktidar ister muhalefet olsun yöntem yanlış. Gerçi bu konuda sicili en kötü olan lider Kılıçdaroğlu ama olsun. Kemal Bey her seçim öncesinde önüne gelen herkese hiç çekinmeden "hırsız" çamurunu rahat sürebilen birisi. Kemal Bey'in hiçbir yolsuzluk iddiası doğru çıkmadı, kanıtlanmadı. TMSF'ye, o ilgili bankaya borcu olabilir ama bunun seçim öncesinde gündeme taşınması sadece Sarıgül'ü seçmenin gözünde mağdur hale getirir. Bildiğimiz Sarıgül de bu mağduriyeti sonuna kadar kullanır. Bu durum onun rakibi olan Topbaş için haksız bir rekabet sonucunu doğurur. Sarıgül'ü beğenen, destekleyen biri değilim. İstanbul'u yönetebileceğine, seçimi kazanabileceğine de inanmıyorum. Ama yapılanı onaylamıyorum. Seçime iki ay kala bekletip bekletip yeni ileri sürülen hiçbir iddiaya da itibar etmeyin diyorum.
17 Aralık siyasi operasyonunu yapmak isteyen odaklara karşı hükümet inisiyatifi ele geçirdi ve bu operasyonu hem millet nezdinde hem de pratikte boşa çıkaracak tedbirleri aldı. Önümüzdeki hafta sonuna kadar HSYK ile ilgili düzenlemenin Meclis'ten geçeceğini tahmin ediyorum. Ondan sonra da hükümet yargı erkinin soruşturma, gözaltı ve inceleme aşamalarında yaptığı idari ve hukuki hataları,  usulsüzlükleri-ihlalleri engelleyecek bir dizi düzenlemeyi yargı reformu adı altında Meclis'e taşıyacak. O düzenlemeler de kanunlaştıktan sonra sanırım yargının tarafsızlığı daha da güçlenecek.
Herkes rahat olsun. Tanıdığımız, bildiğimiz Başbakan Erdoğan bilerek,  farkında olarak yolsuzluğa, usulsüzlüğe, hukuksuzluğa asla ve kat'a izin vermez, göz yummaz. "Benim evlatlarımdan bir tanesi bir yolsuzluğa karışsın, bir saniye yanımda tutmam, evlatlıktan reddederim" sözleri, Başbakan'ın helal-haram, rüşvet- yolsuzluk konularındaki hassasiyetini en iyi yansıtan sözler.
"11 yıldır Ak Parti'den kimse yolsuzluk-usulsüzlük yapmamıştır" iddiasında değilim. Ama Başbakan'ın bu konularda çok sağlam olduğu, haberi olması ve inanması halinde hiç kimseye göz yummayacağı konusunda iddialıyım. Bu nedenle 17 Aralık operasyonunun bir yolsuzluk operasyonu olduğuna asla ihtimal vermiyorum. İddiaların bir kısmı doğru olsa bile bu operasyonu planlayanların amacının yolsuzluğu ortaya çıkarmak değil seçim öncesinde iktidarı itibarsızlaştırmak, millet nezdinde "boğazlarına kadar pisliğe bulaşmışlar" algısı oluşturmaktır. Ama millet oyunu sezmiş, fark etmiş ve bozmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.