"Seni iman etmekten alıkoyan şey nedir?"

A -
A +
Tay kabilesi üzerine sefer düzenlenmişti. Reisleri, Adî bin Hâtim Tâî kaçmış, kardeşi Sefane ise esir alınmıştı. Bu iki kardeş cömertliği ile meşhur Hâtim-i Tâî’nin çocuklarıydı!..
 
Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) emriyle zaman zaman Medîne dışındaki kabîlelere seferler düzenlenir, buralardaki halk İslâma davet edilirdi. Daveti kabul etmeyenlerle savaş yapılır, ganîmet ve esir alınırdı... Tay kabilesi üzerine yapılan seferde, reisleri, Adî bin Hâtim Tâî kaçtı. Kardeşi Sefane esir alındı. Babası cömertliği ile meşhur Hâtim-i Tâî idi. Bu sebeple, kendisine iyi muamele yapıldı.
Peygamber efendimiz, Sefane'yi kardeşini bulup getirmesi için serbest bıraktı. O da kardeşini bulup başından geçenleri anlattı. Adî bin Hâtim, kardeşinin anlattıklarından cesâret alarak, Medîne'ye gitti. Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatır:
Medîne'ye vardığımda, Resûlullah mesciddeydi. Huzuruna varıp, selâm verdim ve kendimi tanıttım. Beni alıp evine götürdü. Yolda giderken, yaşlı bir kadın, ihtiyaçlarını arz etti. Onunla ilgilenip, ihtiyaçlarını giderdi. Bu hâli görünce "Bu, melik değildir" dedim... Eve varınca, içi lifle dolu bir minder gösterip;
-Buraya oturun! buyurdu. Ben oturmak istemedim. Isrâr edince mecburen oturdum. Kendisi de yere oturdu. Kendi kendime "Vallahi bu melik olamaz, melik olan kimse bu kadar tevâzu ehli olamaz!" dedim Bana;
-Yâ Adî bin Hâtim​, Müslüman ol ki, selâmette olasın, buyurdu.
-Benim dinim vardır, dedim. Bunun üzerine:
-Senin dinini senden daha iyi bilirim. Sen Rakusiyye dininden değil misin? Kavminin dörtte bir ganîmetini yemiyor musun? Bu senin dininde sana helâl değildir, buyurdu. Ben içimden; "Vallahi doğru söylüyor. Bilinmeyen şeyleri biliyor. Bu peygamberdir" dedim. Sonra buyurdu ki:
-Yâ Adî bin Hâtim, seni İslâma girmekten alıkoyan nedir? Seni "Lâ ilâhe illallah" demekten uzaklaştıran nedir?
Bu kadar güzel yüzlü, tatlı sözlü bir kimse yalancı olamazdı. Hemen Kelime-i şehâdet getirip Müslüman oldum...
Resûlullah sonra beni, kabîleme İslâmiyeti anlatmak ve onların zekâtlarını toplamak için geri gönderdi. İlk zekât toplayan ben oldum. Kabîlemin Müslüman olmasına vesîle oldum...
Bir gün kabîlemden birkaç kişi ile beraber, hazret-i Ömer'in huzuruna gitmiştik. Kendisine sordum:
-Beni tanıdınız mı?
-Evet tanıdım! Sevgili Peygamberimize kavmin inanmadığı bir zamanda sen inandın, vefâkâr oldun! Kavmin sana zulmettikleri zaman onlara sabreden sensin! Muhakkak ki, kabîlesinde ilk zekâtı toplayıp, Peygamber efendimizi sevindiren de sensin, buyurdu.
Adî bin Hâtim hazretlerine Allahü teâlâ uzun bir ömür verdi. Hazret-i Ali'nin vefâtından çok sonra 120 yaşında Kûfe'de vefât etti. Allahü teala şefaatine nail eylesin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.