Huzurlu bir hafta

A -
A +

Haftanın ilk günü AK Parti ve CHP tarafından 4 eski bakanla ilgili verilen soruşturma önergeleri Meclis'te görüşülecek. Görüşmeler AK Parti'nin verdiği önergeyle başlayacak. 10 saate yakın sürmesi beklenen oturumun sonunda gizli oylama ile soruşturma komisyonu kurulup kurulmayacağına karar verilecek. AK Parti Grubundan aldığımız izlenim soruşturma önergesinin kabul edileceği yönünde. Mahkeme gibi çalışma yetkisi bulunan komisyon kurulsun, bu iddialar incelensin. İncelemenin sonuçlarına da herkes saygı göstersin. Günahı-suçu olan cezasını çeksin, iftiraya-kumpasa kurban edilmek istenenler varsa da aklanıp işine-gücüne baksın. AK Parti cephesi tüm iddiaların soruşturulmasını, incelenmesini istiyor. Partinin hiçbir üyesi bu iddiaların partinin sırtına yapışmasını istemiyor.
Bu görüşmenin dışında TBMM'nin bu hafta sakin bir gündemi var. Bazı uluslararası sözleşmelerin kabulünün dışında Meclis gündeminde bir şey yok. Hafta sonunda AK Parti Grubunun Afyon'da istişare toplantısı var. Bu toplantının en önemli gündem maddesi 10 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek ve kendisinin aday olup olmayacağına karar vermek için şu ana kadar tüm istişare mekanizmalarını işletti. Son istişareyi hafta sonunda Afyon'da milletvekilleri-bakanlar ve partililerle yapacak. Ondan sonraki hafta da kararını kamuoyu ile paylaşacak.
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün "Sayın Başbakanla biz kendi aramızda bu konuları konuştuk. Günü gelince de yapılacak açıklamaları duyarsınız" sözleri Başbakanın Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve adaylık konusunu Sayın Gül ile istişare ettiğini gösteriyor. Anladığım kadarıyla Başbakan Sayın Gül'e, "Parti teşkilatı, tabanımız, arkadaşlarımız aday olmamı istiyorlar. Adaylığım konusunda herkes çok istekli ve ısrarcı benim de isteğim var ama henüz karar verebilmiş değilim. İstişarelerime ve değerlendirme yapmaya devam ediyorum" demiştir. Sayın Gül'ün, Başbakanı adaylık için teşvik ettiğini, aday olmasını istediğini tahmin ediyorum. Ancak bu görüşmede Sayın Cumhurbaşkanının, Başbakanlık düşünmediğini de Tayyip Bey'e aktardığını değerlendiriyorum. Abdullah Bey başından bu yana Putin-Medvedev modeline karşı çıkıyordu. Onlar böyle düşünse de, tereddütler geçirseler de milletin ekseriyetinin gönlünde yatan Tayyip Bey'in Devlet Başkanı olması, Abdullah Bey'in de partinin başına geçip herkese ağabeylik yapması. Henüz çok erken ama sanki Abdullah Bey Cumhurbaşkanlığından sonra Başbakanlık düşünmüyor gibi. Tayyip Bey'in karar verici olduğu işlerde daima sürpriz olma ihtimali vardır. Ancak ben Tayyip Erdoğan'ı sevenlere, ona saygı duyanlara, ona etki edenlere sesleniyorum; "Ne yapın edin kendisini ikna edin. Mutlaka devlet başkanlığına aday olsun."  Bu, millet arzusudur. Tayyip Bey isteğe aykırı bir karar vermemelidir...
***
Maliye Bakanlığı en çok vergi beyan eden ilk 100 mükellefi açıkladı. İlk 100'e girenleri kutluyorum. Harika bir onur. 2013 listesini 2001 yılı ile karşılaştırdım çok fazla fark yok. 2001'deki listenin başlarında Aydın Doğan, Semahat Sevim Arsel, Suna Kıraç, Nihat Gürel, Turgay Ciner, Murat Ülker, Şarık Tara, Demir Sabancı ve Deniz Şahenk var. Bugünkü listede de Uzanlar hariç o günkü isimlerin neredeyse hepsi var. O tarihlerde ilk 20'de çok gözüken Koç'lar bugün ilk sıraları dolduruyor. Bu tablo bize Türkiye'de son 13 yıldır sermayenin el değiştirmediğini gösteriyor. AK Parti'nin 13 yıllık iktidarında, iktidarla arası iyi gözükmeyen iş adamlarının servetlerini katladıkları görülüyor. Bu tablonun sonucu şudur; büyük sermaye sahibi beyaz Türkler Tayyip Bey'i sevmeseler de iktidarından en çok onlar nemalandılar. Türkiye'de sermaye birikimi biraz el değiştirmedikçe, bu tekel devam ettiği sürece Anadolu'nun yönetimi ortaklığı hep bıçak sırtında olacaktır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.