"Sizden kim ki bir mümine zulmederse"

A -
A +
Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "Ey insanlar! Allahtan korkunuz! Sizden kim ki bir mümine zulmederse kıyâmet günü Allah onun hakkını ondan mutlaka alır."
 
Dinimizde kul hakkı pek mühimdir. Müslüman olsun, kâfir olsun, hiçbir insanın malına, canına ve namusuna dokunmak caiz değildir. 
Büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık "kuddîse sirrûh" buyurdu ki: 
“Kul hakkı, en büyük haktır, büyük mesuliyettir, altından kalkılması zor bir yüktür. Niçin? Çünkü Allah affetmiyor. Onun tövbesi de yok, önce helâlleşecek, sonra tövbe edecek. Kul hakkından, peygamberler bile titremişlerdir. Sırat köprüsünde peygamberlere bile korku gelecek efendim, o kadar mühim..."
         ***
Eshâb-ı kirâmdan birinin, Resûlullaha arz edeceği bir meselesi vardı. O sıralar, İslâmiyeti yaymak için savaşlar devam ettiği için Peygamber Efendimiz, gündüzleri cephede bulunuyor, sadece geceleri şehre gelebiliyordu... Bu kimse meselesini arz etmek için Resûlullahın yolunu gözlüyordu. Peygamber Efendimizin, şehirden çıkması bir sabah biraz gecikti. Bunu fırsat bilen Eshâb, Peygamber Efendimiz atı ile giderken karşısına çıkıp, hayvanın yularını tuttu ve;
-Yâ Resûlallah, bir meseleyi arz etmek istiyorum, dedi.
Peygamber Efendimiz acele olarak harp meydanına gitmesi lâzım olduğu için, sonra arz etmesini bildirdiyse de o kimse ısrar etti. Resûlullah Efendimiz, hayvanı ileri sürdü. Bu esnada kamçısı, suâli olan kimseye isabet etti.
Peygamber Efendimiz, harp sahasına gitmeden önce mescide gidip namazını edâ etti. Namazdan sonra Eshâbına dönüp;
-Biraz önce kamçımın isabet ettiği şahıs nerede? Burada ise lütfen ayağa kalksın, buyurdu.
O kimse ayağa kalktı. Resûlullah yanına gelmesini emir buyurdu. O ise gitmekten çekindi. Resûlullah ısrar edince, mecburen Resûlullahın yanına gidip oturdu.
Peygamber Efendimiz, kamçısını bu kimseye uzattı ve;
-Al bununla sen de bana vur, dedi.
O kimse;
-Allahın Resûlüne kamçı vurmaktan Allaha sığınırım, dedi.
Peygamber Efendimiz yine ısrar etti. O kimse yine aynı cevabı verdi. Resûlullah, defalarca vurmasını isteyip, o kimse de vurmayınca;
-Öyleyse hakkını helâl et, buyurdu.
O zat;
-Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah, hakkımı helâl ettim, dedi...
Daha sonra, Peygamber Efendimiz orada bulunanlara dönüp buyurdu ki:
-Ey insanlar! Allahtan korkunuz! Sizden kim ki bir mümine zulmederse kıyâmet günü Allah onun hakkını ondan mutlaka alır. Şurası muhakkak ki, kıyâmet günü mazlumlar, kurtulanların ta kendileridir.
           ***
Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyurdu ki:
"Kul hakkı ile alâkalı tek günâhla Allahın huzûruna gitmektense Allah hakkı ile alâkalı yetmiş günâhla gitmek daha iyidir."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.