Herkese ilk lâzım olanlar

A -
A +
İnanan kimseye, mü'min denir. İmânın devâmlı olması lâzımdır. Bunun için, küfre yani îmânın gitmesine sebep olan şeyleri yapmaktan sakınmalıdır.

Kadın, erkek her insan için ilk lâzım olan şey, Kelime-i tevhîdi söylemek ve bunun mânâsına inanmaktır. Kelime-i tevhîd; "Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah"tır. Bunun manâsı;
"Allahü teâlâ vardır ve birdir. Muhammed aleyhisselâm ise, Onun Peygamberidir" demektir. Buna inanmaya, imân etmek ve Müslümân olmak denir. İnanan kimseye, mü'min ve Müslümân denir. İmânın devâmlı olması lâzımdır. Bunun için, küfre yani îmânın gitmesine sebep olan şeyleri yapmaktan, kullanmaktan sakınmak lâzımdır.
Kur'ân-ı kerîm Allah kelâmıdır. Allahü teâlâ, Cebrâîl aleyhisselâm ismindeki melek ile, Kur'ân-ı kerîmi Muhammed aleyhisselâma göndermiştir. Kur'ân-ı kerîmin kelimeleri Arabîdir. Kur'ân-ı kerîmdeki Arabî kelimeler, Allahü teâlâ tarafından dizilmiş âyetler hâlinde, harf ve kelime olarak gelmiştir. Bu harf ve kelimelerin mânâsı, kelâm-ı ilâhîyi taşımaktadır. Bu harflere, kelimelere, Kur'ân denir. Bu kelâm-ı ilâhî olan Kur'ân mahlûk, yaratılmış değildir. Allahü teâlânın başka sıfatları gibi ezelî ve ebedîdir.
Cebrâîl aleyhisselâm her sene bir kerre gelip, o âna kadar inmiş olan Kur'ân-ı kerîmi, Levh-il mahfûzdaki sırasına göre okur, Peygamber efendimiz de tekrar ederdi. Âhırete teşrîf edeceği sene, iki kere gelip, tamâmını okudular. Peygamber efendimiz ve Eshâbın çoğu, Kur'ân-ı kerîmin tamâmını ezberlemişlerdi.
Peygamber efendimizden sonra, halîfe hazret-i Ebû Bekir, ezber bilenleri toplayıp, yazılı olanları getirtip, bir heyete bütün Kur'ân-ı kerîmi yazdırdı. Böylece Mushaf denilen bir kitâp meydâna geldi. Otuzüçbin sahâbî, bu mushafın her harfinin tam yerinde olduğuna söz birliği ile karar verdi.
Muhammed aleyhisselâmın sözlerine Hadîs-i şerîf denir. Bunlardan, mânâsı Allahü teâlâ, kelimeleri Muhammed aleyhisselâm tarafından olan hadîs-i şerîflere, Hadîs-i kudsî denir.
İnsana ikinci lâzım olan şey, kalbini temizlemektir. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir ki buna gönül denir. Din kitâplarında yazılı olan kalb, bu gönüldür. İnanan ve inanmayan da bu kalbdir. İnanan kalb, temiz, inanmayan kalb ise, pistir, ölüdür. İbâdet yapmak, bilhâssa namaz kılmak ve istiğfâr söylemek kalbi temizler. Harâm işlemek, kalbi bozar. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Çok istiğfâr okuyunuz! İstiğfâr duâsı okumaya devâm edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur. Hiç ummadığı yerden rızıklandırır.) İstiğfâr, Estağfirullah demektir.
İslâm dîninin bildirdiği din bilgileri, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarında yazılı olan bilgilerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân ve İslâm bilgileri arasında, mânâları açık olan âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden birine inanmayan Kâfir olur. Mânâsı açık olmayan nassları yanlış tevîl ederek, yanlış inanırsa, kâfir olmaz. Fakat, Ehl-i sünnetin doğru yolundan ayrıldığı için, bunlara Bid'at ehli veyâ dalâlet fırkaları denir. Yetmişiki türlü dalâlet fırkası vardır...
Netice olarak, Allahü teâlânın emirlerinden, inanılacak bilgilere imân, yapılacak olanlara farz, sakınılacak olanlara harâm denir. Farz ve harâmların tamamına ise, İslâmiyet denir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.