Maden faciasının akbabaları..

A -
A +
Torunlar inşaattaki asansör kazasından sonra bir iş güvenliği uzmanı ile sohbet etmiştim. İş güvenliği uzmanı ne yapar, bu iş nasıl yürür, işveren nasıl davranıyor, çalışan ne yapar mevzuat nasıl, uzman şöyle derse ne olur, işverenin iyi niyeti kötü niyeti sonucu nasıl etkiler vs.
Şunu anlamıştım:
Aslında yürütülmesi çok da kolay olmayan iş güvenliği mevzuatı var. Mevzuatta Türkiye'nin standartlarına göre göze batan bir eksiklik yok. Hatta abartı var. Doktor sabah şantiyeye gelecek..O gün iş başı yapacak olan işçilere bakacak, "Tamam bunlar çalışabilir" raporu verecek, işçi işe başlayacak.(Olacak iş mi?)
Öbür uzman gelecek (ki geliyor) çalışanın güvenliğini tehlikeye düşürebilecek her yeri gözden geçirecek, işçileri toplayacak, onlara dert anlatacak, işvereni ikaz edecek, aman şuna dikkat buna dikkat diyecek..Gidecek.
Öbür denetim firması gelecek asansörü elden geçirecek, eksiği gediği varsa binmeyin, diyecek gidecek.
Peki sonra ne olacak?
Aracını fenni muayeneye götürürken emanet sağlık seti bulan, emanet yangın söndürme tüpü bulan muayeneden sonra kaldırıp atan sürücü gibi..Ben emanet lastik takanını gördüm.
Trafik polisini görünce konuştuğu telefonu kenara koyan, memuru geçince tekrar eline alıp, "Trafik vardı da şeyettim" diyen sürücü gibi herkes yoluna devam edecek.
Bu işler mevzuatla, denetimle bitmiyor. İş güvenliğinin talibi olacak. Orada çalışanlar o işi talep edecek hale gelecek. Efendim çalışanın talep edecek mecali mi var.. O zaman sistem yürümez kardeşim. Standartlar topyekun yükselecek, bu arada o işin standardı da yükselecek. Ara sıra böyle kazalar yaşandığı zaman her kaza bir ders olacak hem kasıt ve ihmal varsa namuslu şekilde müeyyidesi uygulanacak..Hem de her felaketten sonra çıta biraz daha yükselecek. Linç kampanyasının kime faydası var.
Soma'da bir felaket yaşandı. Oradaki felaket bazı gruplar ve muhalif ya da kan davalısı medya tarafından kin kusma vesilesi yapıldı.
Oradaki insanlar hiçbirinin derdi değildi. Kamuoyu oluşturuldu Yaygara koparıldı. Neredeyse bazı hükümet üyeleriyle Başbakan orada ölenlerin katili ilan edildi.
...
Maden işçileriyle ilgili mevzuat elden geçirilmek zorunda kalındı. Kamuoyu baskısı ile abartıldı. Pratikte uygulanabilirliği olmayan bir dizi tedbir alındı.
Son faciada, "Çok şükür, Soma faciasıdan sonra usul adap nezaket öğrenmişiz, bu felaketi kin ve nefreti yansıtma vesilesi yapanlar azalmış" diye düşünüyordum ki, bir kısım haber sitelerine bakınca değişen birşey olmadığını gördüm. Ulusal kanallar utanma belasına biraz usturuplu gidiyor.. Haber sitelerinin böyle bir endişesi olmadığı için bakana hakaret ediyor, alay ediyor..Dudak büküyor..Niye tedbir almadınız diyor, niye öngörmediniz diyor, niye kapatmadınız diyor..Şimdi bu üslup ve tıynetsizlik kamuoyu denetimi mi sayılıyor.
Oradaki insanlar mı düşünülüyor.
Otobüs devriliyor, 30 kişi ölüyor. Acıysa o da acı..Aynı şekilde suistimal edilemediği için böyle yaygara koparılmıyor. Bakanlar nerede, kaza mahalline niye gitmedi denilmiyor. Ben bireysel olarak hükümet erkanının kaza mahalline gitmesine karşıyım. İşi yapması gerekenler yapar, bakan da acılara ortak olmak için bekleşenleri ziyaret eder ve döner. Bakanın uzmanlık alanı değil.
Bir acılı anne bakana çıkışmış: Şimdiye kadar neredeydin, demiş. Böyle yansıtılmış haber. Ne anlamalıyız? Bakan kaza olsun olmasın periyodik olarak sırayla ocakları mı dolaşacak..
Üç gün bekleyin, kurtarma işi bitsin, sonra ne söyleyecekseniz söyleyin. Bu nasıl kin ki, üç gün içinizde tutamıyorsunuz. Tıynetiniz müsaade etmez mi? Bir defacık da bir felaketten sonra susmayı ve sadece haber vermeyi deneyin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.