Dışarıda yeni tuzaklar kuruluyor

A -
A +
Peygamber Efendimiz'in Miladi tarih itibari ile Nisan ayına denk gelen doğumu ile ilgili "Kutlu Doğum Haftası" 14-20 Nisan tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu yılki kutlamaların ana teması "Hazreti Peygamber, Din ve Samimiyet". Dün Ankara Arena Spor Salonunda Sayın Cumhurbaşkanının da katılımı ile ilk etkinlik düzenlendi. Sala ve salavat ile siyer anlatımı yapıldı. Kuran-ı Kerim okundu. Bugün de İstanbul'da Sinan Erdem Spor Salonunda Sayın Başbakan'ın da katılacağı bir etkinlik düzenlenecek. Birçok ilimizde 20 Nisan'a kadar bu etkinlikler devam edecek. Kutlu Doğum kutlu olsun. Kainatın en kıymetli, en hayırlı doğum gününü kutluyoruz. Bakın nereden nereye geldik. 2001 Türkiye'si ile bugün ki Türkiye'yi bir de inanç özgürlüğü konusunda kıyaslayın. Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşlarına kumpas ve tuzak kuranlara soruyorum; inanç özgürlüğü, inançların özgürce yaşanması konusunda Türkiye'nin 13 yılda kat ettiği olumlu mesafeyi inkar edebilir misiniz?
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini konu eden e-muhtıraları, bu etkinliklerdeki faaliyetleri ve söylemleri iktidar partisini kapatmak için gerekçe olarak iddianamesine koyan Cumhuriyet Başsavcılarını unuttunuz herhalde. Düşünün bugün aynı etkinliklere ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı vatandaşları ile birlikte katılıyor. Bugünümüze şükürler olsun. Bugünlere gelmemizde emeği olan herkesten Allah razı olsun. Bunun kıymetini bilmeyen nankörleri de Allahü Teala ıslah etsin, onlara akıl-fikir versin.
Anayasa Mahkemesi'nin Twitter  ve HSYK kararına iktidar kanadı sert tepki gösterdi. Şahsen yüce mahkemenin Twitter konusunda aldığı karar benim de içime sinmedi. Ama HSYK konusunda aldığı kararı manidar ve maksatlı bulmak biraz ileri bir yorum olur. 17 Aralık'tan sonra Hükümet, HSYK yasasında değişiklik yaptı. Bu değişiklikleri yapmak zorundaydı. HSYK yanlış istikamete doğru gidiyordu. Yasal değişikliklerle bu kurumun hukuk dışı saiklerle hareket etmesinin önüne geçildi. Ama bu yasal değişiklikte Adalet Bakanı'na yeni yetkiler veren bazı maddelerin AYM'den döneceğini herkes biliyordu. Bu değişiklikteki amaç paralel yapının buradaki etkinliğine son vermekti. Atamalarla bu yapıldı. AYM'nin iptal hükümleri geriye yürüyemeyeceği için yapılan atama ve işlem zaten değişmeyecek. Kısacası amaç hasıl oldu. Bırakın içeride olup biteni, dışarıda birileri Türkiye'yi kuşatmaya çalışıyor. Biz dikkatimizi birazcık dışarıda olup bitenlere verelim.
17 Aralık-25 Aralık, olmadı 25 Mart o da olmadı. Hiçbirinden sonuç alamayan aktörler ve onların Türkiye'deki maşaları yeni kumpaslar peşindeler. ABD'li gazeteci Seymour Hersh çıkıyor, "Suriye'de isyancılara sarin gazının, Türkiye'den gönderildiğine ilişkin" iddialar içeren makale yazıyor.  Türkiye'deki birçok gazete bu makaleyi günlerce çarşaf çarşaf yayınlıyor. Ardından başka bir ekonomist Türkiye ekonomisi için "kırılgan" yorumunu yapıyor. Bir Alman Vakfı, Türkiye'yi özgürlükler konusunda neredeyse dünya sonuncusu ilan ediyor. Ardından bir İngiliz yazar Erdoğan'ın Orta Doğu'nun "güçlü adamı" modelinden "sıradan bir diktatöre" dönüştüğünü yazıyor. Bizim candaş medya bunu da çarşaf çarşaf yazıyor. Amerikalılar bu yıl gündemde olmamasına rağmen sözde Ermeni Soykırım tasarısını gündeme getiriyorlar. Birileri ekonomik görüntü notumuzu düşürüyor. Derecelendirme kuruluşu Moody's yüzde 45.5'luk seçim sonuçlarını görmezden gelerek siyasi riske dikkat çekiyor. Başbakan Erdoğan'ı sandıkta deviremeyenler yeni çareler arıyorlar. Dışarıda kurulmaya çalışılan yeni tuzaklara dikkat etmeliyiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.