Kanundan medet ummak!

A -
A +
Acaba polise, jandarmaya geniş yetkiler vermek beklenen muhtemel asayiş problemlerini çözer mi?
Ben çözmez, hatta hiç faydası olmaz, diyorum. Bunu mukayese yaparak diyorum. Biz Güneydoğu kaynaklı terörle ne zaman tanıştık? 80'li yılların başında. O tarihten itibaren 30 sene boyunca yetki, olağanüstü hâl, sokağa çıkma yasağı, yeni teknolojiler, yeni silahlar, kameralar, helikopterler.. yani ne lazımsa yaptık. Hatta Demirel'in dediği gibi bu işleri yaparken rutin dışına da çıktık. Gele, gele, gele nereye geldik. Geldiğimiz yer iyi bir yer ise asayiş kuvvetlerine tanınan geniş yetkiler, verilen imkânlar sayesinde mi oldu. Kötü bir yer ise daha çok yetki, daha çok imkân verilseydi daha iyi neticeler alınabilir miydi?
Yahut 30 yılda güvenlik tedbirleri ve yetki anlamında yapmayı akıl edemediğimiz ne var da bugün ilave edeceğiz?
Bu sorudan polisimize yetki vermeyelim, imkân tanımayalım sonucu çıkar mı? Çıkmaz. Ama yetki arttırmaktan medet ummayalım. Oralardan medet ummaya başlamak demek çıkmaz sokağa girmek demektir.
....
Demirel 27 Mayıs Anayasası için, "Bu anayasa ile bu memleket idare edilemez" demişti. Ne oldu sonra? 60 anayasasında eksik görülen ne varsa, neye muhtaç olunduğu zannedilmişse darbeciler yönetmelik gibi satır satır 82 anayasasına yazdırdılar. Yaramıza merhem oldu mu?
Yaşar Paşam, giderayak, "Elimiz kolumuz bağlı.. Adam gündüz imam, gece terörist. Biliyoruz ama aracını durduramıyoruz. Polis vazife ve salahiyet kanunu değişsin, 2000'de alelacele AB uyum yasaları çerçevesinde yapılan düzenleme iptal edilsin" demişti.
İptal ettik, eskiye döndük.. Ne oldu?
Şimdi ilaveten neyi arzuluyoruz. Yapmayı düşündüğümüz düzenlemeden ne bekliyoruz. Bu kadar örneğe rağmen nasıl bekliyoruz.
Başbakan'ın "2 TOMA eksilmişse (tahrip edilmişse) yerine 10 tane alacağız" demesini nasıl anlamalıyız? Ben yılmayacağız, bıkmayacağız, karamsarlığa kapılmayacağız gibi anladım.
Biraz daha zorlayınca ne anlaşılır. 
Nerede bir sıkıntı varsa hemen kanunu çıkarıp gereğini yapalım, -izninizle saplantımız diyeceğim- pratiğimiz hep vardı. Hatta koalisyon zamanlarında denilirdi ki, ah ah.. Çok ortaklı hükümet.. Aralarında anlaşıp lazım olan düzenlemeleri hemen yapamıyorlar ki.. Şöyle okkalı bir tek parti iktidar olacak ki, düzenlemeler hemen yapılabilsin, hemen yaraya müdahale edilebilsin. Bugün çok başlılık ve çok ortaklılık derdi yok. Bugün aynı ağızlar keşkeden sonra nasıl bir mazeret buluyor.
Dirayet kanun çıkarmak değildir.
Öyle olsa dudaktan çıkanın kanun olduğu yerlerde en yüksek dirayet olur ve her dertlerine derman bulurlar.
Bu işler biraz da hesap kitap işi. Bir problemi çözerken kanunla sonucu bulamazsınız. Denklem de kanunla çözülmez. Satranç tahtasının başına oturunca kanunun size faydası olmaz. Futbol sahasındaki gibi seyirci tezahüratı da işe yaramaz. Hatta kafa karıştırırlar. Bir hesap hatası yapılmış olabileceğini dikkate alarak hesapları bir kere daha gözden geçirmenin, kapalı devre geçirmenin ne zararı olur ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.