Umarım muhakemeye vakit kalmıştır

A -
A +

Aklına, vicdanına ve sağduyusuna itibar ettiğim siyasetçi bir arkadaşım ile 17 Aralık süreci üzerinde sohbet ediyorduk. Kendisi "Bu süreçte olup bitenlerden kim kazançlı çıktı, bu süreç kime-kimlere zarar verdi??Ona bakıp ondan sonra karar vermek lazım" dedi. Haksız değil, bu yanlış bir kıstas olmaz.
Bu süreçte önce sabit ve dar gelirli orta sınıf vatandaş zarar gördü. Çünkü faizler ve kur artınca herkes her şeye zam yaptı. Hepimiz, kısacası Türkiye zarar gördü. Bu sürecin bütçemize olan zararının 150 milyar doları bulduğu söyleniyor. Yabancı yatırımcı frene bastı. Küresel aktörler kırılgan olduğumuzu düşünmeye başladılar. İç sorunlarımıza daha fazla enerji harcamak zorunda kaldığımız için Irak, Suriye, İran ve Ukrayna'daki gelişmelere kayıtsız kaldık, yeteri kadar vakit ve enerji harcayamadık. Bu sürecin diğer kaybedeni demokrasi ve sivil siyasettir. Millet, iradesini temsil etmeyen, dışarıdan destekli bir güç devlet içerisinde kırk yıldır oluşturmaya çalıştığı bir paralel yapı sayesinde hükümete operasyon düzenledi. Siyasetçilerin yolsuzluklara bulaştığı, siyasetin kirli olduğu algısını millette uyandırmaya çalıştılar. 'Vesayet temiz, güvenilir, bürokrasi dürüst, siyaset kirli, siyaset güvenilmez ve pis'. Millette oluşturulmaya çalışılan algı bu. Siyasi partiler- muhalefet bu duruma isyan edip karşı çıkacağına fırsatçılık ve ilkesizlik yapıp bu durumu iktidar partisi aleyhine kullanmaya çalışıyor.
Bu?sürecin?asıl?kaybedeni, bu süreçte en çok zarar gören kesim ise muhafazakârlardır. Muhafazakâr-mütedeyyin insanlar, gruplar, dinî cemaatler bu sürecin en mağdur olanlarıdır. Yabancılar ve toplumun diğer sosyal kesimleri bu ülkenin?en az % 70'ini oluşturan muhafazakârların güç kavgası; iktidar kavgası yaptıklarını düşünüyor.
Çıkar-güç paylaşımı söz konusu olduğunda muhafazakârların birbirine düştükleri algısı oluştu. Oysa bu operasyonu yapanların, yaptıranların muhafazakârlıkla- Müslümanlıkla bir alakalarının olmadığını anlatmak ve buna insanları inandırmak çok zor. Solcular; komünistler, ateistler bayram yapıyor, zil takıp oynuyorlar. Türkiye kaybettiği halde, millet kaybettiği halde "Tayyip Erdoğan ve AK Parti zarar görsün de biz de zarar görmeye razıyız" diyen yeminli Erdoğan düşmanları ve AK Parti karşıtı koalisyon zevkten dört köşe rakı masalarında kutlamalar yapıyor. Hele hele Türkiye ve Tayyip Erdoğan karşıtı küresel aktörler ve bazı lobiler bayram yapıyorlar. Yukarıdaki tüm sonuçların doğmasına sebep olanlara yarın mahşerde Rabbim mutlaka hesap soracaktır. Herkes bu hesabı nasıl vereceğini düşünmeye başlasın. Yan yana secdeye duran; mümin kardeş sayılan insanların birbirlerine yaptıklarına bakıp kahroluyor insan. Tavanı bilmem ama tabanda insanların mümin kardeşliği çok şükür devam ediyor.
Bu süreçten en çok zarar gören kesimlerden biri de Hizmet Hareketi. Bu harekete gönül veren, safiyane bir şekilde bu hareket bünyesinde birçok hayırlı hizmete vesile olan sıradan birçok mütedeyyin insan olup bitene kahroluyor. Fitnenin nasıl başarıya ulaştığını anlamaya çalışıyor. Olup bitenlere, yapılanlara anlam veremiyorlar. Şoka uğramış gibiler. Bir yanda son 12 yılda Türkiye'ye çağ atlattıran; inanç-ibadet ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldıran, kendilerine çok yakın gördükleri ve her türlü desteği aldıkları bir Başbakan, diğer yanda hareketin üst yönetim kadrosu. Herkes şaşırmış durumda. Bu olup bitenler yüzünden hem Hizmet Hareketi'nin finans ve yardım kaynakları çok azalacak, hem de hayır-hasenat işleri çok zarar görecek. Eğer hareketin üst yönetimine ilişkin iddialar ispatlanırsa, Hizmet Hareketi ciddi zararlar görecektir. Umarım hâlâ durup düşünmeye, 'biz ne yaptık ne yapıyoruz, yaptıklarımız kimin işine yarıyor?' diye muhakeme etmeye vakit kalmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.