Sakin diplomasi

Musul Başkonsolosluğumuzda bulunan 49 görevli ile 31 tır şoförümüzün IŞİD tarafından alıkonmasının üçüncü günü. Olayın meydana geldiği andan itibaren Türkiye bütün imkânlarını seferber etti. Türkiye, ne yapacağı kestirilemeyen bir terör örgütünün elinde rehine durumunda bulunan vatandaşlarının can güvenliğini ön planda tutuyor. Bu nedenle sabırlı ve sakin bir diplomasi yürütüyor. Muhalefetin tüm tahriklerine rağmen hükümet sükûnetini koruyarak hareket ediyor. Başbakan Erdoğan, "Birinci önceliğimiz vatandaşlarımızın can güvenliği. Soğukkanlı, sabırla, diplomatik yollarla bu işi yürütüyoruz. Onları sağ salim evlerine ulaştıracağız. Kimsenin burnu kanamasın da geç olsun" diyor. Türkiye, Musul'un önde gelen aşiret liderleri ve kanaat önderleri ile temas kurup bunlardan yardım alıyor. Başkonsolosluk personelinin Musul Valiliğinde tutulduğu ve sağlık durumlarının iyi olduğu haberleri geliyor.
Burada önemli olan rehin tutulan tüm vatandaşlarımızın burunlarının kanamadan kurtarılmasıdır. Kimsenin dolduruşuna ve tahrikine aldırmadan, duygularla değil akılla hareket edilerek mevcut çabalar ısrarla sürdürülmelidir. Unutmayın Lübnan'da bu şekilde rehin alınan pilotlarımızı sabırlı ve kararlı diplomasi sayesinde 71 gün sonra kurtarabilmiştik.
IŞİD bugüne kadar aldığı rehinelerin büyük bölümünü katleden aşırı radikal bir örgüt. Aceleye gerek yok. Ama IŞİD'in Türk vatandaşlarına zarar verebilecek bir seçeneğe yöneleceğini sanmıyorum. IŞİD şu anda diplomatlarımız sayesinde, Türkiye sayesinde dünyaya reklamını yapıyor.
Eski Baas'çılardan da destek alarak Irak'ın orta kesiminde Sünni federal bir yapı kurmak isteyenler IŞİD'le iş birliği yapıyorlar. Özerk bir Sünni federal yapı arzuluyorlar. Ama bu bölgelerde petrol olmadığı için Irak'ta Musul'u, Suriye'de Rakka'yı ele geçirdiler ve bu federal yapıya dahil etmek istiyorlar. IŞİD'in en azından şu anda Türkiye'ye yönelik bir planı-programı yok. Suriye'de Esad'ın diktatörce uygulamaları, Irak'ta Maliki'nin mezhepçi politikaları maalesef IŞİD'e Sünni desteği verilmesinde etkili olmuştur.
Eğer iddia edildiği gibi IŞİD militanları Kerbela ve Necef'e yönelirse işte o zaman korkulan olur ve Irak'ta mezhep çatışması başlar. Şii lider Sistani'nin IŞİD militanlarına karşı silahlanma çağrısında bulunduğu bir dönemde Irak kan gölüne döner.
Hepimiz sakin olalım, kimse hükümeti tahrik etmeye kalkmasın. Bu iç politikaya alet edilecek bir sorun değil. İnsanlarımızın canı söz konusu. Diplomasinin tüm imkânları kullanılarak sonuca ulaşılmalı. Ayrıca Irak'ta on binlerce vatandaşımız var. Onların da can güvenliği söz konusu. Biz kimseyle kötü olmak, kavga etmek zorunda değiliz. Aklımızla hareket edelim.