Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Ahiretini düşün akrabayı unutma

Düzenleyen:
Ahiretini düşün akrabayı unutma

Ramazan Haberleri

Sevabı en tez verilen iyilik sılayırahimdir, cezası en tez verilen kötülük ise zulüm ve [salih] akrabalarla alakayı kesmektir. [Hadis-i şerif]

Adam Alzheimer olan eşini el üstünde tutuyor toz kondurmuyor. Demişler ki boşuna çabalıyorsun o seni tanımıyor.
- Evet ama ben onu tanıyorum.
Sıla “vasale” kökünden geliyor, vasıl olmak. Kime nereye? Rahim... Kan bağı olan akrabaya. Tersi “kat’ü’r-rahim”dir ki, buradaki kat da “kataa” (kesmek) fiilinden geliyor.
İrtibatı kesmek.
Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yetim idiler malum, anne ve babalarını göremediler. Ancak Hudeybiye umresinde Ebva’ya (Âmine Validemizin kabrine) uğradılar, hem ağladılar, hem ağlattılar. 
Validelerini kaybettiklerinde ona Ümmü Eymen adlı bir köle bakar. Ona “Anneciğim” der ve fevkalade hürmet ederler. 
Hazreti Hatice Annemizin hediye ettiği Zeyd de (Rqradıyallahu anh) bir köledir. Babası arayıp tarayıp izini bulur. Efendimiz serbest bırakırlar ama o ayrılmaz. Hürriyet, ona (sallallahü aleyhi ve sellem) köle olabilmektedir zira. 
Düşünebiliyor musun Zeyd’in oğlu Üsame yüzü suyu hürmetine âlemlerin yaratıldığı Habibullah’ın evinde ve elinde büyüyecektir. Aynen torunları gibi... Ne büyük ikram ama...
Efendimiz, Ebu Talib’in hanımı Fatıma bint-i Esed (Hazreti Ali’nin annesidir) vefat ettiğinde Ey annem! Buyururlar. “Allah sana rahmet eylesin. Zira sen annemden sonra annemdin, kendin aç kalır beni doyururdun. Kendin giymez, bana giydirirdin. Güzel ve nefis yiyeceklerden nefsini alıkoyar onları bana yedirirdin. Böyle yapmakla Allah’ın rızasını ve ahiret yurdunu arzu ederdin!”
Efendimiz, Amcası Ebu Talib’in de hatırlarını yapar. Nitekim geçimi zorlaştığında oğlu Ali’yi evine alıp, evladı gibi bakar.  
Enes bin Malik (radıyallahu anh) getir götür işlerini yapsın diye annesinin Efendimize bağışladığı bir çocuktur. O da aileden olur âdeta. Efendimiz yemeğe davet edildiklerinde Enes’i de yanlarına alırlar. Efendimizin duasına kavuşur 113 yaşına kadar yaşar, 80 torununun başını okşar. 
Efendimiz, sütannesi Halime-i Sa’diyye’ye anneciğim der, oturduğu yere abasını serer. Hazreti Halime’nin sıkıntıya düştüğü zamanlar olur, Hazreti Hatice ona küçük bir servet bağışlar. 
Fahr-i âlem, Hevazinli esirler arasında sütkardeşi Şeyma’yı görünce abasını yere serip oturtur ve “dilersen bizimle kalabilirsin” der ona. Yurduna dönmek isteyince koyunlar develer ihsan eder.  Şeyma döndüğünde İslam’ı seçecektir, zaten Efendimizi çocukluğunda da kırmamıştır asla.    
Fahr-i âlem yine sütannelerinden Süveybe Hatun’u da (Ebu Leheb’in kölesiydi) arar sorar, yanına eli boş gitmez.
Efendimiz hanımlarına da nazik davranır,  şefkatle muamele ederler. Hatice Validemizi öldükten sonra da hayırla anarlar. 
Efendimiz amcalarından Hazreti Hamza ve Abbas’ı da (radıyallahü anhüm) sıkça ziyaret eder. Onların çocukları Abdullah ibni Abbas ve Cafer-i Tayyar’ı evladı gibi sever bağrına basar. 
Hazreti Esma babası Hazreti Ebûbekir’in cahiliyet yıllarında boşadığı annesini aramak hususunda mütereddittir. Çünkü annesi iman etmemiştir daha. (Sonra iman etti)
Efendimiz “aramasını ilgilenmesini” emir buyururlar. 
Ki biz mümin ve mümine olan ebeveynimizi başımızda taşısak yeri var. 
Bir defasında sordular: Size dünya ve ahiret ehlinde görülebilecek en güzel ahlakın ne olduğunu söyleyeyim mi?
- Nedir ya Resulallah?
- Senden uzaklaşana ulaşman, senden esirgeyene vermen ve sana kötülük edeni affetmendir!
Biri gelip akrabalarından şikâyet eder: “Efendim ben ziyaret ediyorum, onlar sırt çeviriyorlar. Ben nezaketle davranıyorum onlar kırıcı oluyorlar...”
- Eğer dediğin gibiyse de kârlı çıkacak olan sensin, bu tavrını sürdürdükçe Allah’ın yardımı seninledir. 
Batı kültüründe 18 yaşını dolduran evden çıkar, hayatını yaşar. Düşünün karı kocanın bile cüzdanları ayrıdır, lokantada ayrı hesap ister, evin masraflarına kullandıkları kadar katılırlar. Yaşlılar bedbahttır, kapıları çalınmaz. Büyük şehirler, apartmanlar, site hayatı... İş, güç, kariyer, para... Bayramlarda kalabalıklar tatil yolunda... 
Peki üstümüzde hakkı hukuku olanlar? Bırak ve kaç, bu kadar kolay mı? Artık sadece düğünlerde taziyelerde karşılaşır olduk dostlarla. 
Liselilerle yapılan bir ankete göre yüzde 40’ı son üç yıldır memleketine gitmemiş. Dedesini ninesini görmemiş. Ama başı sıkışınca akrabaya koşanların nispeti yüzde 88, o başka... 
Eskiden mahalleli diye bir tabir vardı, sokağın abileri olur, kolay mı dokunsunlar sana. Komşu teyze burnunu siler, düğmeni ilikler, doyurur, yatırırdı icabında.
Almaya değil vermeye gönüllü olunca...

Ahiretini düşün akrabayı unutma

Bu da onların  ‘akıllı tahta’sı

Bırakın akıllı tahtaları Sudan’ın çoğu bölgesine elektrik dahi uğramış değil. Oradaki medreselerde eğitim eski usül, akıllı tahtaları da yüzlerce yıl ötesinden geliyor. Kâğıt kalem olmadığından değil, bu bir gelenek... Dizlerine tahtalarını yerleştiren öğrenciler, mürekkeplere batırdıkları kamıştan kalemlerle ayetleri yazıyor. Çocukların kullandığı tahtalar işi bittiğinde yıkanıyor. Ama suyu ayak altına dökülmüyor, hususi kuyucuklarda toplanıyor...

Düzenleyen:  - Ramazan
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...