"Emirlerinizi beklerim"

A -
A +
Şark ülkelerinde iki şey çok sevilir;
Emretmek ve teftiş etmek.
Çocuklar farkında olmadan bu iki hayalle büyütülür.. Emretmek ve teftiş etmek üzere.. Çoğunun sonu da bu anlamda hüsran olur.
Kimin kolundan tutup getirseniz.. yahut götürseniz, dilediğiniz her yeri teftişe hazır hâlde bulursunuz. Hiçbiri, "Yahu ben bu işten ne anlarım?" demez.
Hiçbir şey yapamasa ilkokuldan gelen, askerlikte gelişen alışkanlıkla masalar düzgün yerleştirilmiş mi ona bakar.
Personelin giyimine, kuşamına bakar.
Temizliğe bakar.. hele bir de gittiği yerde hoş karşılanırsa.. Herkeste azıcık telaş, panik görürse.. temizlik tamsa notu da tam olur.
Gördüğü budur çünkü.
...
Onbeş yıl önce çalıştığım kurumun idari işlerine bakan bir emekli albay vardı. İlk icraatı otoparkta her aracın park edeceği yeri belli edecek şekilde beyaz boya ile çizmek olmuştu.
Düzenden anladığı buydu.
Ayrılan yerlerin üzerinde numaralar vardı. 1, 2, 3.. numaralı yerlere yöneticiler park ederdi.. hiyerarşik sıraya göre.. kalanlara da personel.. İyi emir verilirse her işin otoparktaki otomobiller gibi düzene gireceğine inanıyordu.
Türkiye'de çok uzun yıllar halkın böyle bir beklentisi oldu.
İyi adamlar gelse.. İyi emirler verse her iş düzene girer.
İyi adamlar gelse.. Çarçur edilen paraları garibanlara da dağıtın dese.. fakir kimse kalmaz.
İyi adamlar gelse.. Hastanelerdeki kötü personele emir verse ne sıra olur, ne de tedavi edilemeyen, kapı kapı dolaşan hasta..
İyi adamlar gelse.. İyi emirler verse.. Emekli maaşları bile bir gecede artar.
İyi emir verenlerin bir de iyi teftiş edenleri olsa.. memleketin her köşesi, yine bir Türk tabiridir, "yağ döküp yalayacak hâle gelir"
Masallardaki gibi..
Emir vermenin, teftiş etmenin bu kadar sevilmesinden daha enteresan olan bir şey var; hayalinde bir işin ucundan tutmaya talip olan kimse yok.. Emir vereceği insanları hazır hâlde istiyor. Ortalık düzelsin de ben de iyi boyacılık yapayım, tamircilik yapayım, baklava yapayım, inşaat yapayım, temizlik yapayım, öğretmenlik yapayım, hastabakıcı olayım diyen yok.
Herkesin hayalinde bu işi yapanlar diğerleri..
Yeni nesil işin farkında. Eskiler kadar emir vermeye meraklı değil.
Ama emirli  teftişli masallarla büyütülen nesille yer değiştirmeleri bayağı zaman alır.

Mutlu insanlar tüketmezler

Frederic Beigbeder:
Ben reklamcıyım. Asla sahip olamayacağınız şeylerin hayalini kurduran adam... Son kampanyamda itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda, ben onu çoktan demode etmiş olacağım. Ben üç model önden gidiyorum ve her zaman sizi hüsrana uğratmanın bir yolunu buluyorum.
Cazibe, büyüleyicilik, attığınız her adımda sizden biraz daha uzaklaşan o masal ülkesinin adıdır.
Sizi yenilik bağımlısı yapıyorum.
Yeniliğin avantajı hiçbir zaman yeni kalmaması. Her zaman bir öncekini eskitecek yeni bir yenilik bulunuyor. Salyalarınızı akıtmak.. İşte benim kutsal görevim bu.
Benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, mutlu insanlar tüketmezler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.