Final dediğin böyle olur...

A -
A +
Bir kere Dünya Kupası finali gibi bir durumda üç-beş satır fikir ve duygu yazma şansı, sinemanın Oscar törenini en ön sıradan izlemek gibi bir şeydir...
Sağ olsunlar bana da yer ayırdılar...
Maç başlamadan önce ortada asılı duran en büyük merak konusu, 'Messi ağlayacak da, sevinçten mi yoksa üzüntüden mi' şeklindeydi...
Ve o Messi 45 dakika tamamen 'oynamasa da olurmuş' durumundaydı...
'Patlamış mısır' özelliği taşıyan dünyadaki en önemli isim formasını gezdirdi 45 dakika...
Bunun dışında rakibin savunmasına hiç baskı uygulamayan Arjantin, ikinci bölgedeki amansız presi ve savunmadaki agresif tutumu sebebiyle çok iyi direndi. Adeta maçı kilitledi...
Üstelik bir zorunlu değişiklik ve iki de sarı kart durumunda kalan Almanya, maçın sonlarını biraz daha riske atmış gibiydi. Üstelik en iyi adamı sağ geride savunma yapan Boateng olunca  sorgulanan taraf da Almanya oldu ilk yarının sonunda...
İkinci yarıda bir değişiklikle öne iki oyuncu yaslayan Arjantin dümeni eline aldı. Egemenlik kurdu ve şansını daha fazla zorlayan taraf oldu. 
70'lerde golsüzlük vardı ama maç satranç kıvamında oynanıyor ve bine tatmin ediyordu.
Ne zamanki 80 oldu, maç da 'atan alır' oldu...
Sonu geldikçe maç da çılgın bir hal aldı ve bir uzatmaya hazırlamıştık kendimizi...
Uzatmaya kaldığımızda şunu düşündüm; 'Bu maçı biri çıkıp ezerek kazansa bu kupaya yakışmazdı...'
0-0'dı ama ben doymamıştım ki...
Uzatmalar da bana yetmedi. Biliyorum artık gerisi 'lotarya' ama ben bu kupayı ömrüm yettiğince konuşacağım ve o nedenle her anını yazıyorum bir kenara...
Ve kupayı ortadan kırıyorum ikiye, büyük parçasını Messi ve arkadaşlarına, kalanını da Boateng ve arkadaşlarına veriyorum...
Uzatmanın ikinci yarısında gelen golü de geçerli saymıyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.