SOSYOLOJİ'K TAHRİBAT!..

A -
A +
Değerli gönül dostu Numan Aydoğan Ünal Bey aradı; telefonun diğer ucunda hayli dertliydi. Kendisine liselerde okutulan bir sosyoloji kitabı intikal etmiş. İncelemiş ve bizi aramış. Rica ettim. Kitap geldi. Okudum ve beynimden vurulmuşa döndüm. 
Kapağında "sosyoloji" yazan ve M.E.B meşaleli logo olan bir ders kitabı. İki yazarlı. Yazanlar, üstelik de  sosyolojiyi tarif etmekte de acze, sefalete düşmüşler. Dil, tarif edilemeyecek kadar berbat. Kurbağaların vraklaması, bu kitaptaki Türkçe'ye göre bir şiir, bir destandır. Asla ihmali mevzubahis olamaz, asla taviz verilemez ama haydi diyelim ki Türkçesinden vazgeçtik. Fakat felaketin asıl cinayet çapına ermişi de var. Bu güya sosyoloji kitabında din, baskı unsuru olarak, muamma olarak gösterilmekte.
Hangi maksada hizmet ettiği meçhul 975-11-2523-5 ISNB numaralı bu çalışmanın kayıtlarından 2006'dan beri talebelerin zihnini bulandırdığı anlaşılıyor.
AK Parti iktidarı ve bu kitap!
AK Parti MEB/Milli Eğitim Bakanlığı ve bu kitap?
İnanılması çok zor bir tezat!
Birkaç iktibas yapabiliriz:
e-Din Birliği: Genel olarak din, "insanların anlayamadıkları, karşısında güçsüz kaldıkları doğa ve toplum olaylarını, tasarladıkları doğaüstü, gizemsel nitelikli güçlerle açıklamaya yönelme" olarak tanımlanabilir. Diğer etkenlerde olduğu gibi aynı dinî inanca sahip insanlar arasında bir yakınlık ortaya çıkar. Bu yakınlaşma doğal olarak benzer davranışlara neden olur. Böylece din, millî varlığı şekillendiren etkenlerden biri hâline gelir.  
Yukarıdaki paragrafı, kitabın 96. sayfasından aynen aldık. Tırnak içindeki iddiaya lütfen dikkate diniz. Buna göre Allah, Peygamber, vahiy reddolmaktadır. Din -hâşâ- insanların tasarladığı ve "doğaüstü gizemsel nitelikli güçlerle açıklamaya  yöneldiği" bir muammadır.
Bu sözde kitap, Türkiye MEB müfredatında okutulmaktadır. Bu vatanda dinin adı ise İslamiyettir. Kaldı ki hiçbir semavî din bu şekilde tarif edilemez. Buna rağmen bu kitabı yazan kimseler, dinimize hakaret etmekte, MEB da gençleri, bu kitaptan sorumlu tutmaktadır.
165. sayfadaki bir okuma parçasından:
"....engizisyon silahı elinden alınan kilise sonunda dinsel işlevini ön plana çıkarmak, asıl kimliğine dönmek yoluna gitmiştir. Bu olumlu gelişmenin Gazâli'nin "Felsefeye Yıkım" çağrısıyla, ussal ve eleştirel düşünceye kapılarını kapatan İslam dünyasında yankı bulması bir yana, Atatürk'ün çağdaş uygarlığa yönelik devrimlerine karşın ülkemizde bile kitlesel olarak yeterince algılandığı söylenemez."
Ne denmek istendiği açık-seçik bellidir. Ayrıca satır satır izaha gerek yok. Korkunç bir İslam, ecdat ve mazi düşmanlığı yapılmakta.
İmamı Muhammed Gazali gibi dünya tarihinin gelmiş geçmiş en soylu kafalarından birine saldıran bu zavallılar, hakşinas görünmek için 43. Sayfada  "İbni Haldun doğu düşüncesinde parlak bir  istisnadır" diye yazmaktalar. Aslında burada da hinlik var. İbni Haldun'un sosyolojinin kurucusu olduğu kaydedilmediği gibi O'nu doğu düşüncesiyle sınırlayarak över gibi yapıp yine ikinci sınıf saymaktalar. Onlara göre İslam dünyasında hiçbir ilim adamı çıkmamış, ama; nasılsa istisnaî olarak İbni Haldun yetişmiştir. Aynı özürlü mantık, 219. sayfada da Ayasofya'nın cami olduğu dönemde diğer kültürlerin yok sayıldığı iftirasını atmaktadır.
Bu bir tomar kâğıdı buraya aynen aktaramayız.
MEB, bu kitabı acilen geri çekmeli ve bu vesileyle bütün sosyal ilimler ders kitaplarını inceden inceye elden geçirmelidir. Belli ki birileri hile veya rüşvetle böyle bir tahribata geçit verme ihanetini işlemişler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.