Affedilmek için, affetmeli

A -
A +

Müslümanların hatalarını görmemek, onlara kin tutmamak ve kusurlarını affetmek lazımdır. Allahü teâlânın bizi affetmesini istiyorsak, biz de Onun kullarını affetmemiz lazımdır.
Affetmek, büyüklüğün alâmetidir ve Allahü teâlânın sıfatlarındandır.  Kişinin, kendisine karşı yapılan hata ve kusurları bağışlamasına, affetmek denir. Herhangi bir kimsenin, hakkını almaya gücü yettiği halde, o kimseyi affetmesi iyidir. Çünkü hakkını almaya gücü varken affetmek, nefse daha güç gelir. Hadîs-i şerîfte; (Mûsâ aleyhisselâm: Yâ Rabbî! Kullarının en kıymetlisi kimdir? diye sorunca; gücü yettiği zaman affedendir, buyuruldu) buyurulmuştur...
Zulmedeni affetmek merhametin, kendisine iyilik etmeyene hediye vermek ihsânın, kötülük edene ihsânda bulunmak da, insanlığın en yüksek derecesidir. Bu sıfatlar, düşmanı dost yapar...
Zâlimden hakkı kadar geri almak, adâlet olur. Fakat gücü yettiği hâlde affetmek, güzel ahlâktır. Resûlullah efendimiz, bir kimsenin zâlime bedduâ ettiğini görünce; (İntisâr eyledin! Affeyleseydi, daha iyi olurdu) buyurmuştur. Bir hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki: (Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra on bir defa ihlâs sûresini okuyan, kâtilini affederek ölen.)
Resûlullah efendimizin mübârek torunu hazret-i Hüseyin, bir gün misâfirleri ile sofrada oturmuşlar yemek yiyiyorlardı. O sırada kölesi bir kap sıcak yemekle gelirken ayağı yere takılıp, elindeki yemeği hazret-i Hüseyin'in mübârek başına döker. Hazret-i Hüseyin, terbiye maksadı ile kölesinin yüzüne sertçe bakınca, kölesi, Âl-i imrân sûresinin 134. âyet-i kerimesindeki; (Gadab etmezler) meâlindeki kısmını okur. Hazret-i Hüseyin;
-Gadabımı terk ettim, buyurunca, kölesi, âyet-i kerimenin; (İnsanlardan kusûrlu olanları affederler) meâlindeki kısmını okur. Hazret-i Hüseyin;
-Affettim cevabını verince kölesi, âyet-i kerimenin; (Allahü teâlâ ihsân edenleri sever) meâlindeki kısmını okur. Bunun üzerine hazret-i Hüseyin;
-Allah için seni kölelikten azâd ettim, istediğin yere gidebilirsin, buyurur...
Netice olarak Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını affedicidir. Müslümânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini affetmelidir. Müslüman, Allahü teâlâ katında kıymeti olan ve Onun sevdiği insan demektir. Bunun için Müslümanların hatalarını görmemek, onlara kin tutmamak ve kusurlarını affetmek lazımdır. Allahü teâlânın bizi affetmesini istiyorsak, biz de Onun kullarını affetmemiz lazımdır. Yani, affedilmek için affetmek lazımdır. Affetmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Ahmed Rıfâî hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Kızdığın zaman affa sarıl. Çünkü affetmek sûretiyle yapacağın hatâ, cezâ vermek sûretiyle yapacağın hâtadan daha iyidir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.