AĞZINIZIN TADI BOZULMASIN

A -
A +

Bugün yaşattığımız,14 bin yıllık derinliğin üstüne kurulu muhteşem Türk mutfağına, her bireyin inanması ve önem göstermesi gerek. Anadolu insanları sevdiklerine ‘Ağzınızın tadı bozulmasın’ der. Lütfen bu tadı unutmayalım unutturmayalım.

Her şey burada başladı dersek abartmış olur muyuz, kesinlikle hayır. Evet GASTRONOMİ tarihinden bahsediyorum elbette. Hep söylerim lezzeti anlamak en basit şekliyle lezzeti oluşturan ürünlerin yetiştirildiği toprakları ve yetiştiren insanları tanımaktan başlar. Saklama incelikleri, pişirme usulleri, sunuş biçimleri ve o yemek için kurulan sofra ile son bulan bu törensel döngü insanlar var olduğundan bu yana değişerek, gelişerek süregelmiştir.

Ülkemiz açısından baktığımızda Anadolu’yu doğru anlamanın en iyi yollarından birisidir mutfak kültürü, çünkü Anadolu’da mutfak kültürü hayatın kendisidir. Orta Asya’nın yalın yemekleri, binlerce yıllık bir coğrafyanın birikimi ile kucaklaşmış, daha sonrasında Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde zenginleşmiş, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte günümüz “TÜRK MUTFAĞI” hâlini almıştır. Mutfaklar zaman içinde evrim geçiriyor ve derinleşiyor, kimi zaman sahipsizlik ile kayboluyor. Adını ne koyarsanız koyun bugün yaşattığımız TÜRK MUTFAĞI 14 bin yıllık bir derinliğin üstüne kurulu. Coğrafyamızın bulunduğu konumu ve zengin kültüre sahip komşular ile etkileyici bir zenginlik.

İNANILMAZ BİR DENGENİN FORMÜLÜ

Anadolu pek çok kültürün beşiği olmuş. Bu medeniyetlerin en çok iz bırakanlarından biri Selçuklu Devleti olmuş. Selçuklular Orta Asya’dan getirdiği zenginlikleri komşu mutfaklarla harmanlayarak sade, ancak derin bir mutfağı miras bırakmışlar. Selçukluların Orta Asya’dan başladığı yolculuğu süresince uğradığı her yerden mutfak geleneğine kattığı değerlerle birlikte şekillenen mutfak kültürleri, eşsiz bir harmoni olmanın yanı sıra zıtlıklar içinde inanılmaz bir dengenin de formülü.

Bu formülü miras olarak alan Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde barındırdığı çok halklı veya milletli siyasal yapısının yanı sıra, çok kültürlü yapısıyla da dikkat çeken bir imparatorluk. Osmanlı devlet yapısının kültürel serbesti sağlayan ÖZGÜN EGEMENLİK MODELİ kültürlerin kendi kimliklerini devam ettirme inisiyatini de beraberinde getirmiş ve Osmanlı dönem mutfakları yemeğin sanata dönüşmesinin de başlangıç noktası olmuşlardır.

Bugünkü hâliyle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde varlığını sürdüren mutfağımız; kültürel erozyonlar, toplumsal-ekonomik yapısında geçirdiği sarsıntılar sebebiyle ister istemez zedelenmiştir. Geleneksel mutfaklar, önemli görülen ancak zaman içerisinde geleceğe dönük kaygıları olan ve ne yazık ki önemi ölçüsünde kabul görmeyen değerler hâline dönüşmüştür; en azından son beş on yıla kadar böyle idi. Her şeye rağmen coğrafyamızın lezzetleri, o lezzetleri ortaya çıkaranlardan her zaman daha uzun ömürlü olmuştur.

FARKINA VARMAK GEREK

Ülkemizin dünya gastronomisi içindeki yerinden henüz hoşnut olmamakla birlikte mutfağımızın dünyanın en iddialı mutfaklar arasında yer almasının önünde hiçbir engel yok.

Aslında yapılması gereken bu muhteşem mutfağı, her pozisyondan insanımızın daha da doğrusu kendisine ben Türkiye vatandaşıyım diyebilen her bireyin inanması ve değeri ölçüsünde gereken önemi göstermesi yetecektir. KISACA FARKINA VARMAK GEREKİYOR. Çünkü konu sadece sahiplenme meselesi değil geleceğimiz.

GASTRONOMİ sağlıklı hayattan, üretim alanına, istihdamdan ekonomi standartlarımızın yükselmesine her anlamda hayatımızın her anını etkileyen belki de tek konu. Zaten uzmanlar dünyada en çok konuşulan, içinde olunan konuları SUÇ, AŞK, PARA, YEMEK olarak belirlemişler ve sanırım bu başlıkların içinde hayatsal olanı hepimizin bildiği gibi sadece YEMEK. Anadolu insanları sevdiklerine AĞZINIZIN TADI BOZULMASIN derler. Lütfen bu tadı unutmayalım unutturmayalım.

AĞZINIZIN TADI BOZULMASIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.