İnsanları suçlarken kırk kez düşünün

A -
A +
Seçim atmosferine tam olarak girdiğimizi söyleyebilirim. Seçmene; millet iradesine ve seçim sandığına itibar etmeyen; buralardan umudu olmayanlar her gün uyduruk belgeler, üretilmiş kasetleri piyasaya sürerek Türkiye'nin seçim atmosferini negatif olarak etkilemeye çalışıyorlar. İktidar partisi ve Başbakan Erdoğan ile ilgili "yolsuzluk yaptı bunlar" algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Ama tüm düzmece kasetlere, hayal mahsulü suçlamalara ve üretilen delillere rağmen millette böyle bir algı oluşmuş değil. Yeminli AK Parti ve Erdoğan karşıtları hariç toplumun büyük bir bölümü tanıdıkları, bildikleri Tayyip Erdoğan'ın akçeli işlere asla bulaşmayacağına inanıyor ve iddialara itibar etmiyor. Bu tespiti, yapılan kamuoyu yoklamaları da doğruluyor. Erdoğan karşıtı koalisyon, planladıkları algı operasyonunun amacına ulaşmadığını görünce hırçınlaşıyorlar. Piyasaya sürdükleri montajlı ses kayıtlarını artırıyorlar. Muhtemelen 20 Mart'a kadar artarak devam edecekler bu oyuna. Ama bu oyunda başarılı olamayacaklar. Toplum koalisyonun gerçek niyetini teşhis etti, onların elini gördü. Sanıyorum Mart'ın ikinci yarısında marjinal grupları; becerebilirlerse KCK'lıları ve Ülkücüleri sokağa çekip şiddet olayları çıkartacaklar ve seçimin şiddetin, baskının gölgesinde yapılmasını sağlayamaya çalışacaklar. Eğer bunda da başarılı olamazlar ise "Seçime hile karıştı" algısını oluşturmak ve YSK ile AB'nin bu algıya itibar etmesini sağlamak için her yol ve yöntemi kullanacaklar. Ama mitinglerde gördüğüm kadarıyla millet kendini bütün oyun ve tuzaklara hazırlamış.
Hükümet üyelerine ve onlarla bağlantılı olan insanlarla ilgili yolsuzluk iddiaları yargıya intikal etti. Birazcık muhakeme yeteneği olan herkes bu soruşturmaların bazı polis ve savcılar tarafından sadece kamu yararı düşünülerek masumane görevleri gereği açılmış soruşturmalar olmadığını biliyor. Öyle de olsa yargıya intikal etti ve yargı süreci devam ediyor. Yargı süreci tamamlanmadan soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal ediliyor, masumiyet karinesi ayaklar altına alınıyor. Siyasi liderler meydanlarda utanmadan, sıkılmadan birbirlerine "hırsız, başçalan, din-iman diyerek malı götürüyor" gibi çok ağır suçlamalarda bulunuyorlar. Yazıktır; ayıptır. İddianızı ispatlamakla mükellefsiniz. Hem bu insanlara haksızlık ediyorsunuz, hem de bu insanlara gönül veren milyonların kalbini kırıyorsunuz.
Bir taraftan yargı süreci devam ediyor, diğer taraftan bu ve benzeri tüm iddiaları araştırmak üzere dün Sayın Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdi. Bu iddialar boş çıkarsa bu insanların yüzüne, daha da kötüsü milletin yüzüne nasıl bakacaksınız? Sizin sıradan sözlermiş gibi sarf ettiğiniz bu sözler için insanlar ömrünü veriyor. İnsanların haysiyetini, şerefini on paralık edecek sözleri; sıfatları ve suçlamaları dile getirirken kırk kez düşünün. Bir iddiayı gerçekmiş gibi peşinen doğru kabul edip hüküm vermeyin. Bu hem yanlıştır hem de günahtır.
Henüz kanıtlanmamış iddialara sarılıp seçmenden oy isteyeceğinize;  projelerinizi, yapacaklarınızı, hedeflerinizi millete anlatarak, milleti ikna ederek sürdürün seçim propagandanızı. En katı AK Parti karşıtı bile, "İyi ama AK  Parti giderse memleketin yönetimini kime bırakacağız? Onun için bunların burnunu sürtelim ama bunlar ülkeyi yönetmeye devam etsin" diye düşünüyor. Umudunuzu AK Parti'nin tökezlemişine bağlamayın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.