İzmir modern bir köy

A -
A +
Geçtiğimiz çarşamba, "Ankara'nın Gündemi" programına AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ı konuk etmek üzere İzmir'e gittik. Havaalanından başlayarak kent merkezine kadar trafik âdeta kitlenmiş, neredeyse bütün yollar ve caddeler sular altında kalmıştı. Ben sanıyorum 1999'da ayrıldım İzmir'den. O zaman da İzmir'de iki damla yağmur yağınca kentte trafik kitlenir; evler, dükkanlar sular altında kalırdı. 14 yıldır altyapı, pis su ve yağmur suyu deşarjı- tahliyesi konusunda hiçbir şey değişmemiş. İzmir çukura yerleşik bir kent değil. Yerleşim birimlerinin büyük bölümü yamaçlarda olmasına rağmen kentin yağmura teslim olmasını anlamak zor. İzmir altyapı yatırımları konusundan 1994'te nerede kalmışsa maalesef aynı yerde duruyor.
Havaalanından Bornova'ya, Bornova'dan da Balçova'ya gittik. Gece Alsancak'ta yürüdük. Daha önce de belirttim, 14 yıl önceki İzmir'de neredeyse hiçbir değişiklik yok. Her şey yerinde saymış. Hükümet tarafından yapılan çevre yolu, bazı viyadükler ile Belediye tarafından yapılan birkaç tane alt geçit hariç neredeyse çivi çakılmamış. Yollar kötü; aynı yollar. Yol kalitesi hikâye. Yapılaşma rezalet. Çarpık yapılaşma; betonlaşma, yeşil alanların yetersizliğine bakılırsa İzmir maalesef modern bir köy. Bir zamanlar Akdeniz'in yıldızı diye adlandırılan İzmir bu durumu hak etmiyor. Ilıman iklimine, verimli topraklarına rağmen kentte kişi başına düşen yeşil alan miktarı 4 m2. Ankara gibi kurak İç Anadolu kentinde bu oran 17 m2. Bugün ülkemizin birçok ilçesinde bile modern çöp depolama ve ayrıştırma tesisleri olduğu halde İzmir'de hâlâ vahşi depolama yapılıyor. 2014 yılında İzmir çöpünü hâlâ vahşi depolama ile doğaya terk ediyorsa bu durum İzmir'in ne durumda olduğunu gösteren yeterli bir kıstastır. Ulaşımda sorun var; altyapıda sorun var, metro inşaatları yarım -yılan hikâyesine dönmüş- kent yeşilden yoksun betonlaşmış, ciddi çevresel sorunlar var, maalesef yoksulluk ve işsizlik diz boyu. İzmir'i Bostanlı'dan başlayıp, Karşıyaka, Alsancak ve Güzelbahçe'ye kadar uzanan 25-30 metrelik sahil bandından ibaret zannedenler göz boyuyorlar veya kendilerini kandırıyorlar. Bu şeritte yaşayan mutlu azınlık İzmir'in ancak yüzde 5'ini oluşturuyor. 50 metre içlere doğru gittiğinizde çıplak gerçeklerle yüzleşiyorsunuz. Peki, acaba merkezî hükümet İzmir'e merkezî bütçeden hak ettiği payı göndermiyor mu? Araştırdık, fazlasıyla gönderiyor ama bu mali kaynakların ne kadar doğru ve efektif kullanıldığı konusunda endişeler var. Yazık İzmir'e. Türkiye son 12 yılda yüzde yüz büyüdü. Kayseri; Bursa, Eskişehir, Konya, Antalya İzmir'i solladılar.
İzmirliler bilmelidirler ki rekabet olmayan bir yerde kalite olmaz, yarış olmayan yerde hizmet; değişim, gelişim olmaz. Her dönem CHP'den Belediye Başkanlığını kazanmak garanti ise, seçim "çantada keklik" ise seçilen Belediye Başkanı kendini niye yorsun, neden elini taşın altına koysun? Nasıl olsa seçilecek, çalışsa da çalışmasa da, yatırımı-hizmeti yapsa da yapmasa da. Seçim döneminde ideoloji öne çıkıyor ve insanlar gözü kapalı gidip oylarını CHP'ye atıyorlarsa neden kendini üzsün, keyfini kaçırsın Belediye Başkanı? Maalesef CHP ve ideoloji İzmir'i ve İzmirliyi esir almış durumda.
Hayat tarzına; giyim-kuşamına, yemesine-içmesine, gezmesine-tozmasına CHP dışında biri gelirse müdahale olur korkusuyla oluşturulan bu esaretle İzmir değişim ve dönüşümde nasibini alamamış. Bu propagandanın, bu algının doğru olmadığını İstanbul'da; Bursa'da, Antalya'da gördük. Bu CHP'nin sığındığı gerçek olmayan bir propaganda. İzmir ve İzmirliler esaretten kurtulup İzmir'i hak ettiği yere taşımalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.