Ben de özür dilerim TERCİH İMKÂNI OLSAYDI

A -
A +
Bir ülkeyi aleni olarak işgal etmekle örtülü yollardan işgal etmek veya işgal altında tutmak arasında ne fark var? Aleni işgal daha ehvendir. Zannedilenin aksine tahribat daha az olur.
Sahtekarlığa, iki yüzlülüğe ihtiyaç kalmaz.
Aleni işgalde işgal kuvvetlerinin komutanı karargahını dilediği yere kurar, o ülkeyi emir fermanla idare eder.
Her emri kanundur.
Gittiği yere kadar gider.
Genelde işgal kuvveti de olsa işgal altındaki ülke insanının hassasiyetlerine dikkat edilir. İhtimam gösterilir.
İngilizin metodu farklı. İşgali aleni de olsa, örtülü de olsa hep acımasız metotlar kullanır.
Girip çıktığı her yerde en az üç beş nesil devam eden tahribata yol açar.
Örtülü olarak işgal altında tutulan ülkelerde tutarsızlık olur.
Doğru, eğri, iyi, kötü kavramları asla netleştirilmez.
İnsanlar hangi yöne doğru gideceğini bilemez.
Çölde yol arayan adam gibi ölünceye kadar yürüseler de dönüp dolaşıp aynı noktaya gelirler.
Dertleri davaları kalmaz.
Soysuzlaşır.
Herşey sahtedir.
Sağcısı, solcusu, ilericisi, gericisi, muhafazakarı.
Tarihi, ilkeleri, çizgileri, idealleri, beklentileri, hedefleri..
Düşmanlar bile sahtedir.
Düşman da netleştirilmez.
Ülke örtülü işgal altında olunca düşman da örtülü olur.
....
Bu düzeni koruyup kollayarak iki nesil götürdükten sonra zaten iş işten geçer.
Devir teslim yapılsa bile toparlamak da bir o kadar sürer.
....

Biz de herkes gibi, ağız alışkanlığı "dünya yeni bir düzene geçiyor" diyoruz ama yeni düzenin nasıl olacağını tahayyül edemiyoruz.
Sadece bir tek konudaki değişiklik bile aslında bizi mutlu etmeye yeter.
Örtülü işgal dönemi biterse..Herkes sahici olur.
Birinci Dünya Savaş'nı milat alırsak yaklaşık 100 sene sonra dünyanın çeşitli yerlerinde devir teslimler olacak.
Devir teslimlerden sonra herkes kampına çekilecek, tekrar sulh sükun dönemine girilmiş olacak.
Geçiş (devir teslimin) acıları hakkında öngörüde bulunamıyorum. Kenarından köşesinden farklı isimler altında yaşıyoruz, yaşayacağız. Çoğunun aslını seneler sonra anlayacağız. Şimdilik kelimelerimiz yetersiz. Darbeci diyoruz, terör örgütü diyoruz, insan hakları diyoruz, barış diyoruz, müzakere diyoruz, düşmanlar diyoruz, yedi düvel diyoruz ötesi yok.
Merak edip bakanınız oldu mu? Birinci Dünya Savaşı yıllarında neler diyorlarmış. İnternet, twitter, facebook yok diye insanlar sus pus oturmuyordu. Ben gecikmeli olarak Halide Edip'in Mor Salkımlı Ev'inde meşrutiyet bahsini okurken çok şaşırmıştım. Sanki bugünlerdeki tartışmalar..Konuşmalar.. Meşrutiyet deyince tuz alıp koşanlar görmüşler midir (..)  meşrutiyetlerini.. Onlar ve çocukları ve çocuklarının çocukları 60-70 yıl sefalet içinde yaşayıp öldüler.O gün bugündür ayağa kalkamıyorlar. Kalkamıyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.